"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Suriye bu hâle nasıl getirildi?

Cevher İLHAN
23 Temmuz 2025, Çarşamba
Cumhurbaşkanı’nın “İsrail’in Suriye üzerinden bölgeyi ateşe atması”ndan yakınması, sığ “Suriye politikası”nı sözkonusu ediyor.

Vakıa şu ki 9. Cumhurbaşkanı merhum Süleyman Demirel’le dönemin Suriye Devlet Başkanı Hâfız Esad arasında 20 Ekim 1998’de imzalanan ve “iki komşu ülkenin topraklarında terör örgütlerine müsaade etmeyip terörle mücadelede işbirliği”ni esas alan “Adana mutâbakatı”nı devam ettirmek yerine -2011’de- ülkedeki iç savaş  ateşi alevlendirildi.

Türkiye’nin İran ve Rusya ile imzaladığı, Suriye’nin toprak bütünlüğünün ve siyasî birliğinin taahhüd edildiği “Astana mutâbakatı”na işlerlik kazandırmak yerine, emperyal işgalciler hesabına vekâlet savaşı”nda Suriye ordusu ile savaşan El Kaide türevi IŞİD menşeli maşa radikal örgütlere destek verildi, işbirliği yapıldı.

SİLAHLI GRUPLARA DESTEKLE…

Gerçek şu ki “kırılma”, Irak’ı işgale giden 65 bin Amerikan askerinin İskenderun’dan Nusaybin’e Türkiye topraklarında ağır silâh ve mühimmatlarıyla konuşlanmaları için ilk AKP hükûmetinin apar topar çıkardığı “1 Mart (2003) tezkeresi”nin Meclis’te reddi üzerine 1 Eylül 2004 tarihli Resmî Gazete’de yayınlanan Bakanlar Kurulu kararıyla altı deniz ve yedi hava limanının yanısıra İncirlik Üssü’nün Amerikan askerlerine açılmasıyla başladı. ABD savaş gemilerine ve uçaklarına, her türlü silâh, mühimmat ve savaş malzemesinin ithal/ihraç, nakil ve tevziiyle Irak’ın işgalle bölünmesine zemin hazırlandı.

Aynı tertip Suriye’de de uygulandı ve uygulanıyor. Zira daha 2013’te Katar eski Başbakanı Hamad Bin Casim’in Kuveyt’te yayımlanan el-Qabes gazetesine verdiği röportajda “Dünyanın her tarafından binlerce yabancı militanı Türkiye üzerinden bu ülkeye yığarak radikal terör örgütlerine devşirdik, bu uğurda bir yığın para harcadık” ikrarıyla Ankara’dakiler açıkça ecnebî işgalcilerle İsrail’in “Suriye’yi tefrika projesi”nde yer aldılar. Amerikalılarla birlikte Şam yönetimini devirmek amacıyla ithal taşeron grupların “eğit-donat programları”nda başı çektiler.

Aslında Amerikalıların İngilizlerle “organize ettikleri”ni itiraf ettikleri Colanî’nin başında bulunduğu Heyet Tahrirü’ş-Şam (HTŞ) ile diğer radikal örgütlerin on binlerce militanının Türkiye üzerinden Suriye sevkedildiği açıklamaları; iktidara yakın bir yazarın “Suriye’de ‘muhalif gruplar’ diye terör örgütlerine verdiğimiz desteği unutmayalım” ifadesi, AKP iktidarında, “otoriter rejim”de Ankara’dan dolar maaşlı “Özgür Suriye Ordusu”ndan (ÖSO) “Suriye Millî Ordusu (MSO)”ya silahlı gruplara işbirliğini tescilliyor. (Mehmet Barlas, Sabah, 2.1.2018)

POLİTİK PROPAGANDA!

Bu arada Suriye’nin kuzeyinde, Fırat’ın doğusunda ABD’nin tanktan topa, füzeden uçaksavara 50 bin TIR dolusu silâh ve mühimmatla silâhlandırıp 140 bin militanına “ordu” kurduğu “Suriye PKK’sı” PYD/YPG’nin omurgasını oluşturduğu “Suriye Demokratik Güçleri (SDG) Suriye ordusuna katılmak yerine ayrı bir yapılanmaya gidiyor. Ülkenin yüzde 35’ini kapsayan en verimli topraklarını, su, petrol ve doğalgaz kaynaklarının yüzde 80’ni ihtiva eden bölgede “özerk-otonomi” peşinde; bunun fırsatını kolluyor.

Bir yandan “Kuzey Irak kampları, Kandil ve Suriye’deki tüm PKK unsurları silâh bırakacak!” havası pompalanırken, Trump’un övgüler dizdiği HTŞ lideri “dostu” Şara ile “general mazlum” dediği SGD lideri Mazlum Abdî’nin Amerikalıların gözetimindeki gizli görüşmelerde ülkenin etnik-mezhebî çatışmalara teşne hâle getirilmesiyle kargaşaya itilmesi.

Neticede, baştan beri ABD-İngiltere ve İsrail’in nezdinde İsrail’in kontrolüne verilen ve daha ilk günde ordusu imha edilen Suriye’nin başına getirilen Şara’nın İsrail’e direnecek gücü yok; Saddam ve Kaddafi’nin acımasızca akıbeti şantajıyla tâviz üstüne tâviz veriyor.

Amerika’nın Ankara Büyükelçisi ve Trump’un Suriye özel temsilcisi Thomas Barracak’ın ikrarıyla Suriye topraklarının 400 km karesini işgal eden İsrail’e en son “Dürzî Bölgesi koridoru”nu da terkle sahnelenen “emperyal tefrika oyun”u oynanıyor. Suriye de taşeron örgütler üzerinden “adem-i merkeziyet” ve “federalizm” paravanında etnik-mezhebî taksimle parçalanıyor.

Ve bu süreçte “Suriye bu hâle nasıl getirildi?” sorusu yeniden sorulurken, iktidardakilerin hâlâ “Suriye’nin toprak bütünlüğü”den, “PYD/YPG’nin silâh bırakması”ndan dem vurmaları, iflas eden “Suriye politikası”nı karambola getiren politik propagandadan öteye geçmiyor…

Okunma Sayısı: 1473
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Doğukan Pamir

    23.7.2025 22:07:00

    Sayın yorumcu hasan bey! arşivler yalan söylemez: Sen milleti kör, sağır ve cahil mi zannedersin? Yoksa körü körüne biat edip,müfritane bağlılıkla hakikatleri görmez mi oldunuz? Katil,zalim diye tavsif etğiniz beşar esed'e,bir zamanlar hepiniz iradenizi teslim ettiğiniz efendiniz gibi kucak açmış, saygı ve hürmette kusur etmiyordunuz.Öyle ki aynen Esed gibi idarede müstebid olanlar, Esed muhabbetinde ve refikliğinde ifrata varmış beraber denizde yüzüyor ve beraber Bakanlar kurulu toplantıları yapıyorlardı.Bir yandan beşar diğer yandan Esma Esed el üstünde tutuluyordu. Ruhları siyasi illetli olan irade yoksunu reaya ise,esedi, oy verdikleri efendileri gibi yere göğe sığdıramıyor,zalimliğinden caniliğinden bahis açmıyorlardı. Ne zaman ki müstebid, kibirli tek adam esedle menfaatleri çakıştı,iradesi ipotekli olanlar da esede katil,zalim demeye başladılar.Lütfen dengeli olun.

  • Rafet

    23.7.2025 20:35:21

    Mehmet bey YeniAsya kendi içinde çok sesliliği ilke edinmiştir. Demokratlardan oluşur. Bizi kapıdan kovsanız bacadan geri geliriz. Biz bu cemaatin mensuplarıyız. Üstelik bu gazeteyi cemaatin dışından da insanlar okuyup yorum yapabilir. İnşallah cemaat dışında okuyan artar hatta inşallah en çok okunan gazete bu olur. Yazarlar da bunu gözetir.

  • Ömer

    23.7.2025 16:53:35

    Amerika’nın Ankara Büyükelçisi ve Trump’un Suriye özel temsilcisi Thomas Barracak’ın ikrarıyla Suriye topraklarının 400 km karesini işgal eden İsrail’e en son “Dürzî Bölgesi koridoru”nu da terkle sahnelenen “emperyal tefrika oyun”u oynanıyor. Suriye de taşeron örgütler üzerinden “adem-i merkeziyet” ve “federalizm” paravanında etnik-mezhebî taksimle parçalanıyor. Ve bu süreçte “Suriye bu hâle nasıl getirildi?” sorusu yeniden sorulurken, iktidardakilerin hâlâ “Suriye’nin toprak bütünlüğü”den, “PYD/YPG’nin silâh bırakması”ndan dem vurmaları, iflas eden “Suriye politikası”nı karambola getiren politik propagandadan öteye geçmiyor. Bazıları hala roman okumaya devam ediyor!. Uyan Türkiye’m!!!. Kaleminize sağlık tebrikler 👏👏👏🌅

  • Mehmet Türeli

    23.7.2025 16:52:11

    Rafet ve Hasan ve birkaç kişi daha soyadınız ve adresiniz olmadığından kim olduğunuzu bilmiyorum, neden sürekli Yeni Asya yazarlarına Risale-i Nur üslubuna uymayan hitap ile öğrenmek maksadını içermeyen şekilde itiraz ediyorsunuz. Eğer bu cemaatin sosyal ve siyasi duruşu size uymuyorsa neden burda ısrar ediyorsunuz. Cemaati veya yazarlarını kendi düşüncenizi getirmeye çalışıyorsanız zor bir yol. Allah hakkı bulmada yar ve yardımcınız olsun.

  • erhan

    23.7.2025 16:29:50

    hangi politikalar iflas etmedi ki

  • Hasan

    23.7.2025 12:45:19

    Madem geçmişte takıntılısınız, sorum şu: Kanlı Baas rejimi masum muydu? Hiç adı bile geçmiyor yazınızda. Varsa yoksa her şeyin sorumlusu AKP.

  • Mehmet Türeli

    23.7.2025 12:14:38

    Biz, ferec ve ferah ve sürur ve fütuhat isteriz. Fakat kâfirlerin kılıncı ile değil. Kâfirlerin kılınçları başlarını yesin; kılınçlarından gelen faide bize lâzım değil. Zâten o mütemerrid ecnebilerdir ki, münafıkları ehl-i imana musallat ettiler ve zındıkları yetiştirdiler. Lemalar - 105

  • HÇeşitcioğlu

    23.7.2025 10:24:03

    “Türkiye’de seçimle gelmiş iktidara diktatör demeyene “yandaş” diyenler, komşuda 60 yıllık babadan oğula geçmiş ve devrilince ağlayanı olmamış kanlı bir azınlık diktatörlüğüne diktatörlük denmesinden rahatsız olmuşlardı. Ama tepkilerde ilk dikkat çeken; 13 yıllık iç savaşta kendi şehirlerini Ruslar ve İranlılarla birlikte bombalayan Esad’ın yaptığı katliamları inkar eden, kimyasal saldırılara bile tiyatro diyenlerin Suriye meselesi konusundaki cehaletinin düzeyiydi.“

  • Rafet

    23.7.2025 08:26:35

    Dün dündür bugün bugündür. Dediğiniz her şey doğru olsa bile geçmiş içinde yaşanılacak yer değil içinden ders alınacak bir alet çantasıdır. Çözüm önerisiz analizleriniz geçmişte yaşadığınıza bir delil.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı