İktidar cephesi”nden “Ey bebek katili İsrail!” çıkışları sürer ve “tek kişilik hükûmet”in teşvik verdiği, vergi muafiyetiyle yüzde 65 vergi indirimi yaptığı TOGG’un ortağı Coca Cola’nın parayla satın alınıp sokaklara dökülürken -bombalanan binaların enkazı altındakilerle- yarısı çocuk ve kadırn on altı bini aşan sivilin katline karşı İsrail’i caydırıcı bir yaptırım uygulanmış değil.
Tam tersine İsrail’le AKP iktidarında yüzde 500’den fazla arttırılan siyasi, diplomatik, ekonomik-ticari, savunma-silâh sanayii-askerî ilişkilerin kesilmesi, işbirliklerinin iptali gündeme bile getirilmiyor.
Tam da Cumhurbaşkanı, son katliamla “İsrail’in tüm dünyada lânetlenen bir terör devleti olduğu tescil edildi” derken, hastaneleri, evleri, mülteci kamplarını, camileri bombalayıp bebekleri, çocukları, kadınları katleden İsrail savaş uçaklarının yakıtı Türkiye’den gidiyor.
Düşülen vartada, İsrail’e Manavgat’tan su, Malatya-Kürecik’ten istihbarat, Konya’dan askerî eğitim verilmesinin yanısıra Türkiye limanlarından 300’den fazla gemiyle ve yine sayıları yüzleri bulan kargo uçağıyla İsrail’e başta İsrail pazarının yüzde 65’ini oluşturan ve 1 milyar 192 milyon dolara varan, endüstrisinin en temel girdisi olan demir-çelik silâh yapımında kullanılan ara maddelerin satışı olmak üzere 6 milyar dolara ulaşan ihracatla Azeri petrolü olmak üzere ham petrol, yakıt, gıda, çimento, tekstil ve benzeri ürünlerin İsrail’e kesintisiz taşınması gürültüye getiriliyor.
YİNE AKP-MHP OYLARIYLA…
Ve tıpkı yolsuzlukların, hırsızlıkların, ihaleye fesad karıştırmanın, millet malını yandaşlara peşkeşin medyatik dezenformasyonlarla, milletin ve Meclis’in nazarından ve denetiminden kaçırılması gibi en son Saadet Partisi’nin “Türkiye’den İsrail’e deniz yoluyla yapılan taşımacılığın mahiyeti, miktarı ve Gazze’de yaşananlar üzerindeki etkisinin tesbiti amacı”yla verdiği Meclis araştırması önergesi yine AKP ve MHP’lilerin oylarıyla reddediliyor.
“Gerçek ve caydırıcı adımlarla hareket etme, İsrail’e yönelik tüm ticari ilişkileri derhal sonlandırma ve limanlarımızdan İsrail’e sevkiyatları durdurma” çağrıları iktidar gruplarınca kabul edilmezken, “bu denli ağır insani dramların yaşandığı bir dönemde İsrail’e karşı en küçük bir desteğin bile insanlık suçuna ortak olunduğu” noktasından son vahşette de Ankara’dakilerin sınıfta kalması dikkat çekici.
Muhalefet milletvekillerinin “Meclis kampüsünde kola yasaklanıyor, cafe basıp kahve dökülüyor. Kahve ya da kola çocukları öldürmüyor, ama bu çelikle imal edilen silahlar binlerce çocuğu öldürdü. Biz Meclis olarak böyle bir konuyu araştırmayacağız da ne iş yapacağız?” sorularına karşı doğru dürüstt hiçbir cevap ver(e)meyen iktidar partisi grubunun tavrı ortada.
Cumhurbaşkanı’nın Amerika’daki Yahudi Lobisinden “cesâret ödülü” alması ve defalarca ikrar ettiği “BOP eşbaşkanlığı” ekseninde, İsrail’le yapılan tek bir anlaşmanın dahi iptaline, hiçbir işbirliğinin, silâh ve enerji ihalesinin askıya alınmasına yanaşılmaması, Ankara’nın “İsrail çarpıklığı”nı ortaya koyuyor…
Asıl fecaat bu…