"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Yeni “fişleme yasası”

Cevher İLHAN
06 Nisan 2021, Salı
Hafta sonu 104 emekli amiralin “Montrö bildirisi” üzerinden yeni bir sun’i gündem alevlendirilirken geçen hafta Meclis’te reddedilmesine rağmen İçtüzüğün açıkça çiğnenerek tekrar oylatılan “Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yasası”yla hukuk skandalına kaldığı yerden devam ediliyor.

Buna göre daha önce Anayasa Mahkemesi’nin iki iptal kararına rağmen arkadan dolanarak beşinci kez Meclis’in önüne getirilen “yasa teklifi”yle, Millî Savunma Bakanlığı, Genelkurmay, jandarma, emniyet, sahil güvenlik, istihbarat, ceza infaz ve tutukevlerinde çalıştırılacak personel için yapılan “arşiv araştırması” ve “güvenlik soruşturması” kamu görevine atanacak herkes hakkında uygulanacak. 

Devlet memuru olmak için savcılıktan / ilgili devlet kurumlarından “sakıncalı olmadığı”na dair “adlî sicil kaydı”yla yetinilmeyecek; neden ve niçin “suçlandıkları”nı bilmeden vatandaşlar, itham ve isnadlarla “suçlanacaklar.”  

“Güvenlik soruşturması” veya “arşiv araştırması”nda elde edilen kişilere ait verileri değerlendirme yetkisinin hükûmetin kurduğu “komisyonlar”a verilmesiyle insanlar peşinen “mâkul şüpheli” ve “sakıncalı” ilân edilebilecekler.

“ZULÜMKÂR YASA”YLA TEMEL HAKLARI İHLÂL

“Ucûbe yasa”da bununla kalınmıyor; “yerinde araştırma” adı altında kişinin yaşadığı yerde, mahallesinde ve çevresindekilerin “ihbarlar”ına başvurulmasıyla siyasî iktidara yaranmak hesâbına “ispiyonculuk” özendiriliyor. Mahalleliler, komşular arasında “jurnalcilik fitnesi”ne kapı açılıyor.   

Dünyanın hiçbir demokratik hukuk devletinde itibar edilmeyen yargı mercileri dışındaki “kolluk kuvvetleri” ve “istihbarat birimleri”ndeki verilerle sorgusuz sualsiz kişinin “terör örgütleri” ve “organize suç örgütleri”yle “ilişkisi”ne gıyabında hüküm verilmesi garabetine fırsat veriliyor.  

Böylece OHAL KHK’larıyla yüz binlerce kamu çalışanının sahte ihbarlarla, hukukta hiçbir kıymeti olmayan istihbarat jurnalleriyle, tek kelime savunmaları alınmadan hak kazandıkları işlerinden ihrâç edilmesine, on binlerce vatandaşın yargısız infazla yıllarca tutukluluğunun sürdürülmesine benzer telâfisi imkânsız ağır mağduriyetlere uğratılmalarına “yasal kılıf” geçiriliyor. 

Ayrıca hukukun beynelmilel temel kurallarının başında gelen “kişinin mahkemece ‘suçluluğu’ ispat edilinceye kadar suçsuz olduğu”nu esas alan “mâsumiyet” karinesi hiçe sayılıyor.

Yine hukukun esasını teşkil eden “suçun şahsiliği” berhava edilerek, “güvenlik soruşturması”nda, kişinin eşi, çocukları ve birinci derece kan bağı olanların dışında ikinci derece akrabaları, hatta eşinin âilesi gibi “sıhri hısımların” da “soruşturulması” öngörülüyor. 

“Sakıncalı olup olmadıkları”na bakılmadan hiçbir hukukta yeri olmayan “irtibat” ve “iltisak”la vatandaşlar kriminalize ediliyor. Bütün âile ve akrabalar “güvenlik sakıncası” ve “iltisak” kapsamına alınıyor. 

Bundandır ki hukukçularca “fişleme yasası”na “zulümkâr yasa” deniliyor.

“PARTİ MEMURU” VE “PARTİ DEVLETİ”!

Kısacası, “güvenlik soruşturması” bahanesiyle işe almada yandaşları “kayırma” ve “torpil” tezgâhı resmen kuruluyor. Vatandaşlar “siyasî iktidara yakınlığı”na göre kategorize edilerek hakları gasb ediliyor. 

Kamuoyundan, sivil toplumdan ve muhalefetten gelen bütün uyarı ve çağrılara rağmen Saray’ın Meclis’e dayattığı “terörün finansmanının önlenmesi”ne ilişkin yasada Cumhurbaşkanı’nın yargı kararı olmadan derneklerin/vakıfların mal varlıklarını dondurması, Bakanlar Kurulundaki yetkilerin İçişleri Bakanı ile valiliklere verilerek “soruşturma” bahanesiyle sivil toplum kuruluşlarının faaliyetlerinin durdurulması, tepeden “soruşturma” açılan seçilmiş yöneticilerinin mahkeme kararı olmadan görevden alınıp yerlerine “iktidara yakın kayyımlar”ın atanması emrivakisinde olduğu gibi anayasa ve yasaların yanısıra uluslararası hukuk ve sözleşmelerin ihlâline ortam oluşturuluyor. 

Özetle, “yeni fişleme yasası”yla yine antidemokratik oldubittilerle demokrasi, hukuk, temel hak ve hürriyetler baltalanıyor. Amansız kutup- laştırma ve ötekileştirmeyle toplumun “siyasî iktidar yandaşı” ve “karşıtları”na bölünmesinin ardından şimdi de kamu görevine almada ayırımcılık ve partizanlık “yasallaştırılıyor.” 

Devlet memurluğu, kamu görevi bütünüyle “politikleştirilip” partinin güdümüne sokuluyor; “parti bürokrasisi” ve “parti memuru”yla “parti devleti” meydana getiriliyor. Bunun altyapısı hazırlanıyor.  

Göz göre göre. İnadına.

Okunma Sayısı: 2587
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Halil İbrahim KARAHAN

    6.4.2021 03:25:17

    Allah razı olsun.Her türlü kötülüklerden korusun.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı