"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Her çadırda ayrı bir acıklı hikaye var

07 Aralık 2021, Salı 02:44
Girdiğimiz her çadırda ayrı bir dram, ayrı bir acıklı hikaye. Bir çadırda genç bir anne. Yedi-sekiz yaşlarındaki iki kızının kalça problemi var. Kalçadan alçıyla yaşıyorlar. Yürüyemiyorlar, sadece oturuyorlar. Başka bir çadıra giriyoruz. On iki yaşlarında kız çocuğu yakalandığı ne olduğunu bilemediğim bir hastalıktan dolayı annenin gözleri önünde ölüme gidiyor.

Lübnan Notları - 2 - Fatih Yargı

Birinci Bölüm: Lübnan'dan geliyorum

***

Lübnan’da Türkiye sevgisi bir başka

Aman doktor duymasın diyerek, hem diyabet hem tatlı hastası olduğumuzdan, ilâcı iki katı dozda alıp; yemeğin ardından, o meşhur üstüne şerbet dökülerek yenen Lübnan tatlılarını da böyle güzel bir atmosferde tabakta bırakamazdık. Lübnan’da Türkiye sevgisi bir başka. Hâlâ Osmanlı’yı muhabbetle ve özlemle anıyorlar. Kurtuluşlarını, Türkiye’nin tekrar güçlenip eski saffetini kavuşmasına bağlıyorlar. Son yıllardaki siyasî istikrarsızlık, ekonomik çöküntü, işsizlik ve alım gücünün adeta yok olup eridiğini günlük yaşantılarında derin hissediyorlar.

Müslüman’ı, Hıristiyan’ı, Sünni’si, Şia’sı, Dürzüsüyle bir arada yaşayabilen Lübnan halkı arasında bir sıkıntı yok. Farklılıkları siyasî rant adına, maalesef insanları ayrıştırarak bir mozaik bir zenginlik değil de adeta düşmanlık üzerine tahşidat yapanlar ortalığı karıştırıyor. Farklılıklar menfi manada körüklendiğinden, Lübnan’ı kimin idare edeceği bir kavgaya dönüşmüş. Bu da devlet mekanizmasını çalışamaz hale getiriyor.

Arsal: Suriyeli Mülteci Kampı!

Ziyaretimizin ikinci günü, programda kamp vardı. Yol boyunca kâh Şiaların kontrolündeki kasabalardan, kâh sadece Hıristiyan Lübnanlıların, kâh Sünnî kasabaların yarı sıra Dürzi yerleşim yerlerinden ve bazen de Müslüman ve Hıristiyanların yan yana yaşadığı yerlerden geçiyorduk.

Arsal yüksek dağlık alanda, kırsalına mülteciler naylon çadırlardan evler yaptığı bir kasaba.

Onlarca kamp kurmuşlar. Girişte yanımıza bir jandarma veriyorlar. Bizi karşılayan kamp reisi ve ahaliyle kampta yaşayan aileleri çadırlarında ziyaret ediyoruz. Bir göz odada yaşıyorlar. Her çadırda en az üç beş çocuk, bazılarında bu rakam yedi-sekize bile çıkıyor.

Her çadırda ayrı bir acıklı hikaye

‘Hâlâ’ isimli genç anne otuz yedi yaşında. Kocasını Esad güçleri alıp götürmüş. Bir daha ne ölüsünden, ne de dirisinden haber alamamış. En küçük kızı sekiz yaşında olmak üzere tam yedi kız çocuğu var. Yedi kız bir ana. Bir odada. Başlarında baba yok. Hayata tutunmak için uğraşıyorlar.

Girdiğimiz her çadırda ayrı bir dram, ayrı bir acıklı hikâye. Bir başka çadırda genç bir anne. Yedi-sekiz yaşlarındaki iki kızının kalça problemi var. Kalçadan alçıyla yaşıyorlar. Yürüyemiyorlar, sadece oturuyorlar. Beş yaşındaki oğlu da kambur olmuş. Başka bir çadıra giriyoruz. On iki yaşlarında kız çocuğu yakalandığı ne olduğunu bilemediğim bir hastalıktan dolayı annenin gözleri önünde ölüme gidiyor. 

Sizlerin de içini daha fazla karartmamak için burada kısa kesiyorum. 

Rakım yüksek olduğu için buralara kar yağıyor ve kış şiddetli.. Hâlâ sobasız çadırlar var. Soba ihtiyaçlarını karşılamaya çalışıyoruz.

Birleşmiş Milletler iki çocuklu ailelere yardım etmiyormuş. Beş çocuğun üzerindekilere de kayıt yapmıyor. Ailelere de 25-40 dolar kadar yardım ediyor. 10 dolar aylık çadır ve yer kirası ödüyorlarmış. Elektrik olmadığından ısınma ve elektrik için de benzin ücreti ödeyince ellerine geriye çok çok az bir şey kalıyor.

Kampta uzun süre kalamıyoruz. Türkiye’den getirdiğimiz şekerleri çocuklara dağıtıp, çok zor durumdaki ailelere nakit yardım edip ayrılıyoruz.

Dönüş güzergâhımızdaki Beyrut’a dört saatlik bir yolcuktan sonra varıyoruz. Nargile ve sigaradan duman altı olmuş, dumansız ayrı bir alanı bulunmayan lokanta hal diliyle bize memleketin halini anlatıyordu aslında.

Haririnin konvoyu geçerken uzaktan kumandalı bombayla dokuz koruyucu ve yardımcılarıyla birlikte öldürüldüğü sokaktan da geçip, cami avlusundaki mezarlarını ziyaret edip Fatiha okuyoruz. Daha sonra da geçen sene havaya uçan Beyrut limanına gittik.

Büyük bir metropol şehir Beyrut.

Hıristiyan nüfus ağırlıkta olmakla birlikte karma bir yapıya sahip.

Dönüş saatimiz yaklaşıyor. Bu masum insanların derdine derman olma adına, karınca kararınca insanî bir hizmet başlatmanın verdiği güzel duygularla, buruk bir sevinçle Lübnan’dan ayrılıyoruz.

SON

Okunma Sayısı: 4068
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Yahya YILDIZ

    7.12.2021 13:39:20

    Rabbim, bu hizmetinizden ve kendi mekanınızda yapmakta olduğunuz hizmetlerden dolayı Ebeden ve Daimen Razı Olsun...

  • Alihan Kahraman

    7.12.2021 08:57:53

    Allah ebediyen razı olsun. Hizmetleriinde muvaffak etsin inşallah.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı