Koruyucu Hekimlik konusunu Risale-i Nur açısından değerlendiren Op. Dr. Aytekin Coşkun, Risale-i Nur’un koruyucu hekimlik vazifesi gördüğünü belirtti.
Demokrat Eğitimciler Derneği tarafından iki haftada bir süren seminerler devam ediyor. Geçtiğimiz Cumartesi Yeni Asya Vakfı’nın Süleymaniye’deki yerinde yapılan “Risale-i Nur’da Koruyucu Hekimlik” semineri, Op. Dr. Aytekin Coşkun’un sunumuyla gerçekleşti. “Modern Tıp, İnsan, Koruyucu Hekimlik ve Risale-i Nur’’ ana başlıkları altında seminerini sunan Op. Dr. Aytekin Coşkun, Koruyucu Hekimliği; Modern Tıp ve Risale–i Nur cephesinden baktı.
Bu seminerin ana konusunu, “Koruyucu hekimlik, Koruyucu Sağlık, Koruyucu İnsanlık, ya da İnsaniyet’’ olarak da ifade edebiliriz. İstifadeye medar olan Op. Dr. Coşkun’un seminerinde alınan notlara göre şu ifadelere yer verildi:
Risale- i Nur koruyucu hekim
Modern Tıbbın bireye yönelik olarak, dolayısıyla bireyin oluşturduğu topluma yönelik koruyuculuktan bahseden Op. Dr. Coşkun, “Koruyucu Hekimliğin Modern Tıp cephesinden görünümü ise, bireyde bedenî, ruhî, aklî ve kalbî tüm hastalıkların (maddî ve manevî) oluşmaması adına, ya da oluşmasını önlemek adına yapılan tüm çalışmaların toplamına denir” dedi. Sonra da Koruyucu Hekimliği Risale-i Nur açısından değerlendirdi. “Risale-i Nur; Manevî ve ruhî hastalıkların oluşmaması için yapılan ön çalışmaları destekleyen hedefler gösteren ve bunları tarif eden, yollar öğreten bir yapıdır. Neden? Çünkü insan kâinatın en değerlisidir. Ve onun sağlığı da çok önemlidir. Kâinatta en önemli varlık insandır diye bakar ve ona hizmeti de en büyük hizmet olarak ifade eder.
Ana prensip olarak; def-i şer celb-i nef’a racihtir, helâl dairesi keyfe kâfidir, harama girmeye hiç lüzum yoktur, hayatın lezzetini ve zevkini isterseniz, hayatınızı iman ile hayatlandırınız der. Feraizle ziynetlendiriniz ayrıca günahlardan çekinmekle muhafaza etmemizi salık verir. Bu 3 prensip eşliğinde Koruyucu Hekimliğin yani insanı maddî manevî koruma altına alarak ruhun ve bedenin sağlıklı kalmasının temellerini atmıştır.”
“Risale-i Nur, bireyin korunmasında Takva’yı öne çıkarır”
“Risale-i Nur, bireyin korunmasında Takva’yı öne çıkarıyor. Takvâyı da menhiyattan ve günahlardan içtinab etmek’’ kötülüklerden ve kötü alışkanlıklardan uzak kalmak olarak açıklar. “Def-i mefasid’’ yani uzak kalmayı, reddetme ve def etmeyi birlikte ister. Takvanın Tarifini de şöyle ifade eder. Def-i Mefasid; Terk-i Kebairdir der. Bireyi korumak adına bu şıkları esas alır. Kötü alışkanlıklardan uzak durmayı, zamanla bu davranışların alışkanlık haline dönüşmesini bekler. Dolayısıyla bireye zarar gelmeden önce korumayı esas tutar. Bireye ve Topluma gelebilecek zararların geliş şekli olarak buralara dikkat çeker. Akla, kalbe, ruha ve bedene zararların buralardan gelebileceğini söyler, talebelerine( hastalarına) hatırlatır.”
“HelÂl dairesinde kalmalıyız”
“Negatiflerden uzak durarak korunurken hayatımıza pozitifleri fıtratımız gereği almak durumundayız. Tersi durumda, beden hafızası aklın önüne geçerek, kişiyi harama yaklaştırabilir. Burada koruyucu kalkan olan helâl dairesindeki kalma zamanı ile de doğru orantılıdır. Risale-i Nur çevreye karşı şöyle bir ifade getirir. Çevreye; öncelikle zararlı ortamı ve çevreyi tarif eder. Hali hazırdaki mimsiz medeniyetin; hazza dayalı, enaniyeti yüksek, ben merkezli, narsist, sefahat ortamı içinde, hevesleri peşinde koşan, bireyler oluşturduğunu ifade, eder. Bunlardan uzak kalmayı çevre koruyuculuğu olarak belirler. Sonuç; her iki yaklaşımda; Temel olarak insanın sağlıklı bir birey olarak kalmasını (aklen, kalben, ruhen ve bedenen) tarif eder, tedbir alır, yol gösterir.”
HABER: Dr. Dolunay Coşkun - Kübra Örnek