"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Hani Mü’minler ancak kardeşti?

22 Haziran 2014, Pazar
“Mü’minler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin. Allah’a karşı gelmekten sakının ki size merhamet edilsin.” (Hucurat Sûresi, 10) “Bir mü’minin diğer mü’min kardeşlerine karşı ilgisi, birbirini bağlayıp destekleyen bir binanın taşları gibidir” (Buhari)
Son günlerde ayyuka çıkan tartışmalar neticesinde gördük ki ; Biz mü’min kardeşlerimizin en ufak bir yanlışını dünyaya ait bir meselesini, beğenmediğimiz bir fikrini gördüğümüzde üzerine bir çizgi çekiyoruz. Allah Teâlâ ne diyor biz ne yapıyoruz? “Ey iman edenler! Zannın bir çoğundan kaçının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurunu araştırmayın. Biriniz diğerini arkasından çekiştirmesin. Biriniz, ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz. O halde Allah’tan korkun. Şüphesiz Allah, tevbeyi çok kabul edendir, çok merhamet edendir. (Hucurat 12) Allah Teâlâ kâfirin, ateistin bile rızkını kesmez,  kulluktan tard etmezken bizler aynı dine mensup kardeşimizin açığını arıyor , kalp kırıyor,  birbirimizi öyle kıyasıya eleştiriyoruz ki neredeyse mürted ilân ediyoruz. Çoğu zaman yüzyüze baktığımız, duâsını istediğimiz insanların hakkında sosyal medya üzerinden, sanal âlemden veya basın yayın yoluyla  kin ve nefret tohumları saçıyor, katl-i vaciptir fetvalarına imza atıyor, gıybetin dibine vuruyoruz .
Halbuki biz aynı mabedde saf tutuyor, aynı mekânda Allah’a secde ediyor, yüzümüzü  tevazuyla yerlere sürüyoruz. Aynı Allah’a, Rasule, Kitaba iman ediyor, aynı şeytana buğz edip düşman oluyoruz. Çünkü bizim “Felillâhilhamd, Allah’ımız bir, Peygamberimiz bir, kitabımız bir, dînimiz bir, ilâ âhir. Bu bir birler, bize yekdiğerimizi Allah için sevmek kaydını sağlamlaştırmakla beraber, ruhî, kalbî, ebedî, lâyemût bir birlik temin etmektedir. Hamd ve şükürler olsun, mü’miniz…”  (Barla Lâhikası)
Allahım bizler bazen şeytanın oyuncağı oluyor, tecessüs ediyoruz. Rasulullah’ın (asm) ahlâkına muvafık hareket etmiyoruz. Biz birbirimizi kırarken şeytan sinsi sinsi gülüyor, el ovuşturuyor. Sen Settar olduğun halde biz ayıp arıyoruz, bulduğumuz en ufak bir hatayı mal bulmuş mağribi gibi yağmalıyor, saçıp döküyoruz  kusurları. Bazen hem gıybet hem iftira ediyoruz. Uhuvvetimiz zayıf, yolumuzun ucu ise karanlık gözüküyor. Kimse kimsenin yaptığını takdir etmiyor, “en iyi Müslüman benim” diye naralar atıyor herkes, karşısındaki kardeşinin sesini kısmaya çalışıyor, kapıları çarpıp çıkıyoruz çıktığımız yerden. Kâfire, ateiste, şer odaklarına karşı takınmamız  gereken kin ve buğzu birbirimize yönlendiriyoruz. Allahım biz slogan Müslümanları olduk, elimizde tevhid bayrağı salladık, alnımıza tevhid bandanası yapıştırdık, Rabia işaretleri yaptık meydanlarda günlerce, “Müslümanlar kardeştir” diye slogan attık içi boş şekilde.. Bunu da dindarlık ve takva zannettik. Bilemedik ki içi boş sloganın yaşanmayan, hale aktarılmayan kâlin Senin katında bir değeri yok… Peki benim başım sıkıştığında kimin kapısını çalacağım, düştüğümde bir tekmede sen mi vuracaksın, elimden tutup kaldırmayacak mısın kardeşim? Ağladığımda gözyaşımı silmeyecek misin yoksa? “Ama sen de bana aynısını yaptın” mı diyorsun? Bırak o da benim ayıbım kusurum olarak kalsın, benim ayıbımı da sen ört be kardeşim. Rasulullah’ın (asm) kavline kulak verelim beraber! “Birbirine karşı muhabbet ve merhamette, mü’minler, bir vücut gibidir. Vücudun bir yeri rahatsız olunca, bütün vücut, rahatsız, uykusuz kalıp, onun tedavisi ile meşgul olduğu gibi, Müslümanlar da birbirlerine yardıma koşmalıdır!) [Buhari]
Allah Teâlâ katında en makbul ve sevilen şey tahkiki iman ve takvadır. İmanın en güzel derecelerinden biri de kendisi için istediğini kardeşi için de istemektir. O Güzeller Güzelinin beyan-ı şahanesi ile kendi nefsi için istediğini mü’min kardeşi için de istemiyorsa gerçekten iman etmiş olamaz hiçbir dâvâ sahibi. Hicretten sonra Medine’de Ensar ve Muhacir kardeşliğini ise söylemeye gerek var mı bilmem.
O zaman Hak dâvâya destek olan herkese gönlünü aç. A cemaati B tarikatı, X partisi, Y grubu olsun varsın adı. Herkes gücü nisbetinde bu dâvâya omuz versin. Dâvânı sev,  ama kardeşini de sev ve Üstad Bediüzzaman Hazretlerinden şu birkaç düsturu dinle: Adâvet etmek istersen, kalbindeki adâvete adâvet et, onun ref’ine çalış. Hem en ziyade sana zarar veren nefs-i emmârene ve hevâ-i nefsine adâvet et, ıslahına çalış. O muzır nefsin hatırı için mü’minlere adâvet etme. Eğer düşmanlık etmek istersen, kâfirler, zındıklar çoktur; onlara adâvet et. Evet, nasıl ki muhabbet sıfatı muhabbete lâyıktır. Öyle de, adâvet hasleti, her şeyden evvel kendisi adâvete lâyıktır.
 …. Mü’minin şe’ni, kerîm olmaktır. Senin ikramınla sana musahhar olur. Zâhiren leîm bile olsa, İmân cihetinde kerîmdir. Evet, fena bir adama “İyisin, iyisin” desen iyileşmesi ve iyi adama “Fenasın, fenasın” desen fenalaşması çok vuku bulur. Öyleyse;  “Boş sözlerle, çirkin davranışlarla karşılaştıkları zaman, izzet ve şereflerini muhafaza ederek oradan geçip giderler.” (Furkan 72.) “Eğer onları affeder, kusurlarına bakmaz ve bağışlarsanız, şüphesiz ki Allah da çok bağışlayıcı ve çok merhamet edicidir.” (Teğabün 14.) gibi desâtir-i kudsiye-i Kur’âniyeye kulak ver. Saadet ve selâmet ondadır. (Uhuvvet Risalesi)
Rabbim mü’minlerin arasını ıslah etsin ve bizi kardeş kılsın, Amin...Vesselâm, vedduâ...
 
 
ZÜBEYDE ŞAKAR
Okunma Sayısı: 1413
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı