Yoğun gündemin ortasında iktidar partisince Meclis’e verilen “tek kişilik hükûmet”in “tek imzalı kararnameleri” gibi temel hakları ifna eden yeni “torba yasası” karambola getiriliyor.
Anayasa Mahkemesi’nin 7 Aralık 2023’te “askerî personelin statüsüne dair düzenlemelerin ancak kanunla yapılabileceği, yürütmenin yasama yetkisini gasp ettiği” kararıyla iptal ettiği “teklif”le ordudan ihraçlar, rütbe bekleme süreleri, atamaları ve kuvvet komutanlıklarının personel ihtiyacıyla terfi-tayinleri tek başına partili Cumhurbaşkanına bağlanıyor. Buna göre teğmenden albaya askerî personel doğrudan Saray’ca görevden ihraç, ya da rütbe süreleri dolmadan terfi edilebilecek.
Mâlum AKP siyasî iktidarında sivil toplumla, hukukçularla, akademisyenlerle, Meclis’le ve muhalefetle istişare etmeden hatta iktidar partisi milletvekillerinin bile haberi olmadan birbiriyle ilgisiz bir yığın maddenin apar topar sokuşturulduğu “torba yasalar” çıkarıldı.
Anayasaya, İçtüzük hükümlerine, hukuk devletine, beynelmilel sözleşmelere aykırı olan, temel hak ve özgürlükleri hiçe sayan emrivakiler “torba yasa çuvalı”na doldurularak tam bir keyfilikle dayatıldı.
HAK VE HÜRRİYETLER GASBEDİLDİ…
Yine siyasî sâiklerle “kıyak yasalar”a dönüştürülen “torba yasalar”la 301 vatandaşın can verdiği Soma faciasından internet yayınları yapan internet sitelerini kapatma yetkisinin tamamen Saray iktidarının kontrolünde Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’na (TİB) verilmesine, kişisel verilere ulaşma ve internet trafik bilgilerini toplamaya kadar Anayasa teminatındaki temel hak ve hürriyetler çiğnendi.
Veya özelleştirmelerle ilgili mahkeme kararları yok hükmünde sayılarak 1 milyon 100 bin dolara özelleştirilen SEKA’nın iktidarın “yayın organı” yandaşta kalmasını, Seydişehir Eti Alüminyum, Tüpraş, Kuşadası Limanı ve Çeşme Limanı’na ilişkin büyük özelleştirmeleri de kapsayan yargının iptal kararları uygulanmaz duruma düşürüldü.
Keza hükûmetin, mahkemelerin “iptal kararlarının uygulanmayacağı”nın Danıştay’ca iptali üzerine Anayasa Mahkemesinin iptal ettiği yasalar yeniden “torba”ya sıkıştırıldı.
Aslında YSK’nin “mühürsüz” olduğu için “geçersiz oy” iki buçuk milyon “geçersiz oy”u sayıma kattığı muhataralı 17 Nisan 2016 referandumuyla Türkiye’yi “hibrit/melez demokrasi”den “otoriter rejim”e düşüren “tek adam yönetimi”nin “tek imzası”yla çıkarılan kararnamelerin eklenmesiyle Meclis’in yasama ve denetim yetkisi tamamen berhava edildi.
KHK’ler gibi “torba yasa”yla “hukuk devleti”nde “özel ve aile hayatına saygı”, “haberleşme, düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti” başta olma üzere herkesin sahip olduğu ve dokunulamayacağı temel hak ve hürriyetler gasbedildi.
En çarpığı da -sonradan Anayasa Mahkemesi’nin iptal ettiği- düşünceyi açıklama, yayma, bilim ve sanat hürriyetlerini, telif ve neşir hakkına ve hukukunu berhava eden ve Kur’ân tefsiri Nur Risalelerinin basımını ve yayımını toptan “devlet tekeli”ne veren “bandrol yasağı”na da “torba yasa”yla yeltenildi.
DEMOKRASİ VE HUKUKTA DİBE DÜŞÜŞ!
Özetle, 15 Temmuz bahanesi ile dayatılan haksızlık ve hukuksuzluklar katmerlenirken, RTÜK ve Basın İlân Kurumu üzerinden “iktidara iliştirilmeyen” hatta “yandaş olmayan medya”nın başında sallandırılan ağır sansürler yine KHK’lerin yanısıra “torba yasalar”la kotarıldı, kotarılıyor.
Böylece Türkiye “hukukun üstünlüğü”nde dünyada “âdil yargılama ve hak ihlâli” yapıldığı, “yargının tâlimatlandırıldığı” ülkelerin başında dibe düşüyor, düşürülüyor.
Neticede, “torba yasalar”la millet iradesinin temsilcisi Meclis’in oldubittiye getirilmesi, bir defa daha tepeden inmeci “ucube otoriter rejim”in antidemokratik karakterini ele veriyor.
Bunun içindir ki demokratik dirençle her şeyden önce demokrasiyi ve hukuku ıskartaya çıkaran “ceberut istibdat rejimi”nin tasfiye edilmesi gerekiyor…