"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Zaloğlu Rüstem (Rüstem-i İranî)

04 Kasım 2011, Cuma
İranlıların millî kahramanı olup, hayatı efsanelere konu olmuştur. Hayatı ve yaşadığı zaman, mekân efsanevî bir tarzda anlatıldığı için, yaşadığı zaman ve mekân hakkında kesin bir bilgi yoktur. İri yarı yapısı, kahramanlığı, cesareti ve üstün gücü ile dikkatleri üzerine çekmiştir. İran’ın millî kahramanı olmakla birlikte başka milletler tarafından da sahiplenilmiş ve yaşatılmıştır. Türk edebiyatında daha çok Alp Er Tonga ile arasında cereyan eden mücadelelere yer verilmiştir.

İran’ın millî kahramanı ve efsane adamı Rüstem’in ne zaman ve nerede yaşadığı konusunda kesin bir bilgi yoktur. Hakkında anlatılanlar, efsane ile karışmış olduğundan zaman ve mekân konusu birbirine karışmış ve muhtelif rivayetler ileri sürülmüştür. Bilgi karışıklığı ile birlikte; İran, Türkistan, Azerbaycan, Irak ve Anadolu’da önemli gelişmelerin, göçlerin gerçekleştiği on ikinci ve on üçüncü yüzyıllarda yaşamış olma ihtimali yüksektir.

Efsaneye göre Rüstem, daha doğmadan evvel dikkat çekmeye başlamıştır. Anne karnında iken iri yarı bir hâl almış, ancak annesinin karnı yarılmak suretiyle doğumu gerçekleşmiştir. Bir günlük bir bebekken bir yaşında gibi görünmüş, beslenebilmesi için kendisine süt anne tutulmuş, on kişinin yiyebildiği kadar yemeği yiyerek kısa zamanda çok güçlü ve iri yarı bir hal almıştır.

Eşsiz silâh kullanma yeteneği ve bilek gücü, pehlivanlığı, yiğitliği ve korkusuzluğu ile ünlenerek adından söz ettirmiştir. Zamanın geçmesi ile birlikte hayatı etrafında menkıbeler, hikâye ve efsaneler yazılmak suretiyle adeta insan üstü güce sahip olan bir hüviyete büründürülmüştür. İran, Türkistan ve Doğu Anadolu dolaylarında yaşamış olma ihtimali bulunan Rüstem’e İranlılar kadar Türkler de sahip çıkmış ve kendi millî kahramanları olarak görüp, yaşatmışlardır. Bu kahraman hakkında çok sayıda hikâye ve efsane kaleme alınmıştır. Bunlardan birine göre:

Rüstem, babası Zal’ın çalınmış olan kılıcını bulmak için Şiraz’dan Semerkand’a doğru yola çıkmıştır. Yolculuğu sırasında, zamanının ünlü pehlivanlarından olan Demir Pehlivanın kızını görüp aşık olmuştur. Kızı alabilmek için, müstakbel kayınpederini yenmek zorunda olan Rüstem, Demir Pehlivan ile üç gün boyunca müsabakaya tutuşmuştur. Ancak, hiçbiri diğerine üstün gelememiştir. Bir süre sonra Demir Pehlivan hastalanıp yatağa düşmüş, doktorların tavsiyesine uyan Rüstem, kayınpederini kurtarmak için aslan kanını getirmek maksadıyla ava çıkmıştır. Çok iri bir aslanla boğuştuktan sonra, onu öldürüp kanını getirmiş ve getirdiği bu kan kayınpederi için şifa olmuştur. Demir Pehlivan iyileşmiş olmakla birlikte kısa bir süre sonra ölmüştür. Rüstem de bu ünlü pehlivanın kızı Rübab ile evlenmiştir.

Rüstem’in kazandığı önemli zaferlerden bir tanesi de, Demir Pehlivan’ın düşmanlarından olup, kendisini daha önce öldürmeye gelen Rum silâhşörlerinden birisiyle yaptığı savaş olmuştur. Rum silâhşörle yaptığı savaşı kazanmış ve onu öldürmüştür. Rum silâhşörün intikamını almak isteyen Rum Pontus Kralı intikam almak için Rüstem’in üzerine yirmi bin kişiden oluşan güçlü bir ordu göndermiştir. Çoğu zaman yalnız başına, bazen de eşi ve kayınpederinin çiftliğinde çalışan adamlarıyla birlikte bu büyük orduya karşı savaşmış ve bunların önemli bir kısmını öldürdükten sonra, geri kalanlar da kaçmıştır. Böylece büyük bir zafer kazanmış, kendi memleketinde huzur ve güveni sağlayarak eşi ile birlikte mutlu ve uzun bir ömür yaşamıştır.

Alp Er Tonga ile Rüstem arasında bir çok çarpışma olacak 

Rüstem, İran ve Turan Türkleri arasında meydana gelen savaşların anlatıldığı efsanelere de konu olmuş ve kahramanlığı, sahip olduğu yenilmez gücüyle ön plana çıkmıştır. Bu sebepten dolayıdır ki, özellikle yiğitliği, pehlivan yapısı ile kendilerinden söz edilen hükümdarlar için de Rüstem benzetmesi yapılmıştır. İranlılar ve Turan Türkleri arasında meydana gelen savaşlarda ön plana çıkan Türk kahraman ve savaşçılarından biri Alp Er Tonga’dır. Alp Er Tonga ile Rüstem arasında bir çok çarpışma olacak ve bu iki isimden çok söz edilecektir.

İran saldırılarına karşı koymak isteyen Turan hükümdarı Alp Er Tonga’ya haber yollayarak gelmesini istemiş ve akabinde İran üzerine yollamıştır. Bu haberi alan İranlılar da Zal’e müracaat ederek yardım istemişler. Zal, artık yaşlandığını belirterek yerine oğlu Rüstem’i yollamıştır. İki taraf arasında meydana gelen savaşta, Rüstem galip gelmiş, Alp Er Tonga’yı da son anda Türk savaşçıları kurtarmışlardır. Yenilen Alp Er Tonga babasının yanına dönmüş ve daha sonra barış yapılmıştır.

Rüstem ile Alp Er Tonga, birkaç kez muhtelif sebeplerle karşı karşıya gelmeye devam etmişler ve hemen her seferinde Rüstem galip gelmiştir. Savaş dışında İran pehlivanları ile Turan Türk pehlivanları karşı karşıya gelmişler, Rüstem dışındaki İran pehlivanlarının tamamı yenilmesine rağmen, Rüstem’in bileği bükülememiş ve neticede yine zafer kendilerinin olmuştur. Bir rivayet ve efsaneye göre, Rüstem, Alp Er Tonga’yı hile ile yakalatıp hile ile mağlûp etmiştir. Bu iddia ve nakil sahiplerine göre; söz konusu olay ve hile anısına, “tongaya düşmek” dilimize deyim olarak yerleşmiştir.

Risâle-i Nur'da Rüstem-i İranî olarak söz edilmektedir

Risâle-i Nur’da da Rüstem’in ismi farklı iki konu münasebetiyle geçmekte ve kendisinden Rüstem-i İranî olarak söz edilmektedir. Birincisi: İslâm milliyetinin bize kazandırmış olduğu büyük haysiyet ve şerefin neticesidir ki; Selâhaddin Eyyubî, Celâleddin Harzemşah, Sultan Selim, Barbaros Hayreddin ve Rüstem-i Zal gibi ecdatlarımız ve emsalleri dahi kahramanlar bir çadırda oturan aile fertleri gibi, muhtelif ırklara ve renklere mensup İslâm toplumu, bunların şerefleriyle şereflenmekte ve bunlarla iftihar etmektedirler. Kendi millî duygularını İslâmî duygularla renklendiren milletler, kendi ırklarından olmayan kahramanlara, kendi millî kahramanları gibi sahip çıkmakta ve iftihar etmektedirler. Bu çok önemli hususa temas eden Bediüzzaman, şu ifadelere yer vermektedir: “İslâmiyet milliyeti size emr-i kat’î ile emrediyor ki: Tâ her biriniz umum İslâm’ın mâkes-i hayatı ve hâmi-i saadeti ve umum millet-i İslâm’ın ferdî bir misâl-i müşahhası olunuz. Zira, maksadın büyümesiyle himmet de büyür. Ve hamiyet-i İslâmiyenin galeyanı ile ahlâk da tekemmül ve teâlî eder.”

(Divan-ı Harb-ı Örfi, 1993, s. 59).

İkincisi; iman ve küfür düşüncesinin insan hayatını nasıl etkilediğinin izah edildiği konudur. Küfür ve dalâlet, bütün kâinatı müthiş düşmanlarla dolu, her an kör bir kurşuna kurban gitmekle karşı karşıya olma, hadsiz ihtiyaç sahibi olan insanın müthiş acizliği, kısacası dünya hayatını cehenneme çeviren bir anlayışı netice verir. Buna karşılık iman, kâinatta hiçbir şekilde tesadüfe yer olmadığı, Cenâb-ı Hakk’ın izni ve rızası olmadan bir yaprağın dahi kımıldamadığı inancını doğurur. İşte bu iki düşünce karşılaştırılırken zamanımızın bir çocuğu ile efsanelere konu olmuş kahramanların kıyası yapılmaktadır. Şöyle ki:

İşte ey bu şimendiferdeki arkadaşlarım ve elli sene sonra fenlere çalışan kardeşlerim! Bu mâsum çocuğun yerinde Rüstem-i İrânî ve Herkül-ü Yunanî, o acip kahramanlıklarıyla beraber, tayy-ı zaman ederek o çocuk yerinde burada bulunduklarını farz ediniz. Onların zamanında şimendifer olmadığı için, elbette şimendiferin bir intizamla hareket ettiğine bir itikadları olmayacak. Birden bu tünel deliğinden, başında ateş, nefesi gök gürültüsü gibi, gözlerinde elektrik berkleri olduğu halde, birden çıkan şimendiferin dehşetli tehdit hücumuyla Rüstem ve Herkül tarafına koşmasına karşı, o iki kahraman ne kadar korkacaklar, ne kadar kaçacaklar! O harika cesaretleriyle bin metreden fazla kaçacaklar. Bakınız, nasıl bu dabbetü’l-arzın tehdidine karşı hürriyetleri, cesaretleri mahvolur. Kaçmaktan başka çare bulamıyorlar. Çünkü onlar, onun kumandanına ve intizamına itikad etmedikleri için, mutî bir merkep zannetmiyorlar. Belki gayet müthiş, parçalayıcı vagon cesametinde yirmi arslanı arkasına takmış bir nevi arslan tevehhüm ederler. 

(Hutbe-i Şamiye, 1995, s. 71-78.)

Okunma Sayısı: 73761
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Haluk

    26.3.2023 10:03:23

    Kesinlikle Kürt kökenli baş tacı mız Herkes kendi kahraman ı bilir peygamber efendimiz s.a.v.selam şöyle der ki ey Ali sen Allah'ın aslanisin Mezopotamya da falan yerde biri var git ona SLM ver hazreti Ali onu görünce selam verememiş o kadar heybetli

  • Eyüp Aygün

    18.3.2022 21:18:48

    Güzel bir makale.

  • Hafzullah

    21.5.2021 20:37:56

    Hem de ‘milliyet’ denilen, mazi derelerinden ve hâl sahralarından ve istikbal dağlarından hayme-nişîn olan Rüstem-i Zâl* ve Salâhaddin-i Eyyubî* gibi Kürd dâhi kahramanlarıyla bir çadırda oturan bir aile gibi, herkesi başkasının haysiyet ve şerefi ile şereflendiren ve hissiyat-ı ulviyenin enmuzeci olan fikr-i milliyetiniz size emr-i kat’î ile emrediyor ki: "Tâ her biriniz umum bir milletin mâkes-i hayatı ve hâmi-i saadeti ve umum milletin bir misal-i müşahhası olunuz. Şimdiki gibi bir şahıs değil, bir millet kadar büyüyeceksiniz. Zira maksadın büyümesi ile himmet de büyür. Ve hamiyet-i millînin galeyanıyla ahlâk da tekemmül ve teali eder." İçtimai dersler.... BEDİÜZZAMAN SAİD-İ NURSİ

  • ErkaaN

    12.5.2019 15:37:37

    Kendisi aslen soy olarak KÜRD asıllı olup fars yani Pers imp. Bir komutan olarak görev alıyordu.

  • yalçın özcan

    17.12.2012 00:00:00

    zaloğlurüstem erzurumun narman ilçesi mehenk şehrinde yaşamıştır tarihi teberuh kitaplarında bulabilirseniz gerçek tarihleri öğrenebilirsiniz zaloğlurustemi altun tabutta iki deveyle mehenk şehrin yukarısına götürüp gizlice gömüldüğünü yazar ARAPLARIN GEZİP ARAŞTIRMA YAPIYORAR BİZLER şait olduk.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı