"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Başgil gibi hukukçular lâzım

Faruk ÇAKIR
18 Nisan 2020, Cumartesi
Türkiye’nin sıkıntılarını aşmasında hukukçulara da büyük vazifeler düştüğünü her halde izahta gerek yoktur.

Yanlış yapana “Bu yanlıştır, hukuk dışıdır” diyen hukukçular olmuş olsa adaletsizlik bu nisbette yaygınlık kazanır mıydı? 

Günümüzde yanlış yapan idarecilere itiraz edenlerin sayısı çok azaldığı gibi, buna ilâve olarak hukuk ve adaleti tanımayanlara destek veren ‘hukukçular’ da vardır. Elbette bunlara hukukçu demek doğru değil, ama hukuk diplomaları taşırlar.

Elbette hem günümüzde hem de geçmişte hukuka sahip çıkan hukukçular da olmuştur. 17 Nisan 1967’de vefat eden Ord. Prof. Dr. Ali Fuat Başgil de bu hukukçuların başında yer alır. Prof. Dr. Başgil’in 1960 darbesi öncesi ve sonrasında hukuk ve adalete sahip çıkan yazı ve makaleleri tarihe kaydedilmiştir. 27 Mayıs 1960’daki darbeden sonra darbeciler Prof. Dr. Başgil’i de (147 öğretim üyesiyle birlikte) üniversiteden uzaklaştırmışlar. Sonradan özel kanunla görevlerine iade edildikleri halde Başgil, bunu haysiyet meselesi yapmış ve üniversiteye dönmemiş. 10 Nisan 1961’de emekliye ayrılan Başgil, Adalet Partisi’nin listesinden “Samsun bağımsız senatörü” seçilmiş. 26 Ekim 1961’deki cumhurbaşkanlığı seçimine aday olduğu halde darbecilerinin tehdidi sonrası senatörlükten de istifa etmiş bir isim. (26 Ekim 1961’deki seçimde Cemal Gürsel cumhurbaşkanı seçilip Çankaya’ya çıkmıştır.)

Merhum Ali Fuat Başgil’in bir özelliği de samimî bir Bediüzzaman dostu olmasıdır. Bediüzzaman Said Nursî’nin talebelerinden merhum Bayram Yüksel, bir hatırasında Başgil’in şöyle dediğini aktarmıştır: “Bir zaman Profesör Ali Fuat Başgil, ‘Üstadın ilmine hayranım. Bizim tahsil ettiğimiz ilimle, Üstadın ilmi mukayese edilemez. Üstada Cenab-ı Hak öyle bir ilim nasib etmiş ki; umman gibi, aştıkça kabarıyor. Bir deniz ki içine girdikçe giriliyor. Bundaki ilmin ucu bucağı yoktur. Diğer eserleri, ilimleri müstesna, yalnız Türkiye’de Osmanlı lisanını muhafaza ettiği kâfidir. Çünkü onun eserleri aynı zamanda Osmanlı lisanını muhafaza ediyor‘ demişti.”

Bir başka hatıra da merhum Hatay Milletvekilerinden Nurettin Tokdemir’den: “(Başgil’i ziyaretlerini anlatıyor) Gittik, Ali Fuat Başgil, Nurettin Topçu, Bekir (Berk). Topçu, bir yeis tablosu çizdi, nefes alacak yer kalmadı. Bir kardeşimiz elini kaldırdı. (...) Prof. Başgil gördü: ‘Buyur evlâdım’ dedi. ‘Eğer izniniz olursa, (...) bir genç olarak size Üstadımızdan bir pasaj okuma iznini verir misiniz?’ O da ‘Buyur evlâdım’ dedi. (Arkadaş) ‘Bediüzzaman Hazretleri’ne demişler ki; (...) “Hayat bir faaliyet ve harekettir. Şevk ise matiyyesidir. İşte, himmetiniz şevke binip mübareze-i hayat meydanına çıktığı vakit, en evvel düşman-ı şedîd olan yeis rast gelir. Kuvve-i mâneviyesini kırar. Siz o düşmana karşı ‘Ümidinizi kesmeyin’ kılıcını istimal ediniz.” Bir baktık ki Ali Fuat Başgil’in gözlerinin altından yaşlar iniyor. O kardeşimize ismini sorduktan sonra, Nurettin Topçu’ya döndü: “Bak, gençlere Bediüzzaman gibi ümit ve şevk aşılayacaksın. Senin gibi yeis değil” dedi.” (Yeni Asya, 29 Ekim 2018)

Ali Fuat Başgil’in İmran Öktem’in Nurcular aleyhindeki açıklamaları üzerine “Babiali’de Sabah” gazetesinde yaptığı açıklama da tarihe geçmiştir. Başgil şöyle der: “Ben, senelerden beri birçok ‘Nurcu’ kimselerle temas ettim. Bunların hepsini de iş ve güçlerinde çalışan temiz, namuslu ve faziletli insanlar olarak gördüm. Nurculuk suç değildir. Saf Müslümanlığa inanış ve dönüştür. Said Nursî değil, kim olursa olsun, ben şahsa değil, ‘diyene’ değil, ‘denilene’ bakarım. Risale-i Nur Külliyatı, bugünkü lehviyat çamuruna saplanmış insanları kurtarmak için uzatılmış bir tahta köprüdür. Nur Risaleleri temizlik ve fazilet kaynağıdır. Türkiye’mizin coğrafi ve siyasî vaziyeti göz önünde tutulunca görülür ki, memleketimiz, ‘Slav komünizmi’ ile çevrilidir. Memleketi komünizm felâketinden korumak için, merhum Said Nursî gibi, ben de, kuvvetli bir İslâmî iman ve ahlâkın mu’cizeler meydana getireceğine inanıyorum.” (Necmeddin Şahiner, Son Şahitler-6, s. 305)

Vefat yıl dönümünde bir defa daha rahmetle andığımız Prof. Dr. Ali Fuat Başgil gibi hukukçulara her zamankinden daha fazla muhtacız. “Gençlerle Başbaşa”nın yazarı merhum Başgil’i gençlerin okuması ve öğrenmesinde fayda var. Mekânı Cennet olsun inşallah.

Okunma Sayısı: 3416
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Ahmet

    18.4.2020 07:04:58

    Ord.Ali Fuat beyi taniyordum ama ustadla ilgisini sayenizde ogrendim.Allah razi olsun.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı