"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Gençliği unutmuşuz...

Faruk ÇAKIR
16 Haziran 2013, Pazar
Yeri geldiğinde gençliğin, genç nüfusun ülkemiz için en büyük zenginlik olduğunu söyler, bununla da övünürüz; ama nedense sahip olduğumuz bu değerin kıymetini bilmeyiz. Muhtemelen bazı siyasetçiler, “Olur mu? Biz gençliğin kıymetini biliyoruz. Türkiye için taşıdığı önemin farkındayız. Öyle olmasa seçme ve seçilme yaşını aşağılara çeker miydik?” diyecektir. Elbette gençlere daha erken yaşlarda siyaset yolunu açmak bir adımdır, ama tek başına da yeterli değildir.
Gençlerin ihmal edildiğini uzmanlar da ifade ediyor. Şöyle ki, Gençlik ve Spor Bakanlığı tarafından Türkiye’de ilk kez bir “Gençlik Araştırmaları Çalıştayı” düzenlenmiş. Evet, ilk defa... Gençlik ve Spor Bakanlığı’na (GSB) bağlı Eğitim, Kültür ve Araştırma Genel Müdürlüğü’nce organize edilen çalıştayın açılış törenine, bürokratların yanı sıra çok sayıda akademisyen ve bakanlık yöneticisi de katılmış.
GSB Müsteşarı Basri Hakan Hakyemez, sporla ilgili birçok araştırma yapılmasına karşılık gençlikle ilgili araştırmaların fazla olmadığını, olanların da pratiğe aktarılamadığını ifade etmiş ve “Gençlik Araştırmaları Çalıştayı’nı ilk kez yapıyoruz. İlk kez yapılması onur verici olduğu kadar bu alanın ihmal edildiğini gösteren bir şey. Ben de bir akademisyenim. Genellikle bir çalışma yapılır, ama orada kalır. Araştırmaların, unvandan ziyade ülke sorunlarının çözümüne yönelik yapılması lâzım. Çalışmalar, pratiğe aktarılabilir olmalı. Araştırmalar, numaratörü çalıştırmak için değil sorun çözme odaklı olmalı” şeklinde konuşmuş.
Evet, gençlik ve yaşadığı problemler denildiğinde akla hemen ‘futbol’un gelmesi bir çelişkidir. “Gençlerin problemi var, o halde biraz daha stat yapalım, gençleri futbola yönlendirelim” tavrı geçici çare olarak bile görülmemeli. Nerede kaldı ki ‘kalıcı çare’ olsun. Gençler, elbette sporla da ilgilenecek, ama sporu futbol ile eşitlemek ve gereğinden fazla teşvik fayda yerine zarar verir.
GSB Müsteşarı Hakyemez, bir de hastalıktan bahsetmiş: “Maalesef 1990’larda doğan çocuklar şükrü bilmiyor. Şimdi 10 liraya da bir torba dolusu oyuncak ya da kıyafet alabiliyorsunuz, 10 bin liraya da. Kamplarda bir gün de ‘şükür günü’ne ayrılacak.” (AA, 15 Haziran 2013)
Şükrü bilmeyenler sadece çocuklar ve gençler mi? Maalesef, şükrü unutanlar arasında bizler de varız. Belki de biz unuttuğumuz için çocuklarımıza ve gençlere şükrü anlatamadık, şükrü tavsiye edemedik. Oysa her adımda, her nefeste bir değil bin şükür gerek.
Peki, çocuklarımızın ve gençlerimizin karşı karşıya olduğu tehlikeler buysa, ne gibi tedbirlerle çare arayacağız? “Daha fazla stat, daha fazla futbol” ile çare bulmak mümkün mü? Çocuklar ve gençler için düzenlenen kamplarda “şükür günü” düzenlenmesi elbette takdire şayan. Ancak bunu sadece kamplarla sınırlı tutmamak lâzım. Biraz da gençleri hangi yöne teşvik ettiğimizi masaya yatıralım. Gerek belediyeler ve gerekse merkezî hükümet, her daim yaptıkları statların sayılarıyla övünüyorlar. Bu övünme haklı bir övünme değildir. Daha doğrusu gençleri gereğinden fazla futbola teşvik etmek alkışlanacak bir tavır olamaz. Yeri geldiğinde fanatiklikten, statlarda yaşanan şiddetten şikâyet eden yöneticilerin bu konuyu daha ayrıntılı düşünmesi gerekmez mi?
Statlara yapılan yatırımın bir kısmı, çocukların ve gençlerin ahlâklarını güzelleştirmek için harcansa daha kalıcı ve faydalı neticeler alınmaz mı? Tabiî ki statlar bir yılda, iki yılda yapılır; ama kalpler ve gönüller daha uzun süre gayretle ancak inşâ edilebilir. Yöneticilerimiz bir yılı değil, bin yılı düşünerek adım atmayı tercih ederlerse kalplerin ve gönüllerin inşası da mümkün olabilir.
“Gençlik Araştırmaları Çalıştayı” düzenlenmiş olması çok isabetli, ama bunun “ilk defa yapılıyor olması” çok can yakıcı... Bunca yıl gençliğin mahvolmasını mı bekledik?
Okunma Sayısı: 807
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı