Belki “Bağdat harap olduktan sonra” diye yorumlanabilir; ama dünyadaki genel durum git gide İsrail’in aleyhine, Filistin ve Gazze’nin lehine şekilleniyor.
Başlangıçta sadece Avrupa ülkelerinde yaşayan vatandaşların itiraz ve tepkisi, artık idarecilerince de dile getiriliyor. Çok geç kalmış olsa da bu değişimi yine de müspet bir hadise olarak görmek lâzım.
Mesela, AB Konseyi Başkanı Antonio Costa, Londra’da yapılan ilk AB-İngiltere Zirvesi’nin ardından düzenlenen basın toplantısında konuşmuş ve şöyle demiş: “Özellikle, uluslararası hukukun sistematik olarak ihlal edildiği ve tüm bir nüfusun orantısız askerî güce maruz kaldığı Gazze’deki trajik insani krize değindik. İnsanî yardımlara güvenli, hızlı ve engelsiz erişim olmalı, kalan rehineler şartsız olarak serbest bırakılmalı ve kalıcı ateşkes sağlanmalıdır. Orta Doğu’da kalıcı barış ve güvenliğin ancak iki devletli çözümün uygulanmasıyla sağlanabileceğine dair ortak inancımızı yeniden teyid ettik. Gazze’deki durum kabul edilemez. İsrail derhal durmalı.” (AA, 19 Mayıs 2025)
Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen de “Gazze’deki ablukanın hemen kaldırılması gerekiyor. Gazze’deki insani durum kabul edilemez durumda. İki aydır Gazze’ye hiçbir insani yardım malzemesi girmedi. İnsanî yardım asla siyasallaştırılmamalı” ifadelerini kullanmış.
İsrail aleyhinde kanaat değiştiren Avrupalı idarecilerden biri de Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron olmuş. Macron, X hesabından yaptığı paylaşımda, “İsrail’in Gazze’deki askeri operasyonlarının genişlemesine şiddetle karşı çıkıyoruz. Gazze’deki insani acı seviyesi katlanılamaz boyutta” ifadelerini kullanmış. Macron ayrıca, ülkesi, İngiltere ve Kanada’nın imzasını taşıyan ve İsrail’e Gazze’ye yönelik saldırılarını derhal durdurma çağrısında bulundukları ortak açıklamayı da paylaşmış. Söz konusu açıklamada, “İsrail yeni askerî operasyonlarını durdurmaz ve insanî yardıma koyduğu engelleri kaldırmazsa daha somut adımlar atacağız” ifadesine yer verilmiş.
İsrail’in zulmüne karşı çıkan çok sayıda başka siyasetçi ve idareci de var. Çok geç kalınmış olsa da dünya idarecilerinin ve kamuoyunun İsrail’in zulmüne itiraz eder duruma gelmesi elbette sevindiricidir. Tabiî ki bu karşı çıkma, bu itiraz, bu kınamalar değil 1 yıl, keşke 20 ya da 30 yıl önceden yapılabilmiş olsaydı... Dünya vaktinde bu şekilde itiraz etmiş olsaydı İsrail Gazze’yi işgal edip her gün bomba yağdırabilir miydi?
Her şeye rağmen bu haklı itirazlar desteklenmeli, bir araya gelmeli ve İsrail’e geri adım attırılmalıdır. Her defasında ifade edildiği üzere dünyadaki bütün iyiler, yani “insanlık” el ele verip İsrail zulmüne itiraz ederse ancak o zaman İsrail zulmü sona erer ve Filistin felâha kavuşur...