"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Türklerin ve Kürtlerin Müslüman olması ve İttihad-ı İslâm

Sami CEBECİ
28 Mayıs 2025, Çarşamba
Cenab-ı Hak, Kur’ân-ı Kerîm’in Hucurat Suresi 13. Ayetinde “Biz sizi birbirinizi tanıyıp yardımlaşasınız diye bir erkek ile bir dişiden yarattık ve şubelere ayırdık.” ferman etmektedir.

Nuh Tufanından sonra, Hz. Nuh peygamberin (as) çocukları olan Ham, Sam ve Yafes’in çocuklarından türeyip çoğalan insanlık âlemi, asırlarca devam eden süreçler sonucu bu günkü halini aldı. Dünyada bu gün sekiz milyar insan yaşamaktadır. Araplar, Farslar, Almanlar, Fransızlar, İngilizler, Çinliler ve Japonlar gibi nice milletler olduğu gibi, Türkler ve Kürtler de, diğer milletler gibi ayrı birer ırktan meydana gelmişlerdir. Her ne kadar Türkiye’de uzun müddet Kürt kimliği yok sayılmışsa da, var olan bir gerçeği inkâr etmek mümkün değildir.

Kürt toplumu, Hazar Denizi ile Urumçi Gölü etrafındaki dağlık bölgelerde yaşayan kalabalık bir toplumdu. Bu gün itibarıyla, Türkiye, Suriye, Irak ve İran devletleri içinde var olan ve çok büyük bir ekseriyeti Sünnî Müslüman olan Kürtler, cengâver ve kahraman savaşçı bir toplumdur. Zamanla, Anadolu topraklarına yerleşen bu mert insanlar, İslâm dininden önce Zerdüşt dinine inanır ve ateşe taparlardı.

İslâm dini, Sahabe-i Kiram tarafından fetihler yoluyla Anadolu topraklarına ulaştığı zaman, Peygamber Efendimizin (asm) vefatından yedi sene, Hicrî tarihle on sekiz sene sonra ve Milâdî tarih ile 639 yılında Diyarbakır’ın fethi esnasında Kürtler İslâm ile tanıştılar. Böylece, Kürtlerin Müslüman olmaları Asr-ı Saadetteki Sahabeler döneminden başlar. Peygamber Efendimizin (asm) duasına mazhar olan yenilmez kumandan Hz. Halid bin Velid ve Sahabe ordusu ile Güney Doğu Anadolu topraklarında İslâm hızla yayılmaya başladı.

Türklerin İslâm dini ile tanışmalarının  ise, meşhur Talas Savaşı ile başladığı kabul edilir. Milâdî 751 yılında yapılan bu savaşta, Arapların Çinliler ile savaşı esnasında saf değiştirerek Arapların safına geçen Türkler, bundan sonra Müslümanlığı kabul etmeye başlarlar. Kürtlerden 112 sene sonra başlayan Türklerin kitleler halinde Müslümanlığı kabul etmeleri çok ilginçtir. Önceleri, “Gök Tanrısı” inancına sahip olan Türkler, İslâm dinindeki Allah inancını kendilerine çok uygun olduklarını gördüklerinden çabuk bu dine ısındılar ve kabul ettiler. Karahanlılar Devletinin ilk kurucu Türk Hakanı olan Satuk Buğra Han Müslümanlığı kabul edince,, devlet ve millet olarak topluca İslâm dinine geçtiler. Satuk Buğra Han da Abdülkerim adını aldı.

10. asırdan itibaren kitleler halinde Müslümanlığı seçen Türk boyları ve kurulmuş olan devletler, İlhanlılar, Karahanlılar, Gazneliler, Selçuklular ve Osmanlılar gibi daha nice Türk devletleri, asırlar boyunca İslâm dininin bayraktarlığını yaparak geldiler. Bu bayraktarlığı yaparken, Türk orduları içinde en başta Kürtler geliyor ve her kavimden insanlar, İslâm dininin dünyaya yayılması için canla başla çalışıyorlardı.

Kürtlerin ve bütün Müslümanların bir iftihar vesilesi olan Selâhaddin-i Eyyubî, Memlük Sultanı olan Baybars’ın ordusunda bir komutan iken, onun ölümüyle babası Eyyup adıyla Eyyubîler devletini kurdu ve ilk İslâm birliğini kurmaya muvaffak olarak, 1187 tarihinde Haçlıların işgalinde olan Kudüs’ü fethetti. Ordusunda hem Araplar, hem Kürtler ve hem de nice Türk boyları ve Türkmenler de vardı.

İttihad-ı İslâm hakikatini en geniş anlamıyla kurmayı başaran Yavuz Sultan Selim Han, sekiz sene süren kısacık padişahlığı döneminde, Osmanlı topraklarını sekiz milyon kilometrekareye çıkardı. Bu cihangir padişahların hedefi sadece topraklarını genişletmek değildi. Tıpkı Sahabe orduları gibi, İ’lâ-yı Kelimetullah denilen Allah’ın adını yüceltmek ve İslâm dini ile gittikleri yerleri tanıştırıp, onları Müslüman olmakla şereflendirmekti.

Buraya kadar anlattıklarımızla söylemek istediğimiz şey şudur: Asırlarca birlikte İslâm dinine hizmet etmiş başta Türkler ve Kürtler olmak üzere, çok farklı etnik kökene mensup fakat hepsi Müslüman olan muazzam bir milleti, bir avuç Maksist ve Lenininst olan ve din ile bağı olmayan PKK ve benzeri gruplar Kürtleri temsil edemez ve birbirleriyle et ve tırnak gibi kaynaşmış olan Müslüman bir milleti birbirinden ayıramaz, bölüp parçalayamaz. Biz, milletçe biriz ve ebede kadar beraberiz, inşaallah.

Okunma Sayısı: 1244
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • A. EVREN

    3.6.2025 12:26:41

    Muhterem Yazarımızın İslam Birliği ve Din Kardeşliği hassasiyeti takdire şayandır, fakat "bir avuç ... PKK ... Kürtleri temsil edemez" ifadesi otuz yıl önce geçerli idi.. Günümüzde bölge halkı ekseriyeti, örgüt liderini önder kabul eden partileri desteklemektedir. Not: Yazıda gerçi kaynak belirtilmiyor, ama internette wikipedia türü bilgiler güvenilir değildir. Misal: "Kürt toplumu, Hazar Denizi ile Urumçi Gölü etrafındaki dağlık bölgelerde yaşayan kalabalık bir toplumdu"

  • S.topuz

    28.5.2025 22:29:58

    "Meselâ:Bizden aldıkları seci-ye-i milliye ile, bir adam onlar-da der: "Eğer ben ölsem mille-tim sağ olsun.Çünki milleti-min içinde bir hayat-ı bâkiyem var." İşte bu kelimeyi bizden almışlar ve terakkiyatlarında en metin esas da budur. Biz-den hırsızlamışlar. Bu kelime ise, din-i haktan ve iman haki-katlarından çıkar. O bizim, ehl-i imanın malıdır. Halbuki ecne-bilerden içimize giren pis ve fena seciye itibariyle bir hod-gâm adam bizde diyor: "Ben susuzluktan ölsem, yağmur hiçbir daha dünyaya gelme-sin. Eğer ben görmezsem bir saadeti, dünya istediği gibi bozulsun." İşte bu ahmakane kelime dinsizlikten çıkıyor, âhireti bilmemekten geliyor. Hariçten içimize girmiş, zehir-liyor. Hem o ecnebilerin biz-den aldıkları fikr-i milliyetle bir ferdi, bir millet gibi kıymet alı-yor. Çünki bir adamın kıymeti, himmeti nisbetindedir. Kimin himmeti milleti ise, o kimse tek başıyla küçük bir millet-tir."...Bediüzzaman Said Nursî, Risale-i Nur 🇹🇷🙌🌹🤲🌹❤☝️🌙🕋😭🕊🌍🇪🇺🕋🇹🇷🇵🇸🇵🇸

  • S.topuz

    28.5.2025 22:23:02

    ..."Ben kusurlu fehmimle şu zamanda, heyet-i içtimaiye-i İslâmiyeyi çok çark ve dolapları bulunan bir fabrika suretinde tasavvur ediyorum. O fabrikanın bir çarkı geri kalsa, yahut bir arkadaşı olan başka bir çarka tecavüz etse, makinenin mihanikiyeti bozulur. Onun için ittihad-ı İslâmın tam zamanı gelmeye başlıyor. Birbirinizin şahsî kusurlarına bakmamak gerektir. Bunu da teessüf ve teellüm ile size beyan ediyorum ki: Ecnebilerin bir kısmı, nasıl kıymetdar malımızı ve vatanlarımızı bizden aldılar. Onun bedeline çürük bir fiat verdiler. Aynen öyle de, yüksek ahlâkımızı ve yüksek ahlâkımızdan çıkan ve hayat-ı içtimaiyeye temas eden seciyelerimizin bir kısmını da bizden aldılar. Terakkilerine medar ettiler. Ve onun fiatı olarak bize verdikleri sefihane ahlâk-ı seyyieleridir, sefihane seciyeleridir."... Bediüzzaman Said Nursî, Risale-i Nur Külliyatı, Hutbe-i Şamiye - 58

  • S.topuz

    28.5.2025 22:21:39

    ..."Onun için tenbellikle günahınız büyüktür. Ve iyiliğiniz ve haseneniz de gayet büyük ve ulvîdir. Hususan kırk-elli sene sonra Arab taifeleri, Cemahir-i Müttefika-i Amerika gibi en ulvî bir vaziyete girmeğe, esarette kalan hâkimiyet-i İslâmiyeyi eski zaman gibi küre-i arzın nısfında, belki ekserîsinde tesisine muvaffak olmanızı rahmet-i İlahiyeden kuvvetle bekliyoruz. Bir kıyamet çabuk kopmazsa, inşâallah nesl-i âti görecek. Sakın kardeşlerim! Tevehhüm, tahayyül etmeyiniz ki, ben bu sözlerimle siyasetle iştigal için himmetinizi tahrik ediyorum. Hâşâ! Hakikat-i İslâmiye bütün siyasâtın fevkindedir. Bütün siyasetler ona hizmetkâr olabilir. Hiçbir siyasetin haddi değil ki, İslâmiyeti kendine âlet etsin."... Hutbe-i Şamiye - 57

  • S.topuz

    28.5.2025 22:20:37

    "Ey bu câmi'deki kardeşlerim ve kırk-elli sene sonraki Âlem-i İslâm mescid-i kebirindeki ihvanlarım! Zannetmeyiniz ki, ben bu ders makamına size nasihat etmek için çıktım. Belki buraya çıktım, sizde olan hakkımızı dava ediyoruz. Yani Kürd gibi küçük taifelerin menfaatı ve saadet-i dünyeviyeleri ve uhreviyeleri, sizin gibi büyük ve muazzam taife olan Arab ve Türk gibi hâkim üstadlarla bağlıdır. Sizin tenbelliğiniz ve füturunuz ile biz bîçare küçük kardeşleriniz olan İslâm taifeleri zarar görüyoruz. Hususan ey muazzam ve büyük ve tam intibaha gelmiş veya gelecek olan Arablar! En evvel bu sözler ile sizinle konuşuyorum. Çünki bizim ve bütün İslâm taifelerinin üstadlarımız ve imamlarımız ve İslâmiyet'in mücahidleri sizlerdiniz. Sonra muazzam Türk Milleti o kudsî vazifenize tam yardım ettiler."... Bediüzzaman Said Nursî, Risale-i Nur Külliyatı, Hutbe-i Şamiye - 56

  • Elvan sağkol

    28.5.2025 10:50:50

    Asırlarca birlikte İslâm dinine hizmet etmiş başta Türkler ve Kürtler olmak üzere, çok farklı etnik kökene mensup fakat hepsi Müslüman olan muazzam bir milletiz ve birbirleriyle et ve tırnak gibi kaynaşmış olan Müslümanları bölüp parçalamayacaklar İnşallah. Kalemine eline sağlık Sami Abim.

  • HASAN DOĞAN

    28.5.2025 09:36:24

    İşte asıl yanlış olan derin devletin ve işbirlikçi dış güçlerin yaptığı nifak PKK ve benzeri ayrılıkçı terör örgütlerinin içine tüm kürtleri hapsetmeleri ve bunu da maalesef tüm topluma lanse etmeleri ve hatta Nur cemaatlerimiz içinde de güya Üstadımızı onlardan uzaklaştırmak için kürd ve kürdçe'nin hiç bahsedilmemesi politikasının ne kadar zulüm olduğunu daha yeni yeni mi anlıyoruz acaba?

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı