Her meselede ‘yabancı’ları suçlamak elbette doğru değildir. Fakat, bilhassa ‘haberler’in özel ağlarla belli süzgeçlerden geçtikten sonra ‘dünya meydanı’na düştüğü de inkâr edilemez.
Elbette bunun sorumluluğu ‘medya’nın kıymetini takdir etmeyen, bu sahaya yatırım yapmayan, ‘insan’ yetiştirmeyen mütedeyyin insanların omuzlarındadır.
Çoğu zaman ifade edildiği üzere gazetelerimizin ‘dış haberler’ sayfayı bir bakıma “Amerika’dan haberler sayfası” haline gelmiş durumdadır. 50’den fazla “İslam ülkesi” olduğu halde bu ülkelerden hiç haberler verilmeden; Amerika ya da Avrupa’nın bir ‘ilçe’sinde meydana gelen ‘kavga’nın duyurulması başka nasıl yorumlanabilir?
Gazeteci ve sunucu Duygu Gecü Yüzseven, İstanbul Rami Kütüphanesi’nde gazetecilik mesleğine ilgi duyan gençler ve öğrencilerle bir araya gelmiş ve dolaylı da olma bu meseleye dikkat çekmiş. Medyadaki dezenformasyonun önlenmesi için kopyala-yapıştır haber mantığının ortadan kalması gerektiğini savunan Yüzseven, uluslararası ajanslara yönelik mekanizmaya bağımlığı da “Dünyaya Batının gözleriyle bakıyoruz” sözleriyle eleştirmiş. Yüzseven, “Uluslararası ajanslar, haberi servis etmeden haber geçmemek gibi bir durum sergiliyoruz. Haberin teyit edilip edilmediğini bu ajansların tavrına göre belirliyoruz. Bunun değişmesi gerekiyor” demiş.
Uluslararası ajanslara yönelik mekanizmaya bağımlığı “Dünyaya Batının gözleriyle bakıyoruz” sözleriyle değerlendiren Yüzseven, “Doğudaki insanlar öldüğünde sessizliğe bürünen insanlar batıda bir olay çıktığında seslerini yükseltiyor. ‘Batının gözleriyle dünyaya bakıyoruz’ dememin sebebi de yanı başımızda Suriye Savaşı, Irak Savaşı olduğunda bizler haberleri yabancı ajansların muhabirlerinden alıyoruz. Öyle ki bizim orada muhabirimiz olsa bile uluslararası ajanslar haberi servis etmeden geçmemek gibi bir durum sergiliyoruz. Haberin teyit edilip edilmediğini bu ajansların tavrına göre belirliyoruz” şeklinde konuşmuş. (Basın bülteni, 11 Temmuz 2023)
Dünyaya batının gözüyle baktığımız büyük ölçüde doğru, fakat bunun sorumluluğunu sadece ‘batı’ya atmak kolaycılık olur. ‘Yabancı’lar medya sahasına bunca yatırım yaparken, mütedeyyin insanlar niçin daha fazlasını yapmaktan çekiniyor? Senelerden beri konuşulup tartışıldığı halde “İslam dünyasından haber veren bir haber ağı” niçin kurulamıyor? Bu niyetle kurulmuş bazı ajanslar varsa bile, niçin umumi anlamda kabul görmüyor?
Bunun bir sebebi de gazetecilerin ve daha da önemlisi “İslam ülkeleri”nin hür ve demokrat bir sistemi tercih etmemiş olması değil mi? Hürriyetlerin hakim olmadığı bir ülkeden gelen habere kim ne kadar inanabilir? Krallıkla idare edilen bir ülkede, ‘kral’lar aleyhinde olan bir ‘doğru haber’ servis edilebilir mi?
Haber ağlarının ‘batı’nın kontrolünde olduğu doğru, ancak sorumlusu sadece onlar değil. İnsana yatırım yapmayan, hürriyetleri kısıtlayan ‘dindar idareciler’ de bu tablodan sorumludur vesselam.