Hem Türkiye’yi idare edenlere, hem de idare edilenlere göre en büyük mesele ekonomik sıkıntılardır. Bu anlayışa göre ekonomik kriz bitse, Türkiye ‘sınıf’ atlayacak ve belki de ‘en zengin 10 ülke’ arasına girecek.
Bu hedefe ulaşmak kâğıt üzerinde mümkün olsa da, milletin huzura kavuşması için tek başına ‘ekonomi’ni iyi olması yeterli değildir. İdarecilerin ve milletimizin bunu anlaması ne zaman mümkün olur, o belli değil. Keşke, ‘önce ekmek’ diyen anlayıştan ‘önce hürriyet’ isteyen anlayışa doğru hızla yol olabilsek...
Prof. Dr. Eser Karakaş, bir değerlendirmesinde özetle ‘hukuk ihtiyacına’ dikkat çekmiş ve şöyle bir neticeye ulaşmış: “Türkiye hukuk ve yargı sistemi fakülteleriyle, yargısıyla (...) büyük bir çöküşün içindedir ve anlaşılan herkes bu çöküşten payını fazlasıyla almaktadır.” (artı gerçek, 8 Ekim 2022)
Muhtemelen Türkiye’yi idare edenlerin bir yanlışı da, hukuk fakültelerinin sayısını artırarak ‘iyi hukuk devleti’ olunacağını düşünmeleridir. Herkesin bildiği üzere son yıllarda hukuk fakültesi sayısında ciddi bir artış yaşandı. Buna bağlı olarak çok sayıda yeni avukat mezun oldu. Haberlere yansıdığına göre, bu avukatların bir kısmı ‘işsiz’ kalmış durumda. Daha önce başka mesleklerde olduğu gibi, artık avukatlar için de ‘işsiz’ kalma ihtimali arttı.
Son dönemde hukuka uymayan icraatların sayısında da gözle görülen bir artış var. Bazı idareciler; kendilerince uygun görmedikleri kararları ve o kararları alan mahkemeleri çok rahat bir şekilde reddedebiliyorlar. “Ben filan mahkemesi tanımam, kararını uygulamam” diyen idareciler yok mu? Peki, bunca hukuk fakültesinin olduğu, binlerce ‘hukuk profesörü’ olan bir ülkede idareciler bu kadar rahat ‘hukuk tanımamazlık’ yapabilir mi? Diyelim ki idareciler hukuka uymayan bir karar aldı. Buna karşı binlerce ‘hukuk adamı’ndan yüz, ya da en azından 10 kişi itiraz etmesi beklenmez mi? Hukuksuzluğa itiraz eden ‘uzman’ların neredeyse hiç kalmadı. Böyle olunca da hukuksuzluk hızla arttı ve ‘hukuksuzluk hali’ bir bakıma normalleşti.
Peki, Türkiye bu yolda devam ederse ‘ekonomik kriz’i aşabilir mi? Ehil olanların ifadesine göre aşamaz. Fakat idarecilerimiz yanlışta ısrar ederek hukuksuzluklarla ‘iyi günler’e ulaşacağımızı düşünüyor.
İdarecilerin bir bakıma ‘hukuka çelme takmak’ anlamına gelen kararlar alması bugün için kendi menfaatlerine olabilir. Ancak bu yanlış ve hukuk dışı adaletsiz kararlar hem milletin hem de bir bütün olarak Türkiye’nin aleyhinedir. Adaletin tecelli etmediği, haksızlık ve hukuksuzluğun ‘normalleştiği’ yerlerde krizler de bitmez.
“Mütedeyyin idareciler”in hukuk tanımaz hali, ekseriyetin ‘inançlar’a karşı mesafeli durmasına da yol açıyor ki; bu da ayrı bir problem.
Israrla hak, hukuk ve adalet demeye devam etmek şart. Türkiye ‘adil ülke’ olduğunda krizlerden de eser kalmayacak inşallah.