Dünyada ‘iyi’ler ve ‘kötü’ler olduğunu ve bütün iyilerle birlik kurmak gerektiği hatırlatıldıkça bundan memnun olmayanlar çıkıyor.
Fransa’da yaşanan son tartışmalar Avrupa’nın yekpare olmadığı ve “Birinci Avrupa” ile “İkinci Avrupa”nın birbiriyle ‘kavga’ ettiğini akla getiriyor. İnsanlığa faydalı işler yapan “Birinci Avrupa” ile işbirliği yapmak bu bakımdan akıl kârı değil mi?
Fransa gündemini meşgul eden önemli bir gelişme var. Haberlere göre, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un, “İslâmcı ayrılıkçılıkla mücadele” bahanesiyle getirdiği “Cumhuriyet Değerlerine Saygıyı Güçlendirme” yasa tasarısı ülkedeki tartışmayı alevlendirmiş. Hıristiyan dinine mensup üç büyük mezhep olan Katolik, Protestan ve Ortodoks kilisesi temsilcileri; yasa tasarısının devletin dine idarî müdahalede bulunmasına yol açtığını, düşünce ve inanç hürriyetine de aykırı olduğunu dile getirmişler.
Le Figaro Gazetesi’nde ortak bir makale yayınlayan Katolik Kilisesi lideri Eric de Moulins-Beaufort, Fransa Protestan Kilisesi Federasyonu Başkanı François Clavairoly ve Fransa Ortodoks Piskoposlar Meclisi Başkanı Emmanuel Adamakis, “Devlet ve kiliseyi ayıran 1905 Laiklik Yasası, pek çok değişikliğe uğradı, ancak hiçbir zaman ruhunun yıkıma uğradığı böyle bir değişiklik yapılmadı. Yirminci yüzyılda bu kadar değerli bir şekilde elde edilen laiklik yasasıyla oluşturulan hukuk dengesi altüst oluyor ve halkın gerçek hürriyetini garanti altına almaktan söz ederken, kısıtlama ve kontrol dolu bir yasaya dönüştürülüyor. İnanç hürriyeti, örgütlenme hürriyeti ve eğitim hürriyeti tehdit ediliyor. Düşünce hürriyetine gelince, ‘yasayla düşünce polisi’ ihdas ediliyor” demişler. (amerikaninsesi.com, 10 Mart 2021)
Fransa’da tartışılmaya devam eden bu tasarının Senato Anayasa Komisyonu’ndaki tartışmaları başlamış durumda. Komisyonun ardından, 30 Mart - 7 Nisan 2021 tarihleri arasında Senato Genel Kurulu’nda görüşülerek oylanması planlanıyormuş.
Peki, “Bütün Avrupa toptan kötü. Onlarla hiçbir araya gelmeyelim. Türkiye, AB’ye üye olmasın” anlamında görüşler ileri süren ‘mütedeyyin’ insanlar bu gelişmeyi nasıl yorumlar? Hıristiyan din adamlarının Fransa’da yaşayan Müslümanların haklarını savunması iyi bir gelişme değil mi? Yoksa bu gelişmenin ardında da ‘komplo’ mu aranacak? Milletleri ve ülkeleri toptan kötü ilân eden anlayışın ne kadar yanlış olduğunu bu şekilde bir defa daha görmüş olmuyor muyuz?
Mütedeyyin insanlara yaraşan ve yakışan; nerede ‘iyi’ varsa ona taraftar olmak ve yine nerede ‘kötü’ varsa ona karşı olmaktır. Dünyadaki ‘iyi’ler bir araya gelse ‘kötü’lerin mağlûp olması çok daha kolay olmaz mı?
Duâ edelim de iyileri ve iyiliği temsil eden “Birinci Avrupa” bu mücadeleden galip ayrılsın inşallah.