Salerno’yu dünya çapında şöhrete yükselten ilk dalgadan sonra, “İspanya barajı”nın methalinden fışkıran ikinci bir dalga da, Batıda Montpellier’ye hayat bahşeder. Bolonya cerrahî mektebi ile üniversitesine kuvvetli ilhâmlar verir, rağbet gören örnek sayılacak ders malzemesini Padua, Paris ve Oxford’a sunar.
Artık Avrupa ilim müesseselerinde, yeni şeylere arzu duymayan, aradaki ilmî mesafeyi tamamen kapayıp büyük zaman farkını gidermeyi kavramayan hiçbir âlim bulunmadığı gibi, Müslüman kaynaklarından vücuda getirilmeyen, onlardan ilhâmını almayan, şimdi Arapçadan geçmiş terimleri bulunmasa bile muhtevasında Müslüman tesiri görülmeyen biricik eser de mevcut değildir.
Er-Râzî’den itibaren İslâm dünyasında meydana gelen bir İslâm tababetine benzer şekilde Batıda da henüz müstakil bir tababet gelişmemişti. Ortada sadece bir İslâm Tababeti vardı. İslâm tababeti, Paracelsus’a rağmen Batı’da Yeni Çağın eşiğine yaklaşılan bir devreye kadar, hümanizmde bile değişmeden olduğu gibi kalır.”