Aynı zamanda çok az bilinen, taşlaşmış odun parçaları görüntüsü ile insanı hayrette bırakan ve ibret verici bir tefekkürle, yüce sanatkârını huşu ile zikrettiren bu devâ-i Rabbanî’yi tanımaya ve Tıbb-ı Nebevî dairesinde değerlendirmeye çalışacağız.

İlâhî şifâ hazinelerinden insanlara rahmanî bir hediye olarak gönderilen ûd-i hindî, Buharî ve Müslim’in sahihlerinde rivayet edildiğine göre Peygamber Efendimiz (asm) buyuruyorlar ki: “Tedavi olduğunuz şeylerin en hayırlısı kan aldırma ve kust-u bahrî (ûd-i hindî)dir.” Başka bir hadis-i şeriflerinde ise “Şu ûd-i hindî’yi kullanmaya devam ediniz. Çünkü bu hind bitkisinde yedi türlü şifâ vardır. Zatû’l cenb hastalığı da (akciğer zarında balgamlı, iltihaplı bir hastalık olan plörezi’dir. F. E.) bunlardandır.” Ûd-i hindî’nin birkaç çeşidi bulunmaktadır, beyaz olanına kust-u bahrî diğerlerine ûd-i hindî adı verilmiştir. Ûd-i hindî’nin kullanılabilir hale gelebilmesi, ibretli bir yolla gerçekleşmektedir. “Ûd-i hindî ağacından kesilen dalları toprağa gömülerek, bir yıl bekletilir. İçindeki faydalı olmayan maddeler, toprak aracılığıyla, gaybî bir el tarafından temizlenerek, içinde yalnız sağlığa yararlı maddeler bırakılır. Toprak bu faydalı maddelerin özelliklerine hiçbir zarar vermez. İnsan sağlığına etkisi, geniş bir alana yayılır. Vücuttaki tıkanan kanalları açar, romatizmal ağrıların şiddetini azaltır. Vücutta biriken zararlı maddelerin atılmasını sağlar. İç organları güçlendirir ve kalbe ferahlık verir. Beyin ve diğer iç salgı fonksiyonlarını güçlendirir. Üşütme sonucu meydana gelen idrar yolları hastalıklarına fayda sağlar. Balgam söktürücü etkisi bulunmaktadır. Soğuk algınlığı ve gripte faydalıdır. Fazla kullanılırsa kabızlığa sebep olur. Yakılarak tütsü olarak kullanılırsa, havadaki canlı mikroorganizmalara dezenfektan etkisi yapar.” 1

Tıbb-ı Nebevî’de değeri çok yüksek olan ûd-i hindî’yi İslâm hekimleri de geniş çaplı araştırmalarla, klinik alanda yaygın olarak kullanmışlardır. Özellikle İslâm hekimlerinin Eş şeyh-ür reis dedikleri meşhur İbn-i Sina, ûd-i hindinin faydalarını sayarken “Gözeneklerdeki tıkanıklıkları açar, gazı giderir. Karın organlarıyla birlikte bütün organları güçlendirir. Ağızda çiğnendiğinde, ağızdaki nahoş olan kokuları giderir; çok hoş bir koku verir. Sinirleri güçlendirir, onlara esneklik ve yumuşaklık verir. Beyine çok yararlıdır ve hisleri güçlendirir. Kalp fonksiyonlarını güçlendirerek, ferahlatır. Ûd-i hindî 5 gram toz haline getirilerek içildiğinde, mide iltihabını giderir; mide ve karaciğeri güçlendirir.” 2 demektedir.

Bazı hastalık hallerinde ûd-i hindî’nin kullanma şekillerinden ve dozajının düzenlenmesinden kısaca söz edecek olursak “Bademcikte ûd-i hindî toz haline getirilir, günde 3 defa bir çay kaşığı miktarı içilir. 2-3 gün devam edilir. Akciğer zarı iltihabında, zeytinyağı ile karıştırılıp içilebilir. Ûd-i hindî bal şerbeti ile içildiğinde, karaciğer ve mide zafiyetine iyi gelir. Karaciğer ve mide üşütmelerinde faydalıdır. Ülser ve gastritte, ûd-i hindî toz haline getirildikten sonra, 3 gram bir fincan zeytinyağı ile sabahları aç karnına, 3 gün içilirse ülseri iyileştirir, üç gün kullanmak yeterlidir. Fazla kullanmamalıdır. Müzmin baş ağrısından kurtarır, kumları döker, siyatik ve eklem ağrılarını giderir. İdrarını tutamayanlar için, ûd-i hindî kaynatılır, suyundan günde 3 defa bir kaşık içilir. Müzmin baş ağrısında, ûd-i hindî tozu, çok az miktarda buruna çekilir. Ûd-i hindî kaynatılır, suyu bal ile şerbet yapılır. Bununla gargara yapılırsa boğaz şişlikleri, öksürük, bademcik ve boğaz iltihabında gayet faydalıdır. Ûd-i hindî yağı sırt ağrılarında faydalıdır. Ovmak sureti ile kullanılır.” 3 Ûd-i hindî, kendi tecrübemle en güvenilir kullanma usûlü, tozunun bal ile karıştırılarak, günde bir tatlı kaşığı miktarında alındıktan sonra, hemen arkasından büyükçe bir bardakla sıcak su içilmesidir. Kabızlık yapmaması için bu usûl Sünnet-i Seniyye’ye göre daha uygundur.

Ûd-i hindî nimeti kullanıldıkça, daha birçok hastalığın şifasına bîiznillah vesile olacağı görülecektir. Bir Sünnet-i Seniyye’nin ihyâsı için, sünnete ittibaen evlerimizde kullanılmak üzere bulundurulması şifâ kaynağı olacaktır. 

SAĞLICAKLA KALIN.

Dipnotlar:

1) İbn-i Kayyim el CEVZİYYE, El- Tıbbû’n Nebevî, s. 495-496, Neşriyât Dâr-u Selâm 2011.

2) İbn-i SİNA, El Kanûn Fi’t Tıbb, c. 2, s. 474, Çev. Prof. Dr. Esin Kâhya, AKM Yayınları 2017.

3) Tahsin PALAZ, Şifâ Reçeteleri, s. 401, Hikmet Neşriyat 2001.