"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bana Risale-i Nur Külliyatını gönder

12 Mayıs 2025, Pazartesi 00:41
Tiflisten Erivan’a giderken aynı minibüsü paylaştığımız Aykut, “Bana Risale-i Nur külliyatını gönder, Yeni Asya’ya abone et. Kaldığım evi dershaneye çevireceğim. Gürcistan ve Ermenistan’da Yeni Asya’nın temsilcisi bir nefer gibi gibi çalışacağım!” diyor.

Birinci Bölüm: Tiflis’de ‘medrese’ planı yapılmış

Gezi: Tiflis’ten Erivan’a
Fatih Yargı

17 Nisan 2025, Perşembe günü sabah kahvaltıdan sonra bir taksi çağırarak, Tiflisten Erivan’a giden minibüslerin kalktığı otogara ulaştım. Ermenistan’a ulaşım için en yaygın araçlar, “marşrutka” denilen 6-12 kişilik minibüsler. Çantamı sıradaki minibüse yerleştirip hareket etmeyi bekliyorum. Bu minibüslerin sabit kalkış saati yok; doldukça yola çıkıyorlar. Yaklaşık bir saat beklememize rağmen, yanımızda sadece otogarda tanıştığımız İtalyan çift, Francesco ve Elisa var. Francesco, bir kaç kelime Türkçe öğrenmiş, İngilizce konuşabiliyor. Türkiye’ye iki kez gelmiş, her seferinde yaklaşık 15 gün kalmış. Şimdi de Güneydoğu ve Karadeniz’i gezmeyi planlıyor. Başka yolcu olmayınca, başka bir araç aramaya karar veriyoruz.  

Neyse ki biri yanımıza yaklaşıp, “Şu an hareket edecek üç kişilik boş yeri olan bir minibüs var,” diyor. Bizi hızla o araca yetiştiriyor. Böylece 12 kişilik minibüs dolmuş oluyor. Yanıma, sonradan adının Aykut olduğunu öğrendiğim iri yarı bir genç oturuyor. İkimiz de kiloluyuz, dar koltuklarda sıkışıp kalıyoruz. “Hayırlısı bakalım, bu yolculuk böyle nasıl geçecek?” diye içimden geçiriyorum.  

Aykut, Türkiye’den Gürcistan’a çalışmaya gelmiş. Daha önce birçok kez Gürcistan ve Ermenistan’a seyahat etmiş, Ermenistan’ı avucunun içi gibi biliyor. Türkiye’de üç üniversite bitirmiş (biri siyaset bilimi), ancak iş bulamamış. “Buralarda bulaşıkçı olmaya bile razıyım,” diyor. Ülkesine kızgın ve kırgın. Uzun uzun sohbet ediyoruz: Türkiye siyaseti, Türkiye-Ermenistan ilişkileri... Gazetemizden, Üstad’dan ve Risale-i Nurlardan bahsediyorum. Bunları duymuş, ancak okumamış. “Keşke okusaydım,” diye hayıflanıyor.  

Sınırda Yaşananlar  

Ermenistan sınırına yaklaştıkça Aykut tedirginleşiyor. Ermenistan gümrüğü, Türk pasaportlulara zorluk çıkarıyormuş; bu da diğer yolcuların beklemesine sebep oluyormuş. Ben Avustralya pasaportuyla rahatça geçiyorum. Yarım saat sonra Aykut da vizesini alıp yanımıza geliyor. Yola devam ediyoruz.  

Ancak bir süre sonra Aykut’un rahatsızlandığını fark ediyorum. “Abi, yer değiştirelim, çok rahatsızım,” diyor. Yer değiştiriyoruz, ancak ağrıları dayanılmaz hale geliyor. Arabayı durduruyoruz. Neyse ki İtalyan doktor Francesco müdahale ediyor. Aykut, şiddetli ağrıdan kıvranıyor. “Fatih abi, beni buralarda bırakma! Allah rızası için, ne ölümü ne dirimi buralarda bırakma!” diye feryat ediyor. Parmaklarının uyuştuğunu, dilinin şiştiğini söylüyor.  

Yolcular âdeta bir eczane deposu: Herkes çantasından bir ilaç çıkarıyor. Rus, Yezidi ve Gürcü yolcuların yanlarında taşıdıkları ilaçlardan olanlarını doktor kendisine veriyor. Şehir merkezine uzak olduğumuz için Aykut’u arka koltuğa yatırıyoruz. Doktor ve eşi servis masası üzerine, Rus yolcu yerde oturuyor, ben de ayakta yolculuk ediyorum.

Allahverdi Kasabası’nda sıkıntılı Anlar  

Sonunda bir kasabaya varıyoruz: Allahverdi’de yol kenarındaki polislere ambulans çağırmalarını rica ediyoruz, ancak pek ilgilenmiyorlar. Sadece bir telefon numarası veriyorlar. Yolcular Rusça ambulans çağırıyor, ama gelen yok. Bu kez başka bir polis yaklaşıyor. “Hastane 200 metre ötede!” diyor. Şaşırıyoruz: “Niye söylemediniz?”

Polisin rehberliğiyle hastaneye ulaşıyoruz. Aykut hemen acile alınıyor. Doktorlar, teknoloji az olsa da tecrübeli. Serum takıyorlar, spazm geçirdiğini söylüyorlar. “Birkaç saat dinlenirse iyileşir,” diyorlar. Yolcuları gönderiyoruz; ben Aykut’un başında bekliyorum. Aklımdan kötü senaryolar geçiyor: “Ya ölürse? Naaşını ailesine nasıl ulaştırırım?” diye düşünüyorum. Eğer iyileşirse, onu uçakla Türkiye’ye götürmeyi planlıyorum.  

Yeni Bir Dostluk  

Aykut iyileşince arkadaşlığımız daha da güçleniyor. Yolculuk başında Yeni Asya okuyan biri olduğumu söylemiştim. Bana dönüp: “Fatih abi, şerefimle söz veriyorum, bu iyiliğini unutmayacağım. Bana Risale-i Nur Külliyatını gönder, Yeni Asya’ya abone et. Kaldığım evi dershaneye çevireceğim. Gürcistan ve Ermenistan’da Yeni Asya’nın temsilcisi bir nefer gibi gibi çalışacağım!” diyor. Daha önce Risale-i Nur’u duymuş, ancak derinlemesine bilgisi yokmuş. “Bu benim için bir fırsat,” diyor. Ben de dijital abonelik ayarlayacağımı ve Külliyatı göndereceğimi söylüyorum.

Mutlu Son

Bir süre sonra Aykut gözlerini açıyor, eski neşesi yerine geliyor. Hastane masraflarını ödüyorum ve doktorlarla hatıra fotoğrafı çektiriyoruz. Bir taksiyle önce Aykut’un gideceği şehre, ardından gece geç saatte Erivan’a varıyorum.  

Aykut’un Facebook mesajı

Ermenistan yolunda hastalanan Aykut’un, sonradan yazdığı facebook mesaj şöyle: 

Herkese merhabalar. Sevgili dostlar, evet o kişi benim. Kendisiyle tanışmaktan son derece mutluyum. Hayatımda yaşadığım en zor ve aynı zamanda en güzel günlerden bir tanesiydi. Benim aklımdaki soru şuydu: Ölürsem beni nereye gömecekler? Muhtemelen benim için bir imam aramayacaklardı, çünkü resmî dini Hıristiyanlık olan bir ülkeydi burası. Türkiye’ye vermek için yüzlerce yazışma yapacaklardı ve ben o esnada bir morgda kokuyor olacaktım. Bu sebepten dolayı endişeliydim. Her ne kadar dinî ibadetlerimi çok iyi bir şekilde yerine getirmeyen bir müslüman olsam da söylediğim gibi ben bir Müslümandım ve Müslüman âdetlerine göre gömülmeliydim. Öleceğime inanmıştım, o an için. Aslında Fatih Abiye ‘Benim cesedimi burada bırakma’ demek istiyordum, fakat ölümden de o kadar korkuyordum ki dilim ona da varmıyordu. Fakat en sonunda onu da söyledim ona. O beni hiç tanımıyordu. Onun umurunda olmayabilirdim, beni bırakıp gidebilirdi. Hastane masraflarını hiç ödemeyebilirdi. Kaldı ki ben hâlen kendisine borçluyumdur. 

Türkiye’deki duruma gelecek olursak evet ben iktidara kızgınım milletime kızgın değilim. En sonunda şunu da anladım ki Nurcular sadece kendilerinden olanlara değil, insan olanlara da yardım ediyorlarmış. Bugüne kadar bize hep yanlış anlatılmış. Evet bugün Gürcistan’dayım burada bir hayat yaşıyorum hayatımı düzgün yaşıyorum. Çok daha büyük maaşlara farklı işler yapabilirim fakat o zaman parama haram bulaşmış olur, ben bunu tercih etmiyorum. Bunun yerine daha az bir miktarla helal yoldan kazanıyorum. Hedefim burada yüksek lisans yapmak ve çok daha başarılı olmak. Buralarda güvenilir adam bulabilmek çok zor. Fatih Yargı abime bana gösterdiği ilgi için çok teşekkür ederim.

— Devam Edecek—

Okunma Sayısı: 2107
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • S. Aslan

    12.5.2025 17:44:52

    Maşallah, sizleri tebrik ediyoruz.

  • Müjdat Bayar

    12.5.2025 05:19:52

    Bir çırpıda okudum. Allah razı olsun. En güzel tebliğ, temsilmiş.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı