"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Kim öğretmiş ve nerede öğrenmiş? - "Dokumacı" kuşların tefekkür daveti...

29 Mayıs 2019, Çarşamba 16:28
Afrika’nın en sıcak bölgelerinden Etiyopya'nın Afar eyaletinde ağaç dallarına yuvalarını büyük bir itina ile yapan "dokumacı" kuşlarının telaşı ilgi uyandırıyor ve dikkatli nazarları tefekküre davet ediyor.

Etiyopya'nın kırsal bölgelerinde yaşayan "dokumacı" kuşlarının bir mühendis hassasiyetiyle ağaç dallarına yuva yapma telaşı kameraya yansıdı.

Afrika, Hindistan ve Avustralya'da görülen ve İlahi sanat ve hikmetle bu yönde donatılan dokumacı kuşlar, kendilerine özgü yuva yapma teknikleriyle dikkati çekiyor.

Afrika’nın en sıcak bölgelerinden Etiyopya'nın kuzeydoğusundaki Afar eyaletinde, kuşların ince ağaç dallarına yuva yapma yöntemi görüntülendi.

Kuşlar, yeterli su ve yeşil alan bulmak için yuvalarını insanların hayat alanlarına yakın bölgelere yapmayı tercih ediyor.

Çevreden topladıkları taze yeşil otları ağaçların en sağlam dallarına taşıyan kuşlar, önce yuvanın girişini ardından da etrafını büyük bir titizlikle örüyor.

Ağaç dalına asılmış bir lambayı andıran yuvalar, tabandan yukarı doğru daralarak küçülüyor.

Hiçbir hareketinde tesadüfe tesadüf olmadığını lisan-ı haliyle ispat eden kuşların, yuva inşası adeta görsel şölen sunuyor.

***

KUR'AN-I HAKİM'DEN KUŞLAR HAKKINDA BAZI AYETLER

Kuşlar eşsiz güzellikteki görüntülerle adeta bizleri uyarıyor ve;

Mülk Suresi'nin 19. Ayet-i Kerimesini ''Üzerlerinde kanat çırpan dizi dizi kuşları görmezler mi? Onları havada Rahman olan Allah'tan başkası tutmuyor; doğrusu, O, herşeyi görendir.'' 

Nahl Suresi'nin 79.Ayet-i Kerimesi'ni ''Göğün boşluğunda Allah'ın emrine boyun eğdirilerek uçuşan kuşlara bakmadılar mı? Şüphesiz bunda inanan bir toplum için âyetler (ibretler) vardır.''

En'am Suresi'nin 38. Ayet-i Kerimesini ''Yeryüzünde yürüyen hayvanlar ve (gökyüzünde) iki kanadıyla uçan kuşlardan ne varsa hepsi ancak sizin gibi topluluklardır. Biz o kitapta hiçbir şeyi eksik bırakmadık. Nihayet (hepsi) toplanıp Rablerinin huzuruna getirilecekler.''

Nur Suresi'nin 41. Ayet-i Kerimesi'ni ''Görmez misin ki, göklerde ve yerde bulunanlarla dizi dizi kanat çırpıp uçan kuşların Allah'ı tesbih ettiklerini? Her biri kendi tesbihini ve duâsını bilmiştir. Allah, onların yapmakta olduklarını hakkıyla bilir.''

Neml Suresi'nin 16. ve 17. Ayet-i Kerimelerini ''Süleyman Davud'a varis olup dedi ki: "Ey insanlar! Bize kuş dili öğretildi ve bize her şeyden (nasip) verildi. Doğrusu bu apaçık bir lütuftur." ''Cinlerden, insanlardan ve kuşlardan müteşekkil orduları Süleyman'ın hizmetinde toplandı, hepsi bir arada (onun tarafından) düzenli olarak sevkediliyordu.''

Sebe Suresi'nin 10 Ayet-i Kerimesi'ni ''Andolsun ki, biz Davud'a tarafımızdan bir fazilet verdik. "Ey dağlar! Onunla beraber tesbih edin." dedik ve bunu kuşlara da (emrettik) ve ona demiri yumuşattık.''

Sad Suresi'nin 19 Ayet-i Kerimesi'ni ''Kuşları da toplu olarak onun emrine vermiştik. Hepsi de ona uyarak zikir ve tesbih ederlerdi.'' hatırlattı.

***

RİSALE-İ NUR'DAN BİR VECİZE

''...Şimdi kuşlara bak: Onların söyleşmeleri ve cıvıldaşmaları bir Sâni-i Hakîmin ((Herşeyi hikmet ve san'atla yaratan Allah)) intak(( konuşturma)) ve söyletmesi 

olduğuna delil-i kat'î (( kesin delil)) ise, hayret verir bir tarzda birbirine o seslerle müdavele-i hissiyat((duyguların karşılıklı alışverişi)) ve ifade-i maksat ((maksadı ifade etme)) etmeleridir.'' ((Sözler, 33. Söz, 20. Pencere))

Risale-i Nur'dan Sözler isimli eserden 33. Söz 20. Pencerden bir bölüm;

''...Demek bir Sâni-i Hakîm tarafından ziya istihdam ediliyor; çarşı-yı âlem sergilerindeki antika san'atlarını onunla irâe ediyor.Şimdi rüzgârlara bak ki: Sair hakîmâne, kerîmâne faidelerinin ve vazifelerinin şehadetiyle, gayet mühim ve kesretli vazifelere koşuyorlar. Demek o dalgalanmak, bir Sâni-i Hakîm tarafından bir tavziftir, bir tasriftir, bir kullanmaktır. Dalgalanmaları ise, emr-i Rabbânînin çabuk yerine getirilmesine sür'atle çalışmaktır.

Şimdi bak çeşmelere, çaylara, ırmaklara: Yerden, dağlardan kaynamaları tesadüfî değildir. Çünkü onlara terettüp eden, âsâr-ı rahmet olan faidelerin ve semerelerin şehadetiyle ve dağlarda bir mizan-ı hâcetle iddiharlarının ifadesiyle ve bir mizan-ı hikmetle gönderilmelerinin delâletiyle gösteriliyor ki, bir Rabb-i Hakîmin teshiriyle ve iddiharıyladır. Ve kaynamaları ise, Onun emrine heyecanla imtisal etmeleridir.

Şimdi yerdeki bütün taşların ve cevahirlerin ve madenlerin envâına bak: Bunların tezyinatları ve menfaatli hâsiyetleri bir Sâni-i Hakîmin tezyiniyle, tertibiyle, tedbiriyle, tasviriyle olduğunu, onlara müteallik hakîmâne faideleri ve mesâlih-i hayatiye ve levâzımât-ı insaniye ve hâcât-ı hayvaniyeye muvafık bir tarzda ihzarları gösteriyor.

Şimdi çiçeklere, meyvelere bak: Bunların gülümsemeleri ve tadları ve güzellikleri ve nakışları ve koku vermeleri bir Sâni-i Kerîmin, bir Mün'im-i Rahîmin sofrasında birer tarife, birer davetname hükmünde olarak, muhtelif renk ve koku ve tadlarla her nev'e ayrı ayrı tarife ve davetname olarak verilmiştir.

Şimdi kuşlara bak: Onların söyleşmeleri ve cıvıldaşmaları bir Sâni-i Hakîmin intak ve söyletmesi olduğuna delil-i kat'î ise, hayret verir bir tarzda birbirine o seslerle müdavele-i hissiyat ve ifade-i maksat etmeleridir.

Şimdi bulutlara bak: Yağmurun şıpıltıları mânâsız bir ses olmadığına ve şimşek ile gök gürlemesi boş bir gürültü olmadığına kat'î delil ise, hâli bir boşlukta o acaibi icad etmek ve onlardan âb-ı hayat hükmündeki damlaları sağmak ve zemin yüzündeki muhtaç ve müştak zîhayatlara emzirmek gösteriyor ki, o şırıltı, o gürültü, gayet mânidar ve hikmettardır ki, bir Rabb-i Kerîmin emriyle müştaklara o yağmur bağırıyor ki, "Sizlere müjde, geliyoruz!" mânâsını ifade ederler.

Şimdi göğe bak: Gök içinde hadsiz ecramdan yalnız kamere dikkat et. Onun hareketi bir Kadîr-i Hakîmin emriyle olduğu, ona müteallik ve yeryüzüne ait mühim hikmetlerdir ki, başka yerde beyan ettiğimizden kısa kesiyoruz.

İşte, ziyadan tut, tâ kamere kadar, saydığımız küllî unsurlar gayet geniş bir tarzda ve büyük bir mikyasta bir pencere açar, bir Vâcibü'l-Vücudun vahdetini ve kemâl-i kudretini ve azamet-i saltanatını gösterir, ilân ederler.

İşte, ey gafil! Eğer bu gök gürlemesi gibi bu sadâyı susturabilirsen ve güneşin ışığı gibi parlak o ziyayı söndürebilirsen, Allah'ı unut. Yoksa aklını başına al, سُبْحَانَ مَنْ تُسَبِّحُ لَهُ السَّمٰوَاتُ السَّبْعُ وَاْلاَرْضُ وَمَنْ فِيهِنَّ 1 de. ((Yedi gök ve yer ve onların içinde bulunanlar tarafından Kendisi tesbih edilen Zât, her türlü kusurdan münezzehtir.))

Risale-i Nur'dan Sözler isimli eserden 33. Söz'ü okumak için tıklayınız

 

AA

Etiketler: afrika, kuş, dokuma, yuva, tefekkür
Okunma Sayısı: 4325
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı