Üniversiteli hanım talebeler Ümraniye Hizmet Merkezi’mizde, erkek talebeler de Şirinevler Hizmet Merkezi’mizde programı gerçekleştirdiler. Türkiye’nin çeşitli illerinden programa yoğun katılım sağlandı. İstifadeli geçen programda gençler imanî, içtimaî birçok meselede hayata Risale-i Nur bakış açısıyla bakmayı öğrendiler. Programa iştirak eden tecrübeli kişilerle, önemli konuları müzakere ettiler. Bol aktiviteli bir program oldu. Yaklaşık otuz kişinin olduğu programa katılanlardan bazısı duygu ve düşüncelerini aktardı.

Necati Can – Afyon: 

Öncelikle benim buraya katılmamda vesile olan Afyon cemaatine, programda emeği geçen tüm ağabeylere teşekkür ederim. Buradaki kardeşlerime de candan samimiyetleri için teşekkür ederim. Program bizler için büyük bir fırsattı Bunu iyi değerlendirdigimizi düşünüyorum. İnşallah aramizdaki irtibat her daim devam eder.

Bilal Yıldız-  İzmit: 

Program gayet güzeldi. Gerek kardeşlerin derse katılımı gerek gelen abilerimizin ders anlatış biçimi, ilgimizi çeken konulara değinmeleri hepsi çok hoşuma gitti. Hatta okullar açılmasa 2 hafta daha kalmak isterdim.. Ben gayet verimli geçtiğini düşünüyorum ve önümüzdeki sene böyle bi program olursa katılmayı dört gözle bekliyorum.

Muhammed Emin Türkoğlu – Bursa: 

Programın içeriği ve akışı çok güzeldi. Özellikle yazarlarımıza ders ortamında Risale-i Nur’dan aklımıza takılan soruları ve gazetemiz ve yayın politikasıyla ilgili merak ettiğimiz soruları sorma fırsatımız oldu. Sorduğum sorulara tatmin edici cevaplar almam ise bu programın bana kattığı en güzel şeydi. Derslerde yapılan müzakereler neticesinde günümüz meselelerine Risale-i Nur çerçevesinde ortak çözümler getirdik. Böylesi güzel bir ortamın oluşturulmasına vesile olan başta hayatını hizmete vakfetmiş fedakar ağabeylerime sonrada Yeni Asya gazetesi yazarı ağabeylerime teşekkür ederim. Böyle güzel programlarda tekrar buluşmak temennisiyle.

Ömer Yavuz- Eskişehir: 

Risale-i Nur’u okumak enfes bir nimet. Satırlarından kâinatı temaşa etmek, var olmanın hakikatini bilmek, Rabb-i Rahim’in misafirhanesinde kulluğunu şükran ile hissetmek.. Bu kıymetli esere muhatap olabilmek şerefi bizlerden hizmet bekliyor arkadaşlar ve bu hizmetin, bu çağın gençlerine düşen payesi, bu kıymetli eserlerin mütalaa ve müzakere edildiği her yerde bulunmak. İşte nesebi kardeşlikten daha öte, kıymetli dava arkadaşlarımla tam da böyle bir hizmete iştirak ettik geçtiğimiz ay, Elhamdülillah. Sizlerde seneye, Türkiye’nin dört bir yanından gelin. İman ve Kur’an hizmetinin bu asırda ki sahiplerini, Sultan-ı Kainatın raiyyetine ilan edin.

Zeynel Abidin Borozan- İstanbul: 

Bir ay boyunca, gerek imani gerek içtimai, her açıdan istifade ettiğimiz bir program geçirdik. Elimizden geldiğince programdan istifade etmeye çalıştık. Cevabını aradığımız  sorularamıza cevap buldukça şevkimiz daha da arttı. Bunlar haricinde program içinde olan aktiviteler vesilesiyle Anadolu’nun dört bir yanından gelen kardeşlerimizle uhuvvetimizi ve tesanüdümüzü artırdık. Çok güzel anılar biriktirdik. Bu yüzden bunların hepsine vesile olup bu programı düzenleyerek bizlere bu denli imkanları sunanlara çok teşekkür ediyorum. Allah hepsinden razı olsun.

Naci Aydın- Kastamonu: 

Öncelikle belirtmeliyim ki; beklentilerimin çok üzerinde geçen bir programdı. Başlangıçta katılımcılar kemiyeten az gibi gözükse de zaman geçtikçe keyfiyeten çok kıymetli kardeşlerle tanıştığımı anladım ve kemiyetin keyfiyete nisbeten önemli olmadığı hakikatini bizzat yaşadım. Dersler müzakere ve mütalaa ağırlıklı olduğundan canlı ve dinamik bir program geçirdik. Programın akışı da genel itibariyle güzeldi. Hizmet etmek isteyen her kardeşime katılmasını tavsiye ederim. Rabbim emeği geçen herkesten razı olsun.

Ömer Emre – Ankara: 

Genellikle hizmetimiz kendi mahalimizin dışına çıkmıyor. Bu vesileyle farklı illerdeki kardeşlerimizle irtibata geçmek, o illerdeki hizmetlerden haberdar olmak eksi ve artılarımızı görmemizi sağladı. Özellikle diğer kardeşlerimizle fikir alışverişi yapmak şahs-ı maneviyi oluşturmak ve anlamak için çok iyi bir fırsat.

Musab Şiran – Balıkesir:

Böyle uzun soluklu programa ilk defa katılıyorum. Elhamdülillah programımız çok güzel  geçti. Üzerimizdeki ülfet perdesinin  kalkmasına bir derece vesile oldu.  Hazırlayanlardan Allah razı olsun.

***

Betül Beyza Çakıcı / Ankara: 

Bir aylık Hızlandırılmış Risale-i Nur Eğitim Programını geride bıraktık. Vakit o kadar hızlı geçti ki kardeşlerle bir ayın nasıl  bu kadar hızlı geçtiğini düşünüp, şaşırdık. Hayatımız boyunca unutamayacağımız, Risale-i Nur'dan çok güzel ve istifadeli dersler, tezler yaptık. Risale-i Nur ilminde derinleşmek için, tüm kardeşlere  bu programa katılmayı  tavsiye ederim.

“Ömrümün en istifadeli ayı”

Beyza Nur Altınbaş / Düzce: 

Ömrümüzün yaz mevsimi hükmünde olan gençliğimizde, güneş misali iman hakikatlerinden istifade edip bunları yansıtabilmek niyetiyle katıldığımız programda, inşaallah aldığımız feyizler ruhumuzda bir çekirdek hükmünde olup, hem dünya hem ahiret aleminde neşv-ü nema bulacaktır.Bazen yorulmuş olsak da, o yorgunluğun içinde de bir lezzet oldu. Risale- Nur’da derinleştikçe yeni kapılar açıldı. Farklı kapılardan farklı hislere ulaştık. Hızlandırılmış Risale-i Nur Programı, ömrümün en istifadeli bir ayıydı diyebilirim. Bize bu imkanı sunan ve arka planda her türlü emeği gösterenlerden Allah razı olsun.

Meslihan Çetin / Kıbrıs: 

Ben şahsen hayatımın en faydalı ve verimli bir ayını geçirdiğimi söyleyebilirim. Böyle bir programa katılmak nasip olduğu için kendimi çok şanslı hissediyorum. Programın arka planında büyük emekler ve fedakarlıklar olduğu aşikar. Zira ortaya çok güzel bir iş çıkıyor. Risale-i Nur derslerinde,  konular ve dersi okuyacak kişilerin titizlikle seçilmesi ise programın kalitesini arttırıyor. Okunan dersler, hakikatlere farklı vecihleriyle bakmama vesile oldu. Programda emeği geçen herkesi Rabbim semeredâr eylesin. 

Tuba Gönültaş / İstanbul: 

Bir ay boyunca almış olduğumuz imani ve içtimai derslerin hayatımızda ihlas düsturunu gaye edinerek hizmet etmeye vesile olmasını Cenab-ı Hak nasip eylesin. Üstadımızın hayata geçirmek için mücadeleler vermiş olduğu Medresetüzzehra'nın bir nevi numunesi hükmüne geçmesini ümit ediyoruz. İlgilenen abilerimizden ve şefkat kahramanı ablalarımızdan Allah razı olsun. 

Davamız gayemiz bir 

Sema Mütehayyir / Şanlıurfa: 

Dile kolay... Koca yirmi yedi gün geçirdik burada. Ellerimize valizleri, sırtımıza çantaları yüklenip gelmiştik Türkiye'nin dört bir yanından. Şehre girer girmez güzel bir fırtına karşılamıştı bizi. İlk merhabayı ayakkabılarımıza dolan yağmur sularından almıştık. Ardından selamlamıştık birbirimizi ta yürekten. Kırk yıllık ahbap gibi oturup muhabbet etmiştik doyasıya. İnsan işi değildi bu. Aşikardı. Kalpleri birbirine ısındıran yalnızca Allah'tı.Mizaçlar mütenevviydi. Kültürler bambaşka. Ama Dava birdi. Gaye bir! Mühim olan ortak paydalarda birleşebilmekti.Güneşten önce doğabilmekti mesele, saatin akrebi beşi gösterirken. Kainatı erken selamlamaktı açılamayan gözkapaklarına rağmen. Mutfaktan gelen lezzetli kokular da olmasa zordu kahvaltıya inebilmek sabahın sekizinde.Gerçi elbette zor olacaktı. Kolaya talip olan mı vardı? Bu dünya meşakkat dünyasıydı...İşte bir an-ı seyyale gibi bu da gelip geçmiş zahmet rahata kalbetmişti. Geriye dönüp bakıldığında çekilen ufak tefek zorluklar değil ruhun ve kalbin hissettiği gerçek huzurdu anımsanan. Merkezde temel üç ders üzerine teşekkül eden günlerimiz, tez çalışmalarıyla yoğunluk kazanıyor çay kahve kaçamaklarıyla daha da tatlanıyordu. Hava değişiminden etkilenen herkesin eline birer fincan karabiberli süt tutuşturuluyor , uhuvvet kendinden ziyade yekdiğerini düşünmenin görüntülerine şehadet ediyordu. Karabiberli süt musibetinden kendini korumak isteyenler ise tedbirli davranıyor güne ballı limonlu suyla başlıyordu. Sünnet-i Seniyye'ye verilen ehemmiyetten midir bilinmez bir değil birkaç kaylule yapmadan rahat etmiyordu vicdanlar. İnsanüstü istidatların inkişaf ettiği bu anlarda bir dakika dolmadan uykuya dalmak, on dakika içinde rüya görmek artık gayet olağan karşılanıyordu. Birbirinden oldukça farklı kişiliklerin sunduğu bambaşka tezler, bakış açılarını uzaya çıkarıyor, edilen hayretlerden çıkan tuhaf sesler şirin görüntüler veriyordu. Sultanahmet'ten Ayasofya'ya, Süleymaniye'den Sahaflar'a uzanan gezi günlerimiz yorgun ama mutlu simalarla geçiyor, yerini gece terastaki çaylı muhabbete bırakıyordu. Herkesin kendi Nur serencamını anlattığı sohbet esnasında kimi zaman duygusal anlar yaşanırken, ekseriyetle manidar tebessümler boy gösteriyordu. Kavram ve Esma çalışmaları için yeri geldiğinde serbest vakitten feragat etmeyi bilen bir avuç insan, "talebe-i tulum" luktan "talebe-i ulum" luğa geçme çabasının basamaklarını tırmanıyordu. Ve artık kırmızı kitaplar, salon köşelerinden gönül köşelerine geçiyor, ilmiyle amil olma dualarına zemin hazırlanıyordu. Kısa bir süre öncesine kadar birbirinin varlığından bile bihaber olan 25 kişi artık birbirine kopmaz ve sarsılmaz bağlarla bağlanmış ve "Müminlerin kalpleri birbirine ezelden bağlıdır" hakikatinin ebede uzanan bölümü de tamamlanmış oluyordu. Cenab-ı Hak böyle nimetleri herkese nasip etmiyordu. Ve nasip ettiği herkes de kıymetini bilmiyordu. Bu nimete nail olan ve kıymetini bilip hakkını verenlerden olabilmenin duası ve azami sorumluluğu içinde farklı mekanlarda, olmazsa da inşaallah Cennet'te buluşmak üzere birbirimizden ayrılıyorduk. Rabbim kavuştursun...-

MUSTAFA SAİT YAYKAL - İSTANBUL