"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

''Dersim'de bir numara kim?'' sorusuna kim cevap verdi?

27 Kasım 2011, Pazar
Başbakan konuşurken tam arkasında boyunun 10 katı büyüklüğünde bir resim asılı ve o resmin yanında küçücük kalıyor. Erdoğan CHP'yi eleştirdiği konuşmayı, CHP'nin kurucusu önünde yapmak zorunda kalıyor. İşte trajik dediğim durum bu...
Yeni Asya'nın 24 Kasım tarihli nüshasında sorduğu "Dersim'in bir numarası kim?" sorusuna Sabah gazetesi yazarı Emre Aköz bugün cevap verdi. İşte Emre aköz'ün yazısı:

Trajik bir görüntü

Başbakan Erdoğan'ın, Dersim Katliamı hakkındakibazı gerçekleri CHP'nin yüzüne vurduğu ve mağdurlardan devlet adına özür dilediği konuşmayı canlı izleyemedim. 
İl Başkanları Toplantısı'nda söylediklerini sonradan okudum ve etkinliğin fotoğraflarına baktım. Aşağıdaki satırları yazmadan önce de, internetten videosunu seyrettim.
Başbakan Erdoğan'ın durumu için acaba hangi kelimeyi kullanmalı: Mesela "trajik" uyabilir.
Sebebini anlatmaya çalışayım...
Uyduruk gerekçelerle Dersimli Aleviler-Kürtler katlediliyor. Kaç kişi? 13 bin 836...
Kadın ve çocuklara bile kıyıyor kahraman ordumuz. Mağaraya saklananlara zehirli gaz sıkarak "fareler gibi" öldürüyor. Dereler kıpkırmızı akıyor. 

***
Korkunç bir olay ile karşı karşıyayız. Devletin saymakla bitmez günahlarından biri...
Peki katliamın sorumluları kim? Operasyonu yapan ordu. Askeri sorumluk Genelkurmay Başkanı Fevzi Çakmak ve Dersim operasyonunu yürüten Korgeneral Abdullah Alpdoğan'da...
Kendisini ciddiye alan olmasa da, Hükümetin başında Celal Bayar var. İstifa etmediğine göre sorumlu.
Ayrıca ondan önceki İsmet İnönü Hükümeti de masum değil; çok sayıda ölümün altında imzası var. 

***
Yazının başında da belirttiğim gibi Başbakan Erdoğan, CHP'ye yükleniyor. Tarihsel olarak haklı elbette: O dönem iktidarda CHP var.
Zaten başka bir partinin olması da mümkün değil. "Tek adam, tek parti" rejimi sürüyor.
O halde her şey apaçık: Katliamın "askeri" sorumlusu ordu, "siyasi" sorumlusu ise CHP...
O kadar mı? Şimdiki sistem bizi yanıltmasın: Bugün diyelim ki Kandil'e yapılan hava harekâtının siyasi sorumlusu Başbakan Erdoğan ve hükümetidir.
Dersim katliamının yapıldığı yıllarda ise statüler farklıydı: Cumhurbaşkanı Kemal Atatürk, aynı zamanda CHP'nin genel başkanıydı.
Yani katliamın en yüksek siyasi sorumlusu Atatürk idi. Bu kadar mı? Hayır, değil! Aynı zamanda askeri sorumlusu olduğunu da görüyoruz. Harita üzerinde çizimler yaparak, ordunun operasyonu nasıl yürütmesi gerektiğini göstermiş. 

***
Gelelim yukarıda değindiğim konuya, yani Erdoğan'ın haline: Başbakan konuşurken tam arkasında boyunun on katı büyüklüğünde bir resim asılı. Erdoğan, o resmin yanında küçücük kalıyor.
Devasa resim, Başbakan'ın yerden yere vurduğu CHP'nin kurucusu ve 10 Kasım 1938'deki ölümüne dek genel başkanı olan Atatürk'e ait. 
AK Parti'nin kurucusu olan Erdoğan, CHP'yi eleştirdiği konuşmayı, CHP'nin kurucusu önünde yapmak zorunda kalıyor! İşte trajik durum dediğim bu... 
(G.Saray Başkanı'nın, F.Bahçe'yi eleştirdiği bir konuşmayı, dev bir Aziz Yıldırım posteri önünde yaptığını düşünün.) Başbakan Erdoğan, CHP'ye dönüp, "Bu katliamın siyasi ve askeri sorumlusu sizin kurucunuzdur" diye seslenemiyor. 

***

Vesayet rejiminin baltaları şu sıralar toprağa gömüldü. Yani askeri ve siyasi olarak geri adım attılar. Ancak vesayetin ideolojisi yani Kemalizm aynen sürmekte:
İdeoloji sadece kelimelerden ibaret değildir. Kutlama ya da anma günleri, ululaştıran sıfatlar, her yere dikilen heykeller, dört bir yana konulan isimler, önünde konuşulan fotoğraf ve resimler de ideolojinin parçasıdır.
Malum resimler makul seviyelere inmedikçe vesayet rejiminin bittiğini söyleyemeyiz.

Emre Aköz, Sabah

Okunma Sayısı: 2480
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Sezai Mumcu

    27.11.2011 00:00:00

    M.Kemal’in resimlerini resmi dairelerde ve bilhassa Basbakan ve Cumhurbaskaninin baslarinin üzerinde duvarda asili bulundurma mecburiyeti var mi?
    Böyle bir mecburiyet kanundan dolayi varsa kanunu kaldirsinlar.
    Yok keyfi teammüller böyleyse onu degistirsinler.
    Caddelere, okullara, havaalanlarina, stadyumlara ayni Komünist Kuzey Kore’de oldugu gibi ideoloji babasinin ismini vermeleri BIKTIRICI ve cok ilkel.
    Istanbul Yesilköy Havalimani’na ne icab etti de halkin cogunlugunun begenmedigi o ismi getirdiler.

    Istemiyoruz bunlari. Yeter Artik!

    Duvara RESMI ASILACAK HERKESCE ITIBARLI HERKESCE SEVILEN VE M.KEMALDEN zekaca cok üstün ve fersah fersah daha basarili ve daha büyük ve herseyden önce Müslüman veli sultan; ortacagi kapayip yenicagi acan Fatih Sultan Mehmet Han’in fotograflari asilsin.

    Ve de yeri gelmisken Fatih Sultan Mehmet Han’in özel Mülkü Ayasofya Camii en kisa zamanda YENIDEN tamamen ibadete acilsin ve müze kepazeligi sona ersin!

  • Ertuğrul ÜNLÜ

    27.11.2011 00:00:00

    Gayet sade bir anlatış. Aynen katılıyorum.Tebrik ederim.Kalemine kuvvet.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı