Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, “Tolga Şardan’ın tutuklanması aslında hem ona, onun haberciliğine hem Türkiye’de basına, gazetecilere gözdağıdır. Net bir şekilde ‘Susun, yazmayın, konuşmayın’ demektir.” dedi.
Mehmet Kara - ANKARA
Adalet Bakanı: Bunlara müsaade edelim mi?
Gazetecilik suç değildir
Hukuk olmadan hiçbir sorun çözülemez
Yargı gazetecilerle değil çürümüşlükle ilgilensin
Gazeteci kökenli CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, gazeteci Tolga Şardan’ın tutuklanmasıyla ilgili olarak yaptığı açıklamada, “Tolga Şardan’ın tutuklanması aslında hem ona, onun haberciliğine hem Türkiye’de basına, gazetecilere gözdağıdır. Net bir şekilde ‘Susun, yazmayın, konuşmayın’ demektir. Tolga Şardan ile meslektaşlarının gösterdiği dayanışma çok önemlidir. İçeride yaşamakta olduğu mağduriyete en büyük destek meslektaşlarından gelmiştir ve gelecektir. Biz de siyaset kurumunda olanlar, muhalefet olarak bu konuyu, sadece onun tutukluluğunu değil. Türkiye’de yargının içinde bulunduğu bu çürümüşlüğü, Türkiye’de düşünen gazeteciyi, akademisyeni, hak savunucusunu içeriye atan, özgürlüğünden mahrum bırakan bu çarpık anlayışı gündeme getirmeye ve değiştirmek için de mücadele etmeye devam edeceğiz” dedi.

Sistematik hukuki tacize son verilmeli
Basın meslek örgütleri, T24 Ankara Bürosu önünde gazeteci Tolga Şardan’ın tutuklanmasını protesto etti. 18 örgütten yapılan açıklamada şöyle denildi: “ Türkiye makamlarına Tolga Şardan’ı derhal tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakmaları ve hakkındaki tüm suçlamaları düşürmeleri çağrısında bulunuyoruz. Yetkililer, ülkedeki ifade hürriyeti ve medya özgürlüğü hakkı da dahil olmak üzere, Şardan’a ve diğer gazetecilere yönelik sistematik hukuki tacize son vermelidir. Türkiye’de keyfi olarak gözaltına alınan tüm gazetecilerle dayanışma içinde olduğumuzu yineliyoruz. Gazetecilik suç değildir ve bir gazetecinin meşru habercilik ve gazetecilik faaliyetleri nedeniyle parmaklıklar ardında geçirdiği her dakika ifade ve basın özgürlüğünün ihlalidir. Buna bir son verilmelidir.”
Basın özgürlüğüne tehdit
Parlamento Muhabirleri Derneği’nden de (PMD), gazeteci Tolga Şardan’ın tutuklanmasına tepki gösterilerek, “Türkiye’de basın ve ifade özgürlüğü, halkın haber alma hürriyeti adına son derece kaygı verici, tehlikeli bir gelişmedir. Tolga Şardan, gazetecidir. Gazetecilik suç değildir!” denildi. Uluslararası Basın Enstitüsü, gazeteci Tolga Şardan’ın tutuklanmasıyla ilgili yaptığı yazılı açıklamada (IPI), “Gazetecilik suç değildir ve bir gazetecinin meşru habercilik ve gazetecilik faaliyetleri nedeniyle parmaklıklar ardında geçirdiği her dakika ifade ve basın özgürlüğünün ihlalidir. Buna bir son verilmelidir” denildi. Haberin taraflarınca tekzip edilmesine bile fırsat verilmeden gözaltına alınıp tutuklanmasını basın ve ifade özgürlüğü, halkın haber alma hürriyeti adına ciddi bir tehdit olarak görüldüğü ifade edilen açıklamada, gazeteci Tolga Şardan’ın bir an önce tutukluluk halinin sonlandırılması ve serbest bırakılmasını talep edildi.
Öğrenme hakkımıza saldırı
Avrupa Basın ve Medya Özgürlüğü Merkezi, gazeteci Tolga Şardan’ın MİT konulu yazısı gerekçe gösterilerek sansür yasası kapsamında tutuklanmasının ardından bir açıklama yaptı. Gazetecileri tutuklamanın aynı zamanda halkın öğrenme hakkına da saldırı olduğu belirtilen açıklamada şu ifadeler yer aldı: “Gazeteciler kamuoyunun bilgilendirilmesinde önemli bir rol oynamaktadır. İşlerini yaptıkları için onları tutuklamak öğrenme hakkımıza da bir saldırıdır. Uluslararası Gazetecilere Karşı İşlenen Suçlarda Cezasızlıkla Mücadele Günü’nde gazeteci Tolga Şardan’ın derhal serbest bırakılmasını talep ediyoruz.”
AYM Şardan’ın tutuklandığı maddeyi gündemine aldı
Anayasa Mahkemesi (AYM), haber portalı T24 yazarı, gazeteci Tolga Şardan’ın tutuklandığı Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 217A maddesinde düzenlenen “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suçunun iptali talebini sürpriz bir şekilde gündemine aldı. DW Türkçe’nin haberine göre, Şardan’ın tutuklanmasının ardından gündemine açıklayan AYM, söz konusu maddeyi 8 Kasım’da görüşecek. “Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suçu, Türkiye’de “sansür yasası” olarak adlandırılan ve Ekim 2022’de TBMM’den geçerek yasalaşan dezenformasyon düzenlemesiyle Türk Ceza Kanunu’na eklenmişti. Söz konusu maddede, “Sırf halk arasında endişe, korku veya panik yaratmak saikiyle, ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığı ile ilgili gerçeğe aykırı bir bilgiyi, kamu barışını bozmaya elverişli şekilde alenen yayan kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır. Fail, suçu gerçek kimliğini gizleyerek veya bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlemesi hâlinde, birinci fıkraya göre verilen ceza yarı oranında artırılır” ifadeleri yer alıyor.
Haber Merkezi