Bu hafta sizleri geçtiğimiz günlerde Medrese-i Yusufiyeden bize gelen güzel bir mektupla baş başa bırakıyoruz:
“Değerli Medrese-i Yusufiye ekibi, sözlerime sizleri Allah’ın selamıyla selamlayarak başlıyorum. Esselamu aleyküm ve Rahmetullahi ve berekatuhu. Takdir-i ilahi ömrümün bir kısmını sabrımı imtihan etmek, günahlarıma kefaret kılmak ve eksikliklerini gidermek üzere beni buraya ikamete zorladı. Cenab-ı Erhamürrahiminden niyazım kader adalet ederken, beni yalnız ve biçare bırakmamasıdır. Afv ve mağfiretine olan ihtiyacımıza binaen benim gibi mücrim kullarına şefkat, merhamet ve keremiyle muamelede bulunmasıdır.
“Malumunuz üzere cezaevi şartları insanı beşeriyetin pek çok gereklerinden mahrum bırakmaktadır. Dünyanın cazibesine kendini kaptırmış ahirzaman müslümanları gibi ben de bu mahrumiyetlerin ızdırabı ile dünyayı terk edip rıza-yı ilahiyi kazandırmasını ümit ettiğim hapis hayatını en verimli şekilde değerlendirme gayreti içerisindeyim.
“Yine malumunuz üzere cezaevi şartlarında okuma ve tefekkür etme açısından bolca zamanımız oluyor. Dünyanın geçim derdinden ve aldatıcı eğlencelerinden uzaklaştıkça insan, kalbin ve ruhun derece-i hayatına yönelebiliyor. Neyim, nereden geldim, nereye gidiyorum ve akıbetim ne olacak soruları daha bir anlam kazanıyor. İman gözüyle anlam kazanan bu soruların cevapları insanı cebri lutfi bir kulluğa ve tefekküre sevk ediyor. Bu noktadan hareketle Kur’an ve Risale-i Nur insanın en büyük bir ihtiyacı ve gıdası halini alıyor.
“Cezaevi yeni kurulduğu, yatan tutuklu ve hükümlü sayısının çokluğu, hasıl olan ihtiyacın ziyadeliği nedeniyle ihtiyaca yeterince cevap verilemiyor. Yayınevinizin Risale-i Nur Külliyatının basımı yayın ve dağıtımı noktasında fedakarca gayret verdiğini biliyorum; affınızı ve duanızı istirham ederek sizden bu ihtiyacımın giderilmesini talep ediyor ve her halükarda teşekkürü borç biliyorum. Mart ayının ilk haftası cezaevinin kitap kabul zamanı olduğu için imkanlar dahilinde yardımcı olacağınıza inanıyorum. “Sevgili Medrese-i Yusufiye ekibi; sizlere yazdığım mektubumda duygu, dilek ve ricamı belirtmeye çalıştım. Fakat aynı gece bölgemizi etkileyen deprem hadisesi gerçekleşince mektubumu gönderemedim. Posta hizmeti verilmeye başlayınca ilave yaparak göndermek istedim.
“Tüm şiddetiyle mazlumane hissettiğimiz deprem cezaevi şartlarında daha bir etkiledi bizleri. Rabb’imize sığınmaktan ve duadan başka hiçbir şey gelmiyor elimizden. En azından infaz erteleme talebi için yazdığımız dilekçelerimiz bile ret cevabı ile dönüyor bize.
“Söylenecek çok söz, dua dua semaya yükselen çok ahımız var. Mart ayı kitap kabul ayı olarak belirtmiştim. Malumunuz mart ayı geçti. Mayıs ayının ilk haftası yine kitap kabul haftası olduğu için, eğer talebime cevap verebilirseniz sevinirim. Şimdiden teşekkür ediyor başarılarınızın devamını diliyorum. Duanıza muhtaç kardeşiniz.”