Tabletimi karıştırırken Gönenli Mehmet Efendi ismi geçti. Kendisinin yakın talebeleri olan 2 kişi onunla ilgili hatıralarını anlatıyorlardı. Dinlediklerim çok güzel şeylerdi.
Bu hatıraları dinlerken; aklıma yıllar önce yayınlanan ‘Son Şahitler kitabı aklıma geldi. Son Şahitler’ kitabının Denizli Şahitleri bölümünde, Üstadımız Said Nursî ile Gönenli Mehmet Efendi arasındaki hatıralar geldi. Bu hatıraların küçüklerinden bazılarını nakledelim:
Gönenli Mehmet Efendi şöyle anlatmış: Üstad baştan aşağıya fevkalâde bir insandı. 1943’deki Denizli hapsinin arefesinde Denizli hapsi ile ilgili bir rüya gördüm. Bu rüyadan kısa bir zaman sonra polisler Denizli Cezaevine götürmek için evime geldiler. Böylece rüyamın yorumu çıkmış oldu. Üstadın yanına varınca “Bana; hoş geldin, Muhammed Efendi, hoş geldin. Sen burada lâzımdın. Korkma! Korkma! dedi. Korkum yok efendim” dedim.
“Denizli hapsine koyuluş sebebim ise, hadise sırasında, bir beldede ismimin bulunması” idi. Üstad, biz Kur’ân’ın manasına çalışıyoruz. Gönenli Mehmet Efendi lâfzına çalışıyor. Onun talebelerini kendi talebelerim gibi Nur Talebesi kabul ediyorum, dedi.
Gönenli Mehmet E-fendi; “Katiller arasında yaşadık, Üstadla görüştük. Mahkemeye gidip geldik, beraber kelepçelendik. Üstada bazen Kur’ân okudum elhamdülillah, tatlılandık, lezzetlendik.”
Allah rahmet eylesin. Amin. (Son Şahitler. Cilt 2)
***
MEKTUP
Öyle bir musîbetten kaçınız ki, geldiği vakit zalimlere mahsus kalmaz masumlar ve mazlumlarda içinde yanar. (Hadis-i Şerif meali. Emirdağ Lâhikası)
Bendeniz dört duvar arasında Allah’ın taktiri bekliyorum. “Hayır, O’nun istediği şeydedir.” mealindeki en doğru söze itimaden evlâd-u iyal’le birlikte fırtınaların dinmesini O mutlak kudret sahibinden intizar ediyoruz.
Bendeniz, yaklaşık 25 sene hâkim olarak hizmetin sonrasında mahpushaneye düşmüş biriyim. Burada mümkün olduğunca vaktimi değerlendirmeye gayret ediyorum...
Burada Bediüzzaman ve kitaplarını okuma fırsatı buldum. Üstadın dili, üslûbu beni adeta cezbetti.
Koğuş arkadaşlarımın kitaplarından istifade ile birkaç eseri bitirdim ve anladım ki; toplumumuzun kurtuluş reçetesi bu eserlerde mevcut...
Burada okuma fırsatı bulduğum, Sözler, Lem’alar, Mesnevî, Tarihçe-i Hayat ve İşarat-ül İ’caz diyor ki; kendinizi, hadiseleri, kâinatı, kısacası varlığı anlamak istiyorsanız beni okuyunuz. Benimkisi biraz dertleşmek mahiyetinde oldu. Hakkınızı helâl ediniz ve bana duâ ediniz...
Sizden ricam, imkânımız yok, koğuşumuzda Risale yok, eğer imkânınız varsa, tam takım sizden talep ediyorum. Allah sizlerden razı olsun...
(Son gelen mektuplardan)