Risale-i Nur hizmet-i Kur’anîyesi, asrımız insanlarının tümünü tenvir edecek hüviyette olduğundan, genç, ihtiyar, kadın, erkek, çocuk, yetişkin toplumun her kesiminden fedakârları etrafında toplayabilmiş ve topluyor.
Üstad Bediüzzaman Said Nursî hazretleri de eserlerinde tüm bu taifelere hitap etmiş, onların hitaplarına da eşsiz Kur’an tefsirinde yer vermiştir. Hanımlar taifesi bu hususta büyük bir öneme sahip.
“İki defa Nurun hizmeti için buraya kadar gelen kıymetli hemşiremiz Zehra’nın, Medresetü’z-Zehra’nın kâğıt masrafına iki yüz lira vermesi, hanımlar kısmında da Hüsrevler, Feyziler, Ahmedler bulunduğunu gösteriyor.” (Emirdağ Lâhikası)
“Hâfız Ali’nin mektubunda yazdığı Ümmühan ve Şâhide değerinde, burada Risale-i Nur’a bütün kuvvetiyle çalışan çok hemşirelerimiz var. Meselâ Âsiye, Sâniye, Ulviye, Lütfiye, Aliye gibi Risale-i Nur’un şakirdleri, oradaki hemşirelerine ve kardeşlerine selâm ve dua ediyorlar.” (Kastamonu Lâhikası)
Bu mektuplarda geçen ifadeler bunun kuvvetli birer örneği. Her koşul ve ortamda hanım-erkek, genç-ihtiyar tüm Nur talebeleri binbir fedakârlıklarla bu hizmetleri yürütmüşler.
Medrese-i Yusufiyelerde de durum farklı değil. Kapalı Kadın Cezaevinde bulunan ve nurlara müştak pek çok hanım var. Bunlardan birisi ‘Bizim hayata yeniden tutunmamıza vesile olacak kitapları gönderirseniz çok minnettar oluruz’ ifadelerini kullanıyor ve Risale-i Nurlara ihtiyaç olduğunu belirterek tesellinin ancak Risale-i Nurlarla olabileceğini belirtiyor.
“Biz hizmetkârız. Risale-i Nur’un vazifesi, imanı kuvvetlendirip kurtarmaktır. Dost ve düşmanı tefrik etmeyerek, hizmet-i imaniyeyi hiçbir tarafgirlik girmeyerek yapmaya mükellefiz.” (Şualar) hükmünce her ortamdaki Risale-i Nurlara muhtaç kimselere ve hanımlar taifesine bu eserleri ulaştırmalıyız inşaallah.