Cemaatler; toplumları harekete geçiren enerji jeneratörleridir.
Cemaatler; bu ülkenin vazgeçilmezleridir. Olmazsa olmazlarıdır. Çünkü; toplumu birbirine kaynaştıran kaynak makineleridir. Cemaatler; bu ülkenin temel taşlarıdırlar. Cemaatler; İslâm bünyesinin uzuvları, yani gövdesinin dallarıdır.
Cemaatler; Kur’ân’ın emrettiği şekilde bir bütün olma keyfiyetindedirler.
Çünkü; Kur’ân-ı Kerîm şöyle ifade eder: “Hepiniz toptan, Allah’ın ipine (dinine) sımsıkı sarılın, bölünüp ayrılmayın. Allah’ın sizin üzerinizdeki nimetini hatırlayın: Hani siz birbirinize düşman idiniz de Allah kalplerinizi birbirine ısındırmış ve onun lütfu ile kardeş oluvermiştiniz. Siz bir ateş çukurunun tam kenarında iken oraya düşmekten de sizi O kurtarmıştı. Allah size âyetlerini böylece açıklıyor, ta ki doğru yola eresiniz. Ey mü’minler! içinizden hayra çağıran, iyiliği yayıp kötülükleri önleyen bir topluluk bulunsun. İşte selâmet ve felahı bulanlar bunlar olacaklardır.” 1
Kur’ân, asırlar öncesinden Müslümanları şöyle uyarmaktadır: “Dinlerini paramparça eden, her gurubun kendi sahip olduğu ile övündüğü kimseler gibi olmayın.” 2
Bediüzzaman’da, zaman cemaat zamanı olduğunu Tarihçe-i Hayat adlı eserinde şöyle ifade eder: “Zaman cemaat zamanıdır. Cemaatin ruhu olan şahs-ı manevî daha metindir. Ve, tenzif-i ahkâm-ı şeriyye’ye daha ziyade muktedirdir. Halife-i şahsî, ancak ona istinad ile vezaifini deruhte edebilir. Cemaatin ruhu olan şahs-ı manevî eğer müstakim olsa, ziyade parlak ve kâmil olur. Eğer fena olursa, pek çok fena olur. Ferdin iyiliği de, fenalığı da mahduttur. Cemaatin gayr-i mahduttur. Harice karşı kazandığınız iyiliği, dahildeki fenalıkla bozmayınız.” 3
Burada bir başka husus olan, Cemaat kültürü ile biat kültürünü karıştırmamak lâzımdır. Birisinde körü körüne inanma ve aklını bir başkasının cebine koyma düşüncesi vardır. Onun adına bir başkasının düşünmesi veya aklını devreden çıkarması uygulaması vardır. Halbu ki Cemaatte, istişare vardır. Birlikte düşünme vardır. Kur’ân ile düşünme vardır.
Çünkü Kur’ân-ı Kerîm bu hususta şöyle emreder: “Ey İnsan! Bu Kur’ân’ı sana, seni bedbaht etmek için indirmedik. Onu sadece bir öğüt, bir hatırlatma olarak indirdik; fakat bunu anlayacak olanlar, Allah’a karşı gelmekten korkan kimselerdir. Bu kitap, yeri ve yüce gökleri yaratan Allah katından indirilmiştir.” 4
Dipnotlar:
1- Âl-i İmrân Sûresi, 3/103-104.
2- Rum Sûresi, 30/32.
3- Tarihçe-i Hayat, s. 154.
4- Taha Sûresi, 20/1-4).