"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Kurnaz hücumla mahcup müdafaa arasında

Ahmet BATTAL
14 Aralık 2025, Pazar
Not: Bu yazının maksadı hangi adaya ya da partiye oy vermeniz gerektiğini söylemek değildir.

Geçen haftalarda AKMHP cumhurunun başkanı Erdoğan ile CHP Genel Başkanı Özgür Özel arasında yine bir “tek parti dönemi zulmü” polemiği yaşandı. 

Özgür Özel DEM Partiye hitaben ve AKP ile yakınlaşmasını engellemek maksadıyla “Herkesi Stockholm sendromuna kapılmamaya, dün elinden zor kurtulduğumuz celladımıza aşık olmamaya davet ediyorum” demişti. Gerçi sonradan bu sözde muhatabın kim olduğu meselesini tevil etti ama sonuç değişmedi.

Bunun üzerine Erdoğan da Özel’e şunları söylemişti: 

“Sen ömrün boyunca hiç mi CHP’nin utanç lekeleriyle dolu tarihini okumadın. Tek parti faşizminin bu millete neler yaşattığını hiç mi öğrenmedin. Sen kimin cellat kimin mağdur olduğunu bilmiyor olabilirsin, ama benim Kürt kardeşim kimin cellat olduğunu çok iyi bilir. Şurada, Ulus meydanında, İstiklal Mahkemelerinde alelacele kararlar alıp darağaçlarında iskemleyi kimin devirdiğini milletim gayet iyi bilir. Sayın Özel hedef saptırmasın. Kendini boşu boşuna hiç yormasın. Eğer cesareti varsa ve bir cellat görmek istiyorsa aynaya baksın, kendi tarihine baksın, CHP’nin geçmişine baksın; celladı orada zaten görecektir.”

Biz bu polemiğin başka tarafındayız. Medyanın görmediği, görmek istemediği, görmekten kaçındığı tarafında…

Erdoğan’ın sözlerindeki eylemlerin gizli özesi kimdir? 

CHP’nin başında ve başında olduğu devletin başında o dönemde kim var ise odur.

Peki neden adını açıkça anmıyor? 

5816 sayılı Kanun var.

Kaldırsın o kanunu! Meclis elinde. Hem belki CHP bile destek verir, kim bilir. En azından denesin ki ilgililerin samimiyetini görelim. 

Bizim yorumumuz net: O zaman kuyu kapatılmış olur, siyaset kendi yolunu bulur ve “ortada kuyu var, yandan geç” oyunu oynanamaz.

O oyunu en iyi kim oynarsa o kazanıyor. 

CHP’nin antidemokrat hasımlarının “kurnaz hücum oyunu” burada devreye giriyor.

Demokrat olmaya çalıştığını söyleyen CHP’nin “mahcup müdafaa”sı ise daimî mağlubiyete burada zemin hazırlıyor.

Gerçekten, geçen hafta CHP bir kurultay daha yaptı ve siyaseti demokratikleşmeye davet etti. Metin gayet güzeldi. 

Zaten mesele söylenenlerde değil, söylenmeyenlerde ya da söylenemeyenlerde idi. CHP’nin kendi tek parti dönemi mazisi ile hesaplaşma niyetinin olup olmadığını anlamadık. Bugünkü dinî meselelere bakışını da anlayamadık. 

Neden? 

Mahcuplar ve samimi özeleştiri veremiyorlar. 

Unutmayalım ki o tek parti döneminin sonlarına doğru, 1940’larda, Bediüzzaman, CHP Genel Sekreteri Hilmi Uran’a bir “demokratikleşme tavsiyesi mektubu” gönderiyor ve belli ki bu mektup muhatapları tarafından ciddiye alınıyor. 

Ama aynı Bediüzzaman DP iktidarından sonra 1950’lerde yazdığı başka bir mektubunda “Demokrat Parti düşse ya Halk Partisi veya Millet Partisi iktidara gelecek. Halbuki …(tek parti dönemi icraatlarının büyük kısmı)… tamamıyla o eski partiye yüklendiği için, bu asil Türk milleti ihtiyarıyla o partiyi kat’iyen iktidara getirmeyecek” diyor. 

Bu iki mektubu da yayınlatıyor. 

Bu iki mektubu birlikte yorumlamak ehlinin işi. 

Bizim işimiz ise kuyucuları ortaya çıkarmak. 

Sizi gidi “bulanık suda balık avlayıcı” kuyucular sizi…

Okunma Sayısı: 221
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı