Kısa süre önce Aydın'da bir yakınımızın cenaze evine taziyeye gittik. İlk anlarda taziye ve sohbetten sonra ortalık bir ölüm sessizliğine büründü.
Cenaze evine girildiğinde, insanı ilk karşılayan şey ağır ve derin bir ölüm sessizliği oluyor. Bu sessizlik, sadece odanın değil; kalplerin de sustuğu bir andır. Dünya telâşı bir anda söner, nefesler bile yavaşlar. İnsan, o anda kendi faniliğini duyar; hayattan geriye kalan tek hakikatin ölüm olduğunu hisseder.
Kur’ân-ı Kerîm bize bu hakikati hatırlatır: “Her nefis ölümü tadacaktır.” (Âl-i İmrân 3/185)
Bu büyük hakikat karşısında sahabenin dahi sessizliğe büründüğü, bir an tefekkür ettiği nakledilir. Çünkü ölüm sessizliği, insanı iç muhasebeye sevk eder. Bu sessizlik aynı zamanda hürmettir; ölene saygının, geride kalanlara sabır dilemenin bir dilidir. Cenaze evinde yüksek sesle konuşmamak, rahmetin inişine uygun bir ortam oluşturmak, sükûnetle Kur’ân okumak; hepsi bu sessizliğin edebindendir.
Bu sessizliğin ortasında bazen birden yükselen bir feryat duyulur. Yakınını kaybedenin yürekten kopan çığlığıdır bu. Acı ağırdır; gözyaşı, insanî bir rahmettir. Hz. Peygamber Efendimiz (asm) bile oğlu İbrahim vefat ettiğinde gözyaşı dökmüş ve şöyle buyurmuştur: “Göz yaşarır, kalp hüzünlenir; fakat dil Rabbimizin razı olmayacağı bir söz söylemez.” (Buhârî, Cenâiz)
Demek ki hüzünlenmek serbesttir; merhametin, sevginin, bağlılığın işaretidir. Fakat ölçü kaçıp bağırıp çağırmaya, kendini kaybedercesine haykırmaya dönüştüğünde, bu davranış hem ölene hürmeti zedeler, hem acıyı derinleştirir, hem de dini ölçülere aykırı olur.
Hz. Peygamber Efendimiz (asm) bu konuda şöyle uyarmıştır: “Ağıt yakarak bağırıp çağıran bizden değildir.” (Müslim, Îmân 34)
İslâm, duyguyu değil; duygunun ölçüsüzlüğünü yasaklar. Acı elbette olacaktır, gözyaşı da akacaktır; fakat sabır, vakar ve hürmet çizgisinin korunması gerekir.
Cenaze evinde yapılacak en güzel şey; sükûneti korumak, Kur’ân okumak, ölümün mahiyetini anlatan sohbet, ölen için rahmet ve yaşayan için sabır istemektir. Zira ölümün olduğu yerde velvele değil; rahmet, dua ve teselli arzu edilir. Uzaktan yakından ölen mü'minlere Hz. Allah’tan (cc) rahmet niyaz ediyorum.