"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Kalemin Sahibi

Havva KÜÇÜK KONUR
23 Ağustos 2023, Çarşamba
Yazmanın bir kimyası olmalı.

Formülünü bilmezsen yazılacak şeyleri bulamazsın gibi.. Gördüklerini kelimeye dönüştüremezsen, harfler önüne dizilmez gibi.. İnsana baktığında onun hikayesini  görebilmelisin gibi.. Öyle bir şey işte..

Koşturmacalar, telaşlar, meşguliyetler arttıkça, kalemin hızı yavaşlıyor. Yazmanın hevesine, heyecanına sisli perdelerden bakar oluyorsun. ‘Olsa da olur olmasa da’ aralığına girdikten sonra, ‘yazsam ne olacak ki’ durağında iniyorsun. Ondan sonra bekle dur.. Bir yerden çok ilginç birşey duyacaksın, göreceksin de, duygularınla harmanlayacaksın da, benim bunu muhakkak yazmam lazım diye coşacaksın da, uygun ortam bulacaksın da yazacaksın.. Uzun iş..

Halbuki kalemin insandan bir alacağı olmalı. Her duygunun, görülenin, konuşmanın, duyulanın bir hissesi olmalı. Berikinin bakmadan geçtiği yere, sen hayranlıkla bakıyor, saatlerce onun coşkusunu yaşıyor, farketmenin hazzını alıyorsan, bunun bir karşılığı olmalı.

Yıllar önce bir Risale-i Nur dersinde yediğimiz nimetlerin yeme fiilinden dolayı madum olduğu, ama midede yeniden canlanarak insaniyet mertebesine çıktığı işlenmişti. Her bir besinin protein, vitamin, fosfor, kalsiyum, karbonhidrata bölünüp bedenimizin gerekli olan azalarına giderek can olmasını, onların da bir nevi canlanması olarak yorumlamışlardı. 

Aynı şekilde hissedilen her duygu, görülen her güzellik, bakılıp tefekküre dönüşen her şey bir nimet. O nimetin eli kalem tutanın elinde bir yazıya dönüşmesi, elmayı görüp elhamdülillah diyerek tefekkür edenin haline benziyor. Nasıl o elma yenildiğinde insaniyet mertebesine ulaşıyorsa, tadılan her güzelliğin, hissedilen duyguların da erbabının elinde yazıya dönüşmesi, böylesi bir yükseltmeyi içeriyor. Hissetmenin, idrak etmenin, farkedebilmenin zekâtını veriyorsun gibi.. 

Kalemin ucunda latif bir şahesere dönüşen hat tabloları görürsünüz. Yanında ebrusuyla, karşısına geçip daima seyredilesi bir muhteşemliğe dönüşmüştür. Okuyup geçtiğimiz ayetlerin böylesine zarif bir letafete dönüşmesi, hayran bırakır. Görülenleri, işitilenleri, duyguları da böylesi bir işçilikle yazıya dönüştürenlerin hâli, bende aynen bu hayranlığı yaşatıyor. Bir tabloyu seyreder gibi okuyorum. Ya da basit bir şey için çok güzel yorum yapan birini duyuyorum. Ufkum genişliyor, bakışım farklılaşıyor. Keşke diyorum, yazıya dökse, dökülse.. Benim gibi pekçoklara ulaşır, istifade edilirdi. 

Çünkü malum, söz uçar yazı kalır demişler. 

Kalemle ulaşılacak nice güzelliklere ulaşmak niyazıyla...

Okunma Sayısı: 3319
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı