"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Hatırlamak

Havva KÜÇÜK KONUR
26 Temmuz 2025, Cumartesi
Hep eksik bir şeyler... Ne yaparsan, neyi tamamlamaya çalışırsan yarım kalacak olan şarkılar, resimler...

Tam ortasından yırtılmış gibi duran hayatın, birleştirilemeyen fotoğrafları... Geçmeyen hisler, sancılar... Ne yaparsa yapsın silemediğin insanlar... Bir labirentten geçerken bulduğun flu gözyaşları... İşte orası... Tam orası... Hayatın bir yerde bitip başka yerde yeniden başladığı dehliz… Geçenler mutlu, geçemeyenler ürkek…

Ne çok sorular izler bizi. Ne çok birikirler kafamızın içinde. Yol bulup yürüyemeyiz. Yolcu bulup koşamayız. Bir yanımız hep asılı durur maziye. Güvenli bir limanımız vardır sonuçta. Bizi koruyan, bugünlerimize getiren... Damla damla, nokta nokta biriktirdiğimiz anılar... Silinip atılır mı? Atılabilir mi? Hayır!

Gözlerimizi kapatıp düşündüğümüzde, ne çok film karesi düşer önümüze. Güldüğümüz, heyecanlandığımız, âşık olduğumuz, kelebekleri uçurduğumuz, çiçek aldığımız, cami aradığımız, sınava girdiğimiz, yokuşta dinlendiğimiz... Ne işe yararlar ki o kadar? Niye birikirler ki? Hafızamız bunları hatırlıyor, hatırlatıyor. Rûz-i mahşerde şahit olacaklar, onu da biliyor ve inanıyoruz. Ama biz de durduğumuz yerde, istediğimiz anda maziyi hatırlayabiliyoruz. Düşünüp keyifleniyor, bazen de hayıflanıyoruz. Neden? Öyle belleğimizin bir yanı sessiz sedasız kaydetseydi… Ahirette şahit olacağını bilseydik sadece… Ama öyle olmuyor. Olur olmaz vakitlerde önümüze düşüveren bir kare, bizi alıp taa seneler öncesine götürüyor. Ya da bir koku, tat, eşya, desen... 

Hatırlamak, bazen en büyük vicdan azaplarımızı çıkarır önümüze, tövbe ederiz. Bazen unuttuğumuz vefamızı akla getirir, arar sorarız. Bazen unuttuklarımız, bazen maziden bir resim, bazen de bir buket çiçek olarak gelir önümüze, ferahlatır. Gelmeseydi aklımıza, kocaman bir boşluk olacaktı sağ yanımızda. Ne tövbemiz tam olacaktı ne vefamız, hasretimiz, ne de aşkımız... Boşluk hissimiz daha da derin, yetişememişlik algımız daha da büyük olacaktı. İyi ki hatırlıyoruz, hatırlatıyor hafızamız, mazimiz.. İyi ki Rabbim bizi bu şekilde yaratmış. Yorgun adımlarımız, solgun yüzümüz, hatırlamak istemediğimiz can sıkıcı anılar da olsa, hatırlamak güzel… Çok güzel..!

Okunma Sayısı: 472
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Müjdat Bayar

    26.7.2025 08:33:18

    Ahmet Haşim'in '' Bize bir zevk-i tahattur kaldı/ Şu sönen, gölgelenen dünyada.'' mısraları aklıma düştü o zarif cümlelerinizi okurken. Bu mısralar sadece melankoliyi akla getiriyor. Oysa biz Üstadımız vesilesiyle hayatın her hâinin güzel olduğunu öğrendik. Favorilerime ekleyeceğim bu güzel yazınız için Allah razı olsun.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı