"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Sevginin silinmez izleri

Havva KÜÇÜK KONUR
20 Temmuz 2025, Pazar
Sevgi canlı bir şeydir demiştim bir yazımda.

Canlılık, öyle bir bütünlük ki, içinde hiçbir boşluk barındırmıyor. Bütün parçaları tam olan bir yapboz gibi. Her an faaliyet halinde olan bir yerde, boşluğun olması mümkün mü? Sevginin, özellikle de emek verilen, düşünülen, hatırlanan bir sevginin her hâli doludur. Ayrılmayan, yekpâre bir bütündür. Ama cansızlık, emek verilmemişlik, içimize kendini damla damla akıtan bir boşluktur. Boşluklar birikir, gölleşir, ummanlaşır ve erişilmez olur. Artık taraflar birbirini tanımaz olur, yabancılaşır.

Aslında sanılanın aksine, bir boşluğun tanımlanabilmesi, o kadar kolay değildir. Duygularımızın zenginliği ortadayken, bazı hissedilenlere isim bile verilemezken, düşünsenize, hiçbir duygunuza dokunmamış, hiçbir tesir bırakmamış, kalbinizde, zihninizde hiçbir kalıntısı kalmamış bir insan... Bu benim hayatıma ne kattı dediğinizde hiçbir duygunuzda zerre kıpırdanma olmuyor. İşte bu acınası bir boşluk... 

Şair Cahit Zarifoğlu'nun; "Onca sevgiye rağmen kalbi filizlenmemişse, toprağı sen değilsindir.." dediği... Öğrenilen şey, budur belki de.. Boşluk hissi. Her yerden, herkesten yeşillenecek olmayışımız.. Bazılarının gerçekten boşluk veriyor oluşu.. Sürekli hayatının neresindeyim diye düşündürtmesi..

İnsan ilişkileri, her zaman, sadece verilen emekle şekillenmiyor elbette. Başkalarıyla etkileşim içerisinde olan insanlar, karşılaştıkları durumlarla ileriye de gidebilir, kendi kabuğuna da çekilebilir. Bu tamamen kendi bakış açılarıyla, karakter yapılarıyla şekillenen bir durum. Ben ona bunca iyilik ettim, o bana kötülük etti deyip ilişkisini bırakan, akrabaysa akraba ilişkilerini bitiren pekçok insan duymuşsunuzdur. İşte bu bir tercih ve irade meselesidir. İlişkiyi bitirmeyi tercih edenler kadar, devam ettirmeyi seçenler de vardır. İşte burada, tam da burada devreye, verilen emeğin, iyi niyetin, çabanın, sevginin o anda değil de, yıllar sonra  yeşillenmesi, meyve vermesi girer ki, o da bahsimizin başka bir boyutu.

Sevginin içinde, karşılıksız vermeyi gerektiren bir döngü var bence. Eğer bu döngünün içinden çıkılırsa, pek çok netice çıkabiliyor. İlişki bitirilebiliyor ki, bu bir sonuçtur. Sevgi alışverişe dönebiliyor, iki tarafın da mutsuzluğuna sebep olabiliyor ve boşluklar bırakabiliyor. Bunun gibi sebepler daha sayılabilir. 

Beklentisizce emek verilmiş, saygı gösterilmiş, fedakârlık yapılmış, hassasiyet gösterilmiş sevgiler, nereye giderse gitsin meyve verir, veriyor. Dünyada olmasa da, ahirette... Ne dersiniz?

Okunma Sayısı: 1210
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Muhammed Zübeyir Sömmez

    20.7.2025 07:30:41

    Cenâb-ı Hak sonsuz bir sevme yeteneğini verdiği biz insanlara, sonsuz bir hayat olan cennet hayatını esas alarak sevmeyi, şimdilik bu duygudan, bu farkındalıktan mahrum bir durumda isek şayet, en azından başkası tarafından bu duyguyla sevilmeyi bize, hepimize nasip eylesin..

  • Muhammed Zübeyir Sömmez

    20.7.2025 07:29:13

    Bediüzzaman Said Nursî Hazretlerinin 29. Mektup'un İkinci İşareti'nde buyurduğu gibi ''Evet, velâyetin kerâmeti olduğu gibi, niyet-i halisenin (saf temiz, samimi olan niyet) dahi kerâmeti vardır. Samimiyetin dahi kerâmeti vardır.'' Samimi olmak bir kerâmet sahibi olmaya sebep olabiliyorsa, samimi bir kalp ile Allah için muhabbete değer bulunan sevgi, Allah'ın izniyle kerâmetin kelime manasında yer alan ''Olağanüstü Haller'' ifadesinin, fâni dünyada tohumu atılan sevginin, âhiret'te sonsuz bir kazanım elde edilmesinden başka ne olabilir ki? Ama yine de Cenâb-ı Hak bizi sevgi duyduğumuz şey ne kadar cezbedici olursa olsun, Allah ve Peygamberinden, (Hazreti Muhammed, Aleyhissalâtu Vesselâm, Sallalâhû Aleyhi ve Sellem) sevgisinden daha büyük bir sevgiyle kalbimizde yer edindirmesin.

  • Muhammed Zübeyir Sömmez

    20.7.2025 07:26:52

    bir şey bize Rabbimizi hatırlamaya, aklımıza gelmesine, ya da ona şükretmeye yönlendiriyorsa, o şeyin hayırlı oluşundan şek ve şüphe yoktur Allah'ın izniyle. Kur'an'da Şûrâ sûresi 20'de ''Kim ahiret kazancını isterse, onun kazancını arttırırız. Kim dünya kazancını isterse, ona da ondan veririz; âhirette ise onun hiç bir nasibi olmaz'' âyetinden, yine âhiret yani cennet hayatının hem kalıcı olmasına ve daha hayırlı bir hayat olduğuna işaret edilmekte. Samimi bir kalp ile Allah için duyulan bir sevgiyi elbette Allah zayi etmeyecektir. Dünyalık bir takım düşüncelerin, menfaatlerin vs. ağır bastığı bir sevginin ise Allah tarafından çok hoş karşılanmayacağı, en azından Allah'ın rızasını gözeterek duyulan sevgiye kıyasla, kesin gibi diyebiliriz.

  • Muhammed Zübeyir Sömmez

    20.7.2025 07:21:40

    ''Beklentisizce'' emek verilmiş, saygı gösterilmiş, fedakârlık yapılmış, hassasiyet gösterilmiş sevgiler, nereye giderse gitsin meyve verir, veriyor. Dünyada olmasa da, ahirette... Ne dersiniz?'' ifadenizde, âhiret'e dikkat çektiğiniz kısım tam da benim üzerinde bahis mevzusu yapmaktan hoşnut olduğum kısım, yani âhiret hayatının daha hayırlı ve sonsuz olma cîhetinden sebep. Kur'an'da Sâd sûresi 32'de Hazreti Süleyman'ın (Aleyhisselâm) ''Benim mala olan sevgim, Rabbimi tefekkür etmeme vesile olmasındandır'' ifadesinden anlamalıyız ki, bir şey bize

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı