"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Harika sistem

Hüseyin ÇETİNSOY
20 Mayıs 2015, Çarşamba
Aslında sadece kaslarımızda bizi bir hafta idare edecek yakıt depolanmıştır. Yani gerçek açlığı biz ancak bir hafta sonra hissederiz.

Kral hekimbaşına sordu: “Bizim günde ne kadar yememiz gerekir?” Hekimbaşı düşündü ve şöyle dedi: “Efendim bir insana günde üç yüz gram kadar yemesi kâfidir.” Kral hayret etti. Ve sordu: “O kadar yemek bir insanı taşıyabilir mi?” Hekimbaşı cevap verdi: “Evet Efendim bu kadar yerseniz o sizi taşır. Daha fazla yerseniz siz onu taşırsınız!..”

İnsan vücudu mükemmel bir şekilde yaratılmıştır. O kadar ki, günlük faaliyetlerindeki yakıtı bile şartlara göre ayarlar ve en verimli şekilde kullanır. Meselâ ağır beden işi yapıyorsanız günlük aldığınız gıdayı en verimli şekilde yakarak kullanır. İş yapmıyorsanız bu defa alınan gıdanın israf olmasını önlemek ve ileride kullanabilmek için ihtiyaten depolar. Eğer bir müddet hiç gıda almayıp aç kalacağınız kesinleşmişse hemen en iktisatlı moda geçer ve yakıt tüketimini en aza indirir. Halsizlikten başınız döner. Ayağınızı sürüyerek yürümeye çalışırsınız. Oruca yeni başladığımız zamanlar bunu hepimiz hissederiz.

Vücudumuzun bu özelliğini bilmeyip de kilo vermeye çalışan insanlar hayal kırıklığına uğrarlar. Bir türlü kilo veremediklerinden dolayı yakınırlar. Hâlbuki işin uzmanı olan doktor ya da diyetisyenler bu olayı bildiklerinden uygun tedbiri alıp kilo verdirmeyi başarırlar.

Aslında sadece kaslarımızda bizi bir hafta idare edecek yakıt depolanmıştır. Yani gerçek açlığı biz ancak bir hafta sonra hissederiz. Sahabelerin açlıktan karınlarına taş bağlamalarının sebebi bir hafta aç kaldıktan sonra karın bölgesinin alt tarafından hissedilen ağrının üzerine bastırıldığında kaybolmasıdır. Bunu bizzat denedim ve yaşadım. Diğer bir iki günlük açlıkta ortaya çıkan belirtiler ise tamamen alışkanlıkların ya da tiryakiliğin terk edilmesinden kaynaklanır. Tiryakilik yüzünden günde belli aralıklarla çay içemeyen kişilerin bile tansiyonunun düştüğü, gözlerinin kararıp halsiz kaldığı, iş yapamaz hale geldiği görülebilir.

Sindirim sistemimiz yaklaşık on metre (bin santimetre) uzunluğunda yaratılmış olup ortalama yüz yetmiş santimetrelik bir beden içerisine paketlenmiştir. Sindirim organları ağız, dil, diş, yutak, yemek borusu, mide, duodenum, jejunum, ileum, kalın barsak ve anüs olarak sıralanmıştır. Ek olarak tükürük bezleri, karaciğer, pankreas mide ve barsak bezleri salgı üretecek şekilde planlanmıştır. Sindirim bu organlar sayesinde mekanik ve kimyevî olarak gerçekleşir.

Ayrıca onikiparmak bağırsağından sonra gelen ince bağırsağın diğer kısımları kıvrımlar yaparak uzanır. İnce bağırsağın iç yüzeyinde salgı bezleri ile villus (tümür) denilen ve besinlerin kana geçmesini sağlayan yapılar bulunur. Tümürlerin sayıları beş milyonu bulabilir. Gerçekte bir metrekarenin üçte biri kadar olan bağırsağın iç yüzey alanı; Rabb’imizin sonsuz ilim ve kudretiyle yaratılan san’atlı katlanmalar sayesinde tam altı yüz misli arttırılmıştır. Yani çok küçük katlanmalarla bağırsağın toplam iç yüzeydeki emme alanı iki yüz metrekareye yükseltilmiştir. Bu arada ince bağırsağın duodenum kısmında on ile yüz bin, jejunum kısmında ise yüz bin ile bir milyon arasında bakteri barsak florasını meydana getirmekte ve sindirime yardımcı olmaktadır.

Böyle komplike bir yapının öyle olur olmaz yere meşgul edilip lüzumsuz yere çalıştırılması maddî ve manevî sorumluluk getirir. Aynı zamanda erken yaşta yıpranma ve hastalıklar da bu sıkıntıyı arttırır. Meselâ hiç gereği yokken ağzınıza bir adet fındık alıp yediğiniz zaman kırk beş dakika bu sistemi boş yere çalıştırmış oluyorsunuz1..

“Peki, bu harika sistemin günde kaç defa çalışması gerekiyor? Bunu nereden öğreneceğiz?” Diyorsanız, yapacağımız en akıllı seçim şu olacaktır: Yaratıcımızın bize örnek olarak gönderdiği elçiye; Peygamber Efendimiz Aleyhissalâtu Vesselâmın hayatına bakmak… 

Bakın O Zat Aleyhissalâtu Vesselâm bize bu konuda ne tavsiye ediyor: “Âdemoğlu karnından daha kötü bir kap doldurmamıştır. Oysaki Âdemoğlu için belini doğrultacak birkaç lokma yeterlidir. Şayet mutlaka yemesi gerekiyorsa, o zaman (midesinin) üçte birini yemek, üçte birini su, üçte birini de nefes için ayırsın.” (Tirmizi, Zühd, 47)

Tıp profesörü araştırmacı bir ilim adamımız da bu konuyu şöyle yorumluyor: 

“Tıbbı Nebevide beslenme konusuyla ilgilenmeye başladıktan sonra anladım ki Peygamber Efendimiz (asm) günde bir öğünden fazla yemiş değil. Hatta Peygamber Efendimizin (asm) iki gün ve daha fazla bir şey yemediği durumlar da vaki. Ashab-ı Kiram da Peygamber Efendimizden (asm) görerek günde bir öğünü tatbik etmişlerdir. Hz. Aişe ve diğer Ashab-ı Kiram, Hz. Ömer’e gelen elçilere iki öğün yemek verilsin tavsiyesinde bulunuyorlar. Hz. Ömer bunu işitince ağlamaya başlıyor ve Hz. Aişe’ye “Ey mü’minlerin annesi size soruyorum” diyor.

“Allah’ın Rasulü (asm) hiç arpa ekmeğiyle doydu mu, hiçbir günde iki öğün yemek yedi mi?” deyince, “hayır” diyorlar. “Rasulullah (asm) hiç yerden bir karış yükseklikte yemek yedi mi?” deyince yine “hayır” diye cevap veriyorlar. 

Tirmizi’nin Şemaili Şerifinde geçen bu hadise konumuza ışık tutar zannediyorum. Hz. Ömer’in (ra) günlük lokma sayısı 11 tek lokmadır. Hem Peygamberimiz (asm) hem de Ashab-ı Kiram bir öğün yemek yerken atıl mı durdular? Kesinlikle hayır. Kıt’alar aştılar, bir yandan Çin’e, Fransa içlerine, İspanya’ya ulaştılar. Bir yandan da Sicilya ve İstanbul kapılarını dövdüler. Demek ki böyle bir yemek rejimiyle bunları gerçekleştirebilmek mümkün oluyor. 

(Kaynak: Prof. Dr. Zeki Çıkman, Altınoluk Röportaj, Sayı: 072)

Okunma Sayısı: 3641
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı