Türkiye Yeşilay Cemiyetinin “Bağımlılık Ekonomisi: Türkiye’de Sigara, Alkol, Şans Oyunları ve Uyuşturucu Bağımlılığının Ekonomik Maliyeti” başlıklı araştırma raporu, milyarlarca doları ‘çöp’e attığımızı ortaya koymuş.
Raporun kamuoyuna açıklandığı toplantıda konuşan Yeşilay Genel Başkanı Doç. Dr. Mehmet Dinç, bağımlılık noktasında yalnızca fizikî zararların üzerinde durulduğunu ifade ederek, “Mesele sadece bireysel bir mesele değildir. Bağımlı olan insan sadece kendisine zarar vermekle kalmaz. Başta yakın çevresi olmak üzere toplumda da ciddi zararlar oluşturacak sonuçlara yol açabilir. Bu nedenle bağımlılığı sadece bireysel bir problem olarak ele almak, mücadele anlamında yanlış anlaşılmalara, mücadelenin gücünü düşürecek etkilere sahip olabilir” diye konuşmuş.
Yeşilay Denetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Seyithan Ahmet Ateş ise, bağımlılık mevzusunun yıllarca sağlık çerçevesinde konuşulduğunu belirterek, bu konunun ekonomik anlamda da ele alınması gerektiğini hatırlatmış. Ateş, “Yaptığımız analizler neticesinde dört temel bağımlılığın Türkiye ekonomisine direkt maliyeti yıllık 78 milyar dolar olarak çıktı. Bu rakam dört ana bağımlılık türünden oluşuyor. Bunlar sigara, uyuşturucu, alkol ve kumar bağımlılıkları” diye konuşmuş. (AA, 7 Ağustos 2025)
Türkiye’de son 20 yılda sigara satış hacminin 108 milyar adetten 150 milyar adede çıktığını ve yüzde 39 oranında arttığını kaydeden Ateş, çevreye atılan sigara izmaritlerinin yıllık 5 bin çöp kamyonunu dolduracak hacme ulaştığını hatırlatmış.
İfade edilen rakamlar az ya da çok görülebilir. Ancak bu raporda sadece ‘para’ noktasındaki zarara dikkat çekilmiş. Peki, bu kötü alışkanlıkların milletimize ve memleketimize verdiği manevî zararı kim hesaplayıp ortaya koyabilecek?
Maddî zararları telâfi etmek bir şekilde mümkün olsa da manevî zararların telâfisi daha zordur. Maddî zararlar dünyevî hayatımızı tehlikeye atarken; manevî zararlar ebedî hayatları tehdit ediyor.
Türkiye ‘dünya gerçekleri’ni görmeli ve bu kötü alışkanlıkların önüne geçmeli. Bunun yolu da insanların kalbine hitap edebilen bir eğitim sistemi ile mümkündür. Maddî imkânları eğitime değil de reklama ve övünmeye ayıranların kulakları çınlasın!