Tutanakları on yıl süreyle kamuoyuna açıklanmayacak “Süreç komisyonu” ilk toplantısını yaparken, “süreç”in temelini oluşturan “terör örgütünün bütün unsurları ve uzantılarıyla silâh bırakıp kendini feshe” yanaşmadığı iktidardakilerce de ifade ediliyor.
Gerçek şu ki, terör örgütünün çatı yapılanması KCK yöneticilerinden Cemil Bayık’ın “11 Temmuz’daki silâh bırakma yalnızca sembolik bir görüntü idi; başta Apo’nun koşullarında tecridin ortadan kaldırılması, özgürce çalışmalarını yürütüp herkesle iletişim kurması” şartlarını ileri sürüp “yoksa PKK silâh bırakmaz, bıraksa da yerine bir başka isimle silahlanıp yeniden kurulur” tehdidini savurması vahameti ortaya koyuyor. (gazeteler, 21.7.25)
Zira Suriye’nin kuzeyinde Fırat’ın doğusunda kontrolündeki kantonlar üzerinde ülkenin verimli topraklarının yüzde 30’unu, enerji ve su kaynaklarının yüzde 85’ini “Rojova” olarak işgal eden PYD/YPG’nin omurgasını oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) “silâh bırakması ve kendini feshi” bir yana Suriye ordusuna katılıp entegre olmayı da reddetmekle PKK Türkiye’nin yanıbaşında “devletleşiyor.”
İKTİDARDAKİLER DE YAKINIYOR…
Cumhurbaşkanı’nın “dostum” dediği Trump’un tahkirli mâlum “mektup”ta “akıllı ol, aptal olma general Mazlum’la görüş!” dediği “Kobani” kod adlı SDG Komutanı Mazlum Abdi’nin “PYD militanlarının yalnız Suriye’nin kuzeyinde Fırat’ın doğusunda kalacakları konusunda Şara ile anlaşmaya vardık” çıkışının amacı bu. (Euronews, 27.2.25; El Hadath ve El Arabiya, 29.7.25)
Esasen baştan beri muhalefetten iletilen ciddi uyarıları rağmen tam bir tecâhü-ü âriflikle “Sınırımızda teröristan istemiyoruz, başta PYD/YPG olmak üzere terör örgütü bütün unsurlarıyla silah bırakacak” iddiasını tekrarlayan iktidardakiler de emrivakiyi kabul ediyor.
Millî Savunma Bakanlığı kaynaklarınca, “10 Mart 2025’te Mazlum Abdi ile Şara arasında imzalanan mutabakatın sahada uygulanmadığı”ndan şikâyetle SDG’nin Münbiç ve Halep kırsalında Suriye hükümetine yönelik saldırılarının, ülkenin siyasî birliğini ve toprak bütünlüğünü tehdit ettiği”ne dikkat çekilmesi vakıanın resmen ikrarı. (gazeteler, 7.8.25)
Bu açıdan “komisyon’un odağının terör örgütünün bütün şube ve uzantılarıyla silâh bırakıp illegal yapılanmalarının feshi” olduğu beklentisini tekrarlayan AKP sözcüsünün, “YPG’nin silâh bırakmayıp saldırganlığının sürmesiyle belli bir süre sonra ‘süreç’in önünün tıkanacağı endişeleri”ne katılması kayda değer. (gazeteler, 7.8.25)
Keza PYD’nin “birtakım şerhler düştüğü”nü nazara verip, “SDG denilen PKK yapılanmasıyla Suriye geçici yönetimi arasındaki anlaşmanın eylem plânıyla bir yıl içinde bütün silâhlı gruplar Suriye ordusuna katılıp silâhlarını bırakacaklardı, o yapıya teslim olup entegre olacaklardı” hayıflanması bu gerçeğin teyidi.
Bu bakımdan emperyalist-Siyonist taleplerle İsrail’in Dürzîlerin yoğunlukta olduğu Süveyda bölgesinden PYD/YPG’nin kontrolündeki Haseke’ye koridor açmasının “yerel yönetim özerk modeli”yle kamufle edildiğini, Suriye’nin egemenlik ve toprak bütünlüğünün berhava edilerek bölünmesiyle sürecin sabote edildiğine iktidardakiler de yakınıyor.
PKK’NIN KOLLARI SİLÂH BIRAKMIYOR!
Sonuçta, emperyal ecnebilerin küresel hegemonya ve çıkarları uğruna “vekâlet savaşı”nda maşa olarak kullandıkları başta PYD-YPG olmak üzere Kandil, Kuzey Irak kampları ile bölgedeki diğer taşeron PKK kolları, “silâh bırakma ve kendini feshetme çağrısı”nın kendilerine yapılmadığını belirtip böyle bir plânlarının olmadığı”nı açıkça bildiriyorlar.
En son SDG paravanında PKK/YPG’nin işgalindeki Haseke konferansında ısrarla “adem-i merkeziyetçi devlet talebi”ni yenilemesinin de maksadı bu. (gazeteler, 8.8.25)
Bundandır ki SDG’nin müzâkere sürecine samimi yaklaşmadığı, “Şara-Mazlum Abdi mutabakatı”yla “ülkenin kuzeydoğusunun entegrasyonuna uymadığı” tepkileri veriliyor.
Ve bütün bunlar, terörist başının “silâh bırakma ve fesih” tâlimatının içte ve dışta siyasî kumpaslarla emperyal projeler hesâbına algı operasyonu olduğu tesbitlerini teyid ediyor.