"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Dindarların demokratlaşması demokratların dindarlaşması (2)

İbrahim ERSOYLU
08 Aralık 2023, Cuma
Adnan Menderes ve Süleyman Demirel liderliğindeki demokrat idarelerin 1965-1980 arasındaki döneminde Türkiye’nin demokratikleşmesini, kalkınarak refaha ulaşmasını, toplumda İslâmî şuurun inkişafını hazmetmeyen iç ve dış derin odaklar, darbeci askerleri kışkırtarak onlara 27 Mayıs 1960, 12 Eylül 1980 ve 28 Şubat 1997 darbelerini yaptırdılar.

1980’de zayıflamış olan Kemalizm’i ülkede tahkim etmek için demokrat iktidarı devirip yönetimi silâh zoruyla gasp eden 12 Eylül darbecileri, demokratlara darbe vurdukları gibi, fitne fesat oyunlarıyla Nur Talebelerinin ittihadını bozdular. Risale-i Nur ölçülerine değil, temayüz eden şahıslara bağlanan Nur Talebelerinin çoğu, darbecilere ve onların hazırladıkları Anayasa’ya destek vermişlerdi.

Ortada dik duran ve darbecilere teslim olmayan Yeni Asya Camiası, kendileri gibi düşünmediği için onların hışmına maruz kaldı, gazetesi 470 gün kapatıldı. Nur Talebelerinin vahdeti bozulduğu için, diğer dinî gruplar da, doğru istikameti şaşırdılar ve siyasal İslâm’ın peşine takıldılar.

DARBECİLER, TUZAĞA DÜŞÜRDÜLER

Derin odaklar, Kemalizm’in ömrünü uzatmak ve onu ayakta tutmak için 1995’te Demokratlar yerine, kolayca iş birliği yapabilecekleri demokrat olmayan dindar kimlikli siyasî güçlerin iktidara giden yollarını açtılar ve onları 28 Şubat 1997 tuzağına düşürerek onlara destek veren dinî cemaatlere ve onların yaptığı din hizmetlerine büyük darbe vurdular.

Derin odaklar, 2002 seçimlerinde demokrat güçleri tekrar fitne-fesat oyunlarıyla devre dışı bırakarak 28 Şubat fitnesinden ibret almayan dindar kimlikli siyasî akımın yeni bir versiyonu olan AKP ekibini parlatarak iktidara taşıdılar. Bu ekip, ilk yıllarında asker ve yargı vesayetini kırmak için bir kısım demokrat güçleri yanına aldı ve AB reformlarına sarıldı. İktidarda yerini sağlamlaştırdıktan sonra demokrasiyi, hukuku ve hürriyetleri askıya aldı, yargı, medya ve devlet kurumlarını siyasallaştırıp kendine bağlayarak kendi vesayetini kurdu ve ülkeyi her şeye tek başına karar veren tek adam rejimiyle yönetmeye başladı.

Tek adam rejimi, değişik manevralarla Demokrat kadroları pasifize etti, dinî gruplara devlet imkânlarını peşkeş çekerek, hatta Nur gruplarının çoğunu oyuna getirerek kendilerine biat ettirdi. Yeni Asya ekolü dışındakiler, bilerek veya bilmeyerek siyasallaşma tuzağına düştüler, seçimler öncesinde iktidara basın yoluyla destek bildirileri yayınlamaya başladılar. Üzerlerine siyasetin gölgesi düşmesi üzerine dinî grupların, toplum üzerindeki etkileri zayıfladı. Çok sayıda dinî grup ve devasa Diyanet Teşkilatının varlığına rağmen, ülkede korkutucu İmanî ve ahlâkî krizin yaşanmasının sebebi bu olsa gerektir.

NUR TALEBELERİ LOKOMOTİF GİBİ İDİ

1980’e kadar Nur Talebeleri lokomotif mesabesindeydiler. Onların siyaseten aldıkları doğru tavrı diğer dinî gruplar da örnek alarak Ahrar/demokratlara destek vermişlerdi. Ne yazık ki günümüzde bu durum yaşanmamaktadır.

Son söz: Zamanımızda dindarlar demokratlaşmadıkları ve gerçek demokratları iktidara taşımadıkları için demokrasi uygulanmamakta, ülke istibdat ve baskıyla yönetilmekte, devletin yapısı Kemalizm’in kıskacından kurtulamamakta ve bunun sonucu olarak topluma kaos, gerilim ve çatışma havası hâkim olmaktadır.

Ne yazık ki bu gidişattan ülkemizin geleceği yanında İslâm ve Müslümanlar zarar görmektedir. Maalesef dindarların çoğu bu işin farkında değildir.

Okunma Sayısı: 1590
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Arda yıldız

    8.12.2023 12:00:51

    Yazara katılmakla birlikte şunu da ifade etmek istiyorum. Toplumlar sürekli değişen yapılardır. 1980 lerin dünyası ile günümüz dünyası bir değil. Bu değişim insanlara da yansıyor. İnsan da sürekli değişen bir varlık. Böyle bir vakıa varken bugünü daha bugünün içinden yorumlamak lazım. 50 sene önceye bakıp hayıflanmak yetmiyor. Üstadımız, Risalei Nurlar bugüne ne söylüyor? Bu süreçte çözüm nasıl olabilir? Biraz da bu konuya kafa yormak lazım.

  • Necati

    8.12.2023 10:04:44

    Maalesef Yeni Asya dışındaki onlarca dini cemaatler, tamamen siyasetin emrine ve kontrolüne girmiş, tek adam istibdat sistemine şuursuzca destek verir hale getirilmiştir. Bu gaflet uykusu ile zulme destek veren bir çok insanın dünyasını kararttığı gibi, ahiretini de tehlikeye atmaktadır.

  • fikretaydoğdu

    8.12.2023 02:26:38

    Tek adam rejimi, değişik manevralarla Demokrat kadroları pasifize etti, dinî gruplara devlet imkânlarını peşkeş çekerek, hatta Nur gruplarının çoğunu oyuna getirerek kendilerine biat ettirdi. Yeni Asya ekolü dışındakiler, bilerek veya bilmeyerek siyasallaşma tuzağına düştüler, seçimler öncesinde iktidara basın yoluyla destek bildirileri yayınlamaya başladılar. Üzerlerine siyasetin gölgesi düşmesi üzerine dinî grupların, toplum üzerindeki etkileri zayıfladı. Çok sayıda dinî grup ve devasa Diyanet Teşkilatının varlığına rağmen, ülkede korkutucu İmanî ve ahlâkî krizin yaşanmasının sebebi bu olsa gerektir. Ne kadar doğru.Eskiden sözler sırat-i müstakim gibi dosdoğru söylenir ve algılanırdı.Şimdilerde galiba zamana uyarak dairevi hareket ediyor ! Ağızdan çıkan söz havada kalıyor.Çoğu söz sahibide havalı olunca sözler havada uçuşuyor.Avrupa bakışıyla siz yeni asya camiasını " Tanrı korusun. "

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı