Fitne ve fesâdın bol olduğu bu âhirzamanda, günahların işlenmesi hem teşvik ediliyor ve hem de kolaylaştırılıyor.
Peygamberimiz sallallâhu aleyhi ve sellem: “Deccalların ve süfyanların halkı ahlâksızlık anarşisine sürüklediği bir zamanda imanı korumak elde ateş korunu tutmak gibi zorlaşacaktır” buyurmuştur. İşte böyle dehşetli bir zamanda farzları yapıp büyük günahlardan kaçınanların kurtulacağı müjdeleniyor.
Çünkü, Cenab-ı Hak, Rahman, Rahîm, Ğafûr’dur. Affı boldur. Yeter ki kul; kibri, kendini övmeyi ve gururu bıraksın. Toprak gibi cömert, faydalı, alçak gönüllü ve mütevazı olsun.
Çünkü Cenab-ı Hak, tevbe ve istiğfârda bulunanları kibir ve kebairi terk edenleri affeder.
“Ufak tefek kusurları dışında, büyük günahlardan ve edepsizliklerden kaçınanlara gelince, bil ki Rabbin affı bol olandır. O sizi daha topraktan yarattığı zaman ve siz annelerinizin karınlarında bulunduğunuz zaman bile, sizi en iyi bilendir. Bunun için kendinizi temize çıkarmayın. Çünkü O, kötülükten sakınanı daha iyi bilir.” (Necm, 32.)
İnsan yapısı ve fıtratı gereği nefsini çok sever. Kusurlarını kolay kolay kabul etmez.
Hem kendi nefsine ve hem de başkalarına haksızlık edenlere iki dünyada da şiddetli azaplar vardır.
Şu ayet de zulmedenleri ikaz edip şöyle uyarıyor: “İnsanlara zulmedenlere ve yeryüzünde haksız yere yolsuzlukta bulunup taşkınlık edenlere ceza vardır. İşte böyle halka zulmedenlere acıklı bir azap vardır.” (Şûrâ: 42.)
İman, İslâm, ihlâs, istikâmet, şevk, ümit, Kur’ân ve sünnet üzere kalınız.