Müslümanın başına gelen her şey; ya bizzat güzeldir, ya da sonuç itibarıyla güzeldir, hayırdır ve sevaplıdır.
Mü’minin dünyada maruz kaldığı; bela, âfet ve hastalıklar günahlarına kefaret olur. Müslümanın derecesi ziyadeleşir ve Allah’ın ikramı olarak ahiret sıkıntılarından kurtulmuş olur.
Hz.Ali (ra) rivâyet ediyor: Bir gün “Kim bir kötülük işlerse cezasını görürür” ayeti nâzil olunca, Resûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem: “Şimdi bana bir ayet nâzil oldu ki, o, ümmetimin hesabına dünyadan ve dünyadaki her şeyden daha hayırlıdır” buyurdu. Sonra bu ayeti okudu. Ayetten sonra da: “Bir kul günah işleyip de dünyada ona bir hastalık veya belâ isabet ederse, Allahu Teâlâ o kulunu ikinci bir defa azab etmekten uzak bulundurmak sûretiyle ona ikram eder,” buyurdu.
Dünya ve dünyadaki her şeyden daha hayırlı olan ayette Cenab-ı Hak şöyle buyurmuştur:
“Ne sizin kuruntularınız, ne de ehl-i kitabın kuruntuları gerçektir. Kim bir kötülük işlerse onun cezasını görür ve kendisi için Allah’tan başka dost da yardımcı da bulamaz. Erkek olsun kadın olsun, her kim de mü’min olarak iyi işler yaparsa, işte onlar Cennet’e girerler ve zerre kadar haksızlığa uğratılmazlar.” (Nisâ, 4/123,124)
Bir Müslüman, başına gelen sıkıntılara sabreder, şükreder ve şikâyetçi olmaz ise, günahlarına kefaret olur. Cenab-ı Allah, ahirette azap etmeyerek onu mükâfâtlandırır. Sevgili ve şefkatli nebîmiz sallallâhu aleyhi ve sellem de şu 7 sıkıntı ve belânın suçları ve günahları örttüğünü şöyle müjdelemiştir.
“1. Yorgunluk ve fenalık.
2. Hastalık.
3. Keder ve endişe.
4. Üzüntü.
5. Başa gelen eziyetler ve ezâlar.
6. Gam ve iç sıkıntısının ârız olması.
7. Hatta vücûna batan bir dikene kadar, Allâhu Teâlâ bu musîbetlerden birisi sebebiyle o Müslümanın suçlarını ve günahlarını örter ve bastırır” buyurmuştur. (Tec.Sar.Ter. no:1907)
İman, İslâm, ihlâs, sabır, şükür, şevk, tevekkül, ümit, Kur’ân ve sünnet üzere kalınız.