Çocuk olduğumuz söylerler. Ama çocuklar da insandır. İnsanca düşünceleri, sevinçleri, sıkıntıları vardır, çocukların.
Ama bazen büyüklerimiz bizi anlamak istemez. Çocuğuz diye bazı şeyleri düşünmediğimizi, anlamadığımızı zannederler.
Bizi biz biliriz. Her şeyi görürüz, ama biraz çocuksu görürüz.
Her şeyi düşünürüz, ama bir parça çocuksu düşünürüz.
Her şeyi anlarız, ama biraz çocuksu anlarız.
Bu yüzden çocuk muamelesi yaptıkları zaman, kızarız büyüklerimize.
Büyüdüğümüzü söyleriz.
Fakat bu uzun sürmez pek. Bizden ciddî bir iş istenince yine döneriz çocukluğumuza. Boynumuzu büküp çocukça, “Çocuğum yapamam” deriz.
İşte bu davranışımız yerinde değil.
Eğer kendimize çocukça davranılmasını istemiyorsak, çocukluğa sığınmamalıyız.
Büyüdüğümüzü sözümüzle değil, hareketlerimizle göstermeliyiz.
Meselâ küçük kardeşimiz oyuncaklarımızla oynamak isterse izin vermeliyiz.
Anne ve babalarımızın yardımcısı, hem de baş yardımcısı olmalıyız.
Ancak böylelikle çocukluktan kurtuluruz.
Davranışlarımızla büyürüz. Büyüklerimiz bizi davranışlarımızla değerlendirir.