"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Kabir sınavı için Ramazan kampı

İsmail Kartal
10 Temmuz 2014, Perşembe
İbadet için, yani Rabbini bilip onun emirlerine ittiba ve nehiylerinden içtinab etmek için yaratılan insan, doğru cevaplarının da üzerinde olduğu, süresi gizlenmiş bir imtihana giriyor. Her insanın soru kitapçığı ayrı, bazen sorular aynı olsa bile şıklar farklı olabiliyor. Kaç soru sorulacağını ve süresinin ne olduğunu bilmediğimiz bu imtihanın çarpan değerli soruları da var, öyle ki doğru bir cevap bin yanlış cevabı silebilir meselâ…
Dikkat ve ilgimizin dağınıklığından fark etmesek de, bu imtihanı geçenlerle beraber doğru cevapların da üzerinde olduğu kart ve kılavuzlar önümüzde duruyor…
Kaybedeni çok fazla olan bu imtihanı zorlaştıran kendimizden başkası değil. Çok sınırlı vaktimizi asıl imtihan için değerlendirmektense, alâkasız ve faydasız şeylerle heba ediyoruz.
En sevdiklerimizle imtihan olduğumuz ve her yanlış sevginin ayrı bir ıztırap çekmemize vesile olduğu sekeratı; Cennet bahçesi ya da Cehennem çukuru olan kabri; dehşetli mahşer meydanını; üç bin yıllık bir mesafede Cehennemin üzerine kurulmuş çetin bir yol olan ve çoğu kişinin orada kaybettiği Sırat Köprüsünü gafletle unutuyoruz.
Yıllarca emek ve zaman harcayarak hazırlandığı üniversite sınavında alâkasız ve faydasız bulmaca çözen haylaz öğrenci misali, imanla kabre girmek ya da girmemek olan asıl imtihanımızı ıskalıyoruz.
İşte Rabb-i Rahim merhamet ve lütfuyla bir aylık bir ikram göndermiş. Diğer günlerde her doğru cevap 10 puanken, bu ayda her doğru cevaba tam 1000 puan veriyor. Çarpan değerli soruların ve metinlerin karşılığı 30.000′lere çıkıyor.
Ramazan ayı; yaratılış hakikatinin, Yaratıcımızın makasıd-ı Rabbanisi ve marziyat-ı İlâhîsinin beyanı olan Kur’ân’ın inzal edildiği ay olması hasebiyle ezel ve ebed sultanı olan Rabbimiz fazlından böyle bir nimet veriyor.
Bu ayda okunan Kur’ân ve içindeki faziletli sûreler, hayırlı ameller, yardımlar, tevbeler, hülâsa emir-i İlâhî dairesindeki her şey katlanarak karşılık buluyor.
Bu ayın fazilet ve şerefinin menbaı olan Kadir Gecesinde ise bir harf-i Kur’ân’a Rabbimiz 30.000 hasene vereceğini haber vermiş. Yani 80 yıllık bir ömr-ü maneviyi bu ayda kazanabiliriz.
Ramazan ayındaki oruç nimeti aslında bizim için bir milat olabilir. Virüslerden temizlendiğimiz, vazife-i asliyeye döndüğümüz, ebedî hayatımızı doğrudan etkileyecek imtihanı ciddiye alıp gayrete geleceğimiz bir milât.
Rububiyet-i İlâhîye karşı ubudiyetle mukabele ederek “Rab kim? Abd kim?” sorularından başlayabiliriz.
Zemin yüzünü bizim için mükemmel bir sofra gibi hazırlayan, hayatımızı ve hayatımızın devamı için ihtiyacımız olan her şeyi hiç ummadığımız bir halde takdir edenin kim olduğunu oruç formülü ile bulabiliriz.
Şükür üretmek için kurulan kâinat fabrikasının ustabaşısı olararak Mün’im-i Hakiki’ye karşı şükürle mükellefiz. Nimetlerin üzerindeki mühürleri fark edip tefrik etmek, mesajları okuyup Sahibimize karşı arz-ı ubudiyetle mukabele edebiliriz.
Nimetler üzerinde tecelli eden esma-i İlâhiyeyi şükür anahtarı olan oruçla fark edebiliriz.
Medeni olan insanın fıtratındaki en iyi, en makbul, en mümtazı arama meyli hemcinsiyle iştirake, beraber yaşamaya zorluyor.
İhtiyacı olanları, zulüm ve musîbetlerle darda-sıkıntıda olanları fark etmek
onlara yardım etmekle hakikî şükrün esasını oruçla bulabiliriz.
Memlûk olduğunu unutan, Malikine karşı sû-i edepde bulunan nefse —ebedî hayatımızı berbat etmeden önce— oruç yardımıyla haddini bildirip hakikî Sahip ve Malik kim olduğu hatırlatabiliriz.
Yoğrulduğumuz hamur olan acz, fakr ve kusuru her daim hatırda tutmak ve vehmî olarak firavunluğa meyleden nefsi oruç yardımıyla men etme, elinde sual ve duadan başka sermaye olmadığını gösterebiliriz.
Kur’ân-ı Kerîm’i, nüzûl ayı olan Ramazanda oruç vasıtasıyla kazanılan melekî ve ruhanî hâl ile, sanki ilk geldiği ânında bizzat Peygamberimizden (asm) dinliyor gibi dinlemek, hatta Cebrail’den (as) Peygamberimizle (asm) beraber dinliyor gibi ve daha da ötelerdeki bir marifetle Mütekellim-i Ezelî’den Cibril (as) ve Resulullah’la (asm) beraber dinliyor gibi dinleyerek, hakikatlerine muhatap olmaya çalışabiliriz.
Ticaret için kısa süreliğine numunelere bakmak için geldiğimiz bu ‘fuar alanı’nda kârlı bir ticaretle ebediyete namzet olabiliriz.
Uhrevî hâsılat için münbit bir zeminde mâ-i nisan misâli istidatlarımızın inkişaf etmesi için Ramazan orucundaki sırrı yakalamaya çalışabiliriz.
Büyük bir fabrikanın bakıma alınıp tadilat ve tamiratla onarılması gibi, Ramazan ayındaki oruçla beraber ruh ve bedenimizi manevî kirlerden, virüslerden temizleyip bütün aza ve duyguların asıl vazifesine yönelmesini sağlayıp, emaneti Sahibine satarak bütün aza ve hasselerimizle beraber oruç tutabiliriz.
Nefs-i emmare öyle zalim ve inatçı ki, öyle nankör ve isyankâr ki, kendi Rabbine karşı firavun gibi isyan ediyor. Emirlerine kulak asmıyor. Bu zalim nefsi terbiye edip istikamete sevk edecek tek çare açlık…
İsraftan, gıybetten, malaniyattan uzak, hakikî açlığın hissedildiği, bir ömürlük sermayenin kazanıldığı, hakikî şükrün ifa edildiği bereketli bir Ramazan duâsıyla…
Büyük imtihan için bir aylık bu özel kampı lâyıkıyla değerlendiririz inşaallah.
Okunma Sayısı: 1001
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı