CHP Kurultayında Kemal Kılıçdaroğlu’nun 13 yıllık genel başkanlığı sona erdi.
Parti delegeleri, 14-28 Mayıs seçimlerinden çıkan ve başarısızlık olarak gördükleri sonuçların faturasını “Bay Kemal”e kestiler. Aslında bilhassa ikinci turdaki yüzde 48, bütün olumsuzluklara, aleyhteki şartlara ve Kılıçdaroğlu’nun “Sırtımda hançerle seçime girdim” sözüyle ifade ettiği hallere rağmen önemli bir kazanımın ifadesiydi, ama neticede iktidar değişmediği ve tek adam rejiminin beş yıl daha devamına yol açtığı için, yaşanan hayal kırıklığını izale edemedi.
Kurultay sonucunu “Değişim kazandı” diye yorumlayanlar var. Olaya genel başkanın değişmesi anlamında bakılırsa öyle; ama partinin genel duruşu ve yaklaşımı açısından değerlendirildiğinde asıl köklü değişimi Kılıçdaroğlu’nun gerçekleştirdiği, kimsenin itiraz edemeyeceği bir vakıa.
Kuruluşundan itibaren gerek iktidar olduğu tek parti ve tek adam döneminde, gerekse çok partili sisteme geçildikten sonraki onyıllarda hep “halka rağmen” politikalar takip eden, laikçi ve Kemalist bir çizgide milletle ve değerleriyle kavgalı bir çizgide yürüyen bu parti, Kılıçdaroğlu’nun başkanlığında ezber bozan değişimler sergiledi:
Fanatik bir laikçilik adına dinle ve dindarlarla uğraşmaktan; dindarları aşağılayıp suçlamanın aracı olarak kullanılan irtica ithamlarını seslendirmekten vazgeçti; başörtüsü yasağının kaldırılmasına öncülük yaptı ve destek verdi; helalleşme açılımını gündeme getirerek ve takipçisi olarak mütedeyyin kesimlerle gönül bağları kurmaya yöneldi.
Onyıllar boyunca karaladığı ve karşı çıktığı Risale-i Nur eserlerinin AKP iktidarında önce bandrol engeline takılıp ardından devlet tekeline alınması üzerine konuyu Anayasa Mahkemesine taşıyıp, söz konusu tekelin iptaline vesile oldu.
Risale-i Nur’un medyadaki dili Yeni Asya’ya uygulanan hukuksuz resmî ilan ambargosunu ve basın kartı gasbını defalarca gündeme getirdi.
Adalet Yürüyüşüne ve Kurultayına imza attı.
Siyasetteki derin kutuplaşma ve gerilimin aşılması noktasında da son derece önemli bir birliktelik oluşturan Millet İttifakının kurulmasına öncülük yaptı; ittifak ortağı partilerin Mecliste temsil edilme imkânına kavuşmasını sağladı. Hatta bunlardan biri olan İyi Parti’nin siyaset sahnesine çıkması CHP’nin yaptığı fedakârlık ve verdiği destekle mümkün oldu.
Ve bütün bunlar Kılıçdaroğlu’nu, hem iktidarını sürdürme ümidini eski CHP’nin devamına bağlayan AKP’nin ve tek adam rejiminin, hem de CHP içinde fırsat kollayan Kemalistlerin hedefi haline getirdi. “Sırttan hançerleme”ler de işin içine girince kurultaydan bu sonuç çıktı...