"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

28 Şubat’tan beri çözülemeyen sorun!

M. Sait ÇATALKAYA
09 Kasım 2025, Pazar
28 Şubat 1997’de Türkiye’de bir yanda ordu ve bürokrasi baskısı, diğer yanda meydanlarda galeyana gelen kalabalıklar ülkeyi ikiye bölüyordu.

Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, o hengâmda milleti yeniden darbeye sürüklememek için adeta nefesini tutmuştu. Sessizliği teslimiyet değil, bir hikmet-i hükümetti. Çünkü o, devletin devamını, milletin huzurunu her şeyin üstünde tutuyordu. Demirel, bazılarınca “başörtüsüne karşı” olarak gösterilse de, hakikatte maksadı inancı bastırmak değil, fitneyi büyütmemekti. “Devlet yıkılırsa, ne din kalır ne de düzen.” diyordu. Demirel’in çabası musibet-i âmmeden sakınmak düsturunun tam karşılığıydı. Bu tavrı sayesinde bir 12 Eylül’ü daha yaşamadan fırtınayı atlattık. Yıllar sonra “Başörtüsü bir inanç meselesidir, yasakla çözülmez.” dediğinde, aslında geçmişin değil, ileri görüşlülüğün itirafını yapmış oldu. Zira Demirel hiçbir zaman yasakçı olmadı; devleti kaosa sürükleyecek sertleşmelerin önüne set çekti.

Demirel, 1982 Anayasası’nı “milleti değil devleti koruyan bir metin” olarak nitelendirerek bugünün hürriyet anlayışının temelini atmıştır. Her fırsatta “Yeni bir anayasa yapılacaksa bu anayasa vatandaş içindir,” “82 Anayasası milletin değil, darbecilerin anayasasıdır” diyordu. Demirel’in devlet aklıyla temkinli biçimde savunduğu bu denge, yıllar sonra Kılıçdaroğlu’nun hukukî dilinde yankılanacaktı.

2023 seçimlerine giderken Kemal Kılıçdaroğlu başörtüsü meselesini yeniden gündeme taşıdı ama bu kez bambaşka bir dille. “Bu mesele siyasetin değil, hukukun konusu olmalıdır.” diyerek başörtüsünü anayasal güvenceye almayı teklif etti. Bu teklif, geçmişteki mağduriyetleri siyasetin istismar alanından çıkarıp kalıcı bir hukuk zeminine taşımayı hedefliyordu. Kılıçdaroğlu’nun bu çıkışı, Demirel’in “yasakla çözülmez” fikrinin bir devamıydı. Başörtüsünü bir ideoloji sembolü değil, bir insan hakkı olarak değerlendirdiler. Kılıçdaroğlu’nun çağrısı, “Kadınların başı değil, başlarının dik olması önemlidir.” ifadesiyle özetlenmişti. Fakat ne acıdır ki, bu teklifi mevcut iktidar kanadı desteklemek yerine siyasî bir hesaplaşmaya çevirdi. “Sadece kanunla olmaz, anayasayı tamamen değiştirelim” diyerek meseleyi kendi çıkarlarına alet etmek istedi.

Bir hürriyetin değeri, onu idare edenin lütfu değil, hukukî güvencesiyle ölçülür. Bu yönüyle Kılıçdaroğlu’nun teklifi, siyasî bir hesap değil; inanç hürriyetinin ebedîleşmesi adına atılmış bir adımdı. Fakat siyasal İslâmcılar bu çağrıyı desteklemediler. Böylece yıllarca savundukları başörtüsü serbestliği söylemi samimiyet testinden geçemedi. Başörtüsü meselesi iktidar eliyle fiilen çözülmüş görünse de hukuken hâlâ değişmemiş bir anayasa içinde yaşıyor. Bu durum, hürriyetin kalıcı değil, şartlı bir serbestlik hâline dönüşmesine sebep oldu. Bugün bir yönetim değişse, yasağın yeniden hortlamayacağına dair hiçbir anayasal teminat yoktur.

Hürriyet-i şer’iyye insanın kendi vicdanına kul olması, kimsenin zorlama ve korkusuna boyun eğmemesidir. Gerçek hürriyet, iktidarın lütfu değil, Allah’ın emridir. Başörtüsü de bu manada bir emanet-i ilahiyedir; hiçbir siyasî iktidarın, hiçbir parti grubunun elinde pazarlık konusu olamaz.

İktidarın bu meselede gösterdiği siyasal kıskançlık, aslında samimiyet testidir. Gerçek hürriyet, kendi elindekini değil, başkasının da hakkını koruyabilmektir. Başörtüsü meselesi işte bu hürriyetin bir nişanesidir. Ve bugün bu hürriyetin kalıcı teminatı, ne tankların gölgesinde yazılan anayasada, ne de partilerin geçici vaatlerinde; vicdanın adaletle birleştiği hakikat dairesindedir.

Okunma Sayısı: 177
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı