Vaktiyle, ‘yepyerli’ bir TV kanalında ”Yûnus Emre” dizisi yayımlanmıştı. Dizinin ana karakterleri, bir tekke şeyhi olan Taptuk Emre ile onun en önemli talebeleri olan Yûnus Emre ve Molla Kâsım’dır.
Senaryoya göre, Yûnus Emre, kadı olarak atandığı Nallıhan’da bir vesile Taptuk Emre ile tanışır. İlk vazifesinde ilk imtihanını yaşar Yûnus. Bir cinayet meselesi vardır. Kadı zâhire göre net hüküm verir. Zayıf bir delil ile, olayla hiç ilgisi olmayan masum olan birinin cinayeti işlediğine ve ceza olarak da zanlının boynunun vurulmasına hükmeder.
Hüküm kesindir. İnfaz gerçekleşecektir. Ancak, bir vesileyle, bu olayla alakalı acemi kadı ile Taptuk Emre karşı karşıya gelir. Taptuk Emre’ye göre zanlı masumdur ve kadı şer’an yanlış hüküm vermiştir. Kendisi yüksek tahsilli bir medrese talebesi olması hasebiyle, ümmî bir tekke şeyhi olan Taptuk Emre’nin hukukî bir meselede ilminin ve yetkisinin olmadığını düşünerek, Taptuk Emre’yi hiç ciddiye almaz. Ama hadisenin sonunda Taptuk haklı çıkar ve zanlının masum olduğu anlaşılır. Bu süreçte, Taptuk Emre’nin Yûnus Emre’ye olayla alakalı olarak söylemiş olduğu şu veciz ifade, taze kadının tüm fikir dünyasını alt-üst eder: “Adalet, suçu suçluyu değil, sonuna kadar masumiyeti aramaktır.”
Şeyh ile kadı arasında bu vesileyle ilk gönül bağı kurulmuştur. Bir müddet sonra halinden ve kalinden çok etkilendiği şeyhin talebesi olmak ister. Çünkü bu şeyh, Yûnus’un ehil olup da içinden çıkamayıp neredeyse masum bir insanın kanına girmekle sonuçlanacak bir olayda, derin şer’i hükümlerden bahsederek kadının büyük bir yanlıştan dönmesine vesile olmuştur.
Kadı Yûnus Emre’nin yeni kararı yine hızlı ve nettir. Kadılığı bırakacak, ve Taptuk Emre’nin müridi olacaktır.
Devam edecek