Geçtiğimiz günlerde ülkemizde demokrasi, hukuk, hak ve özgürlükler açısından yine çok sıkıntılı ve endişe verici olumsuz gelişmeler yaşandığına şahit olduk.
Bunlardan biri, seçimin üzerinden bunca zaman geçtiği halde hâlâ içeride tutulmaya devam edilen TİP Milletvekili Can Atalay’la ilgili olarak AYM’nin verdiği “hak ihlali” kararına rağmen, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanının kararı uygulamayıp 6 gün bekledikten sonra topu Yargıtay’a atması ve Adalet Bakanının da “Yetki Yargıtay’da” diyerek ona arka çıkması.
Bu durum, hem AYM ile Yargıtay arasında hayli zamandır gözlenen gerilimin giderek tırmandığını, hem de kritik siyasî davalara iktidarın müdahalesinin devam ettiğini gösteriyor.
AYM-Yargıtay geriliminin sebebi, Yargıtay onayından geçen kimi davalar için yapılan bireysel başvurularda AYM’nin ard arda verdiği ihlal kararlarının Yargıtay’ı rahatsız etmesi.
Son dönemde gündeme gelen suç örgütü-yargı bağlantılarına ilişkin iddialar karşısında suskunluğunu koruyan Yargıtay’ın söz konusu hak ihlali kararlarından rahatsız olması, özellikle not edilmesi gereken dikkat çekici bir durum.
İktidarın Yargıtay’dan yana tavır alması da.
Bu noktada, mafya, suç örgütü, uyuşturucu trafiği konularındaki dikkatli ve titiz takipçiliğiyle bilinen gazeteci Tolga Şardan’ın bir yazısı sebebiyle tutuklanması da son derece manidar. (Neyse ki, Şardan 6 gün içeride tutulduktan sonra yurt dışı yasağı ve adlî kontrol şartıyla da olsa tahliye edildi...)
Bir diğer tutuklama, HDP eski Milletvekili Hüda Kaya’ya geldi. Sebep, bilhassa “gerekçe sıkıntısı”nın yaşandığı hallerde devreye sokulması alışkanlık haline getirilen “Kobani olayları.”
Üzerinden bunca sene geçtiği halde, lâzım oldukça kullanılmaya devam edilen bu gerekçe, şimdi de Hüda Kaya için devreye sokuldu.
O Hüda Kaya ki, 28 Şubat’ta başörtüsü yasağına karşı çıktığı için hedef olmuş, DGM’lerde yargılanmış, tutuklanmış ve hapis yatmıştı.
Şimdi de “Başörtüsü yasağını kaldırdık” diye övünen bir iktidar döneminde, farklı bir gerekçeyle de olsa benzer bir muameleye maruz bırakılıyor.
15-20 Temmuz sürecinde, bazıları bebekleriyle birlikte zindanlarda süründürülen genç-yaşlı-hasta on binlerce başörtülü hanım gibi...
Son olarak CHP Kurultayından çıkan sonucu “Değişim kazandı” diye yorumlayanlara bir hatırlatma yapalım: Bu partideki asıl değişimin, Kılıçdaroğlu’nun milletle ve değerleriyle barışık politikaları ve helalleşme açılımıyla gerçekleştiğini, İstanbul ve Ankara’nın böyle alındığını, yüzde 48’e de böyle erişildiğini kimse unutmasın.