7 Ekim’de Hamas’ın İzzeddin Kassam kolu tarafından “Aksa Tufanı” adıyla başlatılan saldırılar üzerine İsrail’in Gazze’yi hedef alan misilleme harekâtı olanca acımasızlığıyla devam ederken ABD başta olmak üzere Batı hükümetleri ve onlarla aynı çizgide tavır alan diğer birçok ülke yönetimi, haftalar boyunca terör örgütü olarak niteledikleri Hamas’ı suçlayıp İsrail’in meşru müdafaa hakkından dem vurdular.
Hamas’ın İsrailli sivilleri hedef alması, öldürmesi ve esir alıp rehine olarak elinde tutması elbette ki doğru değildi ve İslamın savaş hukukuna getirdiği prensiplere de aykırıydı.
Buna mukabil Netanyahu başkanlığında kurulan İsrail savaş kabinesinin “meşru müdafaa” gerekçesiyle başlattığı Gazze saldırılarında, yarısı çocuk ve kadın 12 bini aşan sivili katletmesi; camileri, kiliseleri, hastaneleri, okulları... vurması da asla kabul edilemezdi.
Ama yine ABD başta olmak üzere birçok ülke yönetimi bu İsrail vahşetine “Hamas’la savaşıyor, savaşta siviller de zarar görebilir” mantığıyla göz yumdu, destek verdi ve gittikçe güçlenen ateşkes çağrılarını reddetti.
Bu duyarsızlık, insanlığın ortak vicdanını isyan ettirdi. ABD’nin, Avrupa’nın ve diğer ülkelerin başkentlerinde ve büyük şehirlerinde yüz binlerce insan Filistin’e destek ve İsrail’e tepki eylemlerinde bir araya geldi, yürüyüş ve eylem yaptı, saldırıların ve katliamın bir an önce durdurulması çağrısında bulundu.
Bu eylemlere bilhassa ABD’de çok sayıda Yahudi de katıldı ve destek verdi. Keza İsrail’de de savaş karşıtı eylemler yapıldı, Filistin’e ve Gazze’ye destek mesajları seslendirildi.
Hamas saldırılarında yakınlarını kaybetmiş veya aile mensupları Hamas’ın elinde rehine olarak tutulan İsraillilerden, “Bu yaşananların sorumlusu Netanyahu ve onun başında olduğu terör hükümetidir. İntikam çözüm değil. Dünya İsrail hükümetine destek vermesin. Bize savaş gemisi değil, barış gönderin” diyenler çıktı.
Aynı şekilde Biden yönetiminin İsrail’e desteği ABD Dışişleri ve Pentagon dahil, devlet kurumlarında görev yapan kadrolarda ciddi rahatsızlık doğurdu ve tepki olarak istifa edenler oldu.
Ve gerek gittikçe büyüyen kamuoyu tepkisi, gerekse İsrail’in işi Gazze’yi de işgal boyutuna taşıma niyetini açığa vurması, şimdiye kadar yaptıklarına destek veren ülkeleri dahi—ABD dahil—tavır değiştirmek durumunda bıraktı.
Sonuçta, kendilerinin de gördüğü ve itiraf ettiği gibi İsrail’in kaybettiği ve kaybedeceği, buna karşılık Hamas’ın değil, Filistin’in kazandığı ve kazanacağı bir tablo şekilleniyor.
İnşaallah...