"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Sadeleştirme inadı

Kâzım GÜLEÇYÜZ
20 Şubat 2014, Perşembe
Bu köşe dahil olmak üzere, Yeni Asya’nın sayfalarında, Risale-i Nur’un sadeleştirilmesini reddeden ve bu işi yapanları vazgeçmeye çağıran çok sayıda yazı çıktı.
Bu yöndeki çağrımızı son olarak, 30 Ocak günü, Gülen cemaatiyle irtibatlı yayın organlarından Bugün TV’de, Erkan Akkuş’un “Güne Bakış” programında bir kez daha seslendirdik.
Ertesi günkü Yeni Asya’nın sürmanşetinde “Sadeleştirmeden vazgeçin” başlığıyla verilen bu çağrımızda, Gülen cemaatinin özellikle Risale-i Nur’dan beslenen kesimine hitap ettik.
İtiraz gerekçelerinin detayı bir tarafa, hiç değilse Nur cemaatlerinin bu noktada ortaya koyduğu ortak ve özel duyarlılığa gösterilmesi icab ettiğini düşündüğümüz saygının gereği olarak, bu çalışmaların artık durdurulmasını istedik.
Bu talep ve çağrının cemaat tabanında mâkes bulduğunu, gelen sinyallerden görüyoruz.
O cenahtan pek çok insanın “Madem ki koca bir şahs-ı manevî bu işe razı değil, o zaman bunun mutlaka dikkate alınması ve gereğinin de yapılması icab eder” dediğini duyuyoruz.
Buna karşılık, sadeleştirme yanlışında ısrar eden tavrın da sürdürüldüğüne şahit oluyoruz.
Geçtiğimiz 15 Şubat’ta Zaman gazetesinde yayınlanan “Mektubat çıktı, sırada Asa-yı Musa var” haberi, bunun son örneği. Sadeleştirilmiş risaleleri çıkaran yayınevinden bir yetkilinin açıklamalarına yer verilen haberde, olumsuz tepkilerin oranı “beşte bir” olarak ifade ediliyor.
Ve tepkilerle ilgili olarak “Eserlerin orijinal hallerinin korunması noktasında aşırı hassaslar. Bu, bizim de hassasiyetimiz ve onların bu hassasiyeti bizi, eserlerin orijinal hallerinin her zaman muhafaza olunacağı ve okunacağı noktasında mutmain kılıyor” ifadesi kullanılıyor.
Peki, hem müellifin ve Nur cemaatinin rızası hilâfına, eserlerin orijinal şeklini sadeleştirme müdahalesi ile bozarak, üstelik Bediüzzaman Said Nursî imzası ile basacaksınız; hem de “Orijinal halinin muhafazasında biz de hassasız” iddiasında bulunacaksınız; bu nasıl bir çelişki!
Aynı yetkili, “Bir an önce çıkmasını çok arzu ediyoruz” dediği Asa-yı Musa ve Gençlik Rehberi için, “külliyatın sadeleştirilmesi çalışmasının ruhunu en fazla yansıtacak kitaplar” ifadesini kullanıyor. Yani sadeleştirme tahrifatı, bu eserlerde en tepe noktaya mı vardırılacak?
“Bu kitaplar sayesinde namaza başlayan, kafasındaki sorulara tatminkâr cevaplar bulduğunu söyleyen kimseler”i sadeleştirme çalışmasının en büyük motivasyon kaynağı olarak niteliyor yetkili. Eserlerin orijinali, bu neticeleri çok daha fazlasıyla vermedi mi ve vermiyor mu? Risalelerle imanını kurtarıp İslamî şuur kazanan muazzam kitle nasıl ortaya çıktı?
Cemaattekiler, siz ne diyorsunuz bu işe?
Okunma Sayısı: 3583
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • said ceylan

    21.2.2014 20:35:00

    şimdi yedikleri tokat tayyip efendinin tokadı,hükümetin tokadı.ama asıl tokadı KUR’AN-KERİM vuracak

  • mustafa necati

    21.2.2014 01:31:00

    sadeleştirme derhal durdurulmalı, yoksaaaa...Allah muhafaza zecr tokadı yakındır.

  • Sezai Mumcu

    20.2.2014 16:40:00

    Arkadas, Yeni Asya’nin yayinlanmis deklarasyonu var. Hicbir menfî akima boyun egmez, batila, ehl-i dalâlete, ehl-i ilhada, münafiklara, herkim olursa olsun mal mülk dünya makamlari yüzünden yalakalik etmez. Bilakis Hakkin hatiri âlidir, hicbir seye feda edilmez diyor. Ona buna yakinlik veya uzaklik ölcüsü Hakka bagli, endama, boya, posta, hükümete, herhangibir cemaatin medyatik gücüne ve status quo ölcülerince konumuna göre degil. Hubbucah dedigigimiz makam/koltuk sevgisini Allah rizasinin üstünde tutanlara itibar etmiyoruz. Riyakarlardan hoslanmiyoruz, sirk-i hafiyi iceren bu cirkin tavira bezenenlere uzakligimizda degisiklik olmayacaktir. Düsmanlara bile musalahakârane tavri benimseyen Yeni Asya sakirtlerin en büyük düsturu sefkati de elden birakmayacaktir. Sayet sefkat sebebiyle bir yakinlik görünüyorsa bunu baska türlü te’vil etmemeli. Size ve bize basiretler dilerim.

  • o.ç

    20.2.2014 15:00:00

    seyfeddin kamil abi yorumun on numara allah razı olsun..olayın özetide bu işte.bize o dönemlerde ergenekoncu bile dedi bu güzel kardeşlerimiz...

  • o.ç

    20.2.2014 14:57:00

    ruşen çakırın 18.02.2014 tarihli yazısından...

    Peki Nurcular Cemaat-hükümet savaşına nasıl bakıyorlar? Kime daha yakınlar? Farklı gruplarla ilişkili ve bağımsız hareket eden çok sayıda Nurcu ile konuştuktan, son günlerde medyaya yansıyan bazı haber ve yorumları inceledikten sonra şu sonuçlara vardım:

    1) Bu savaştan memnun olan hiç kimseyle karşılaşmadım.
    2) Tarafların doğrularına sahip çıkıp yanlışlarını eleştirme eğilimi öne çıkıyor.
    3) İlk başlarda Yeni Asya grubunun Cemaat’ten yana tavır aldığı izlenimi doğdu, fakat bazı sözcüler bunu kısa sürede tekzip ettiler. Yine de Nurcular içinde Cemaat’e en yakın grubun Yeni Asya olduğu söylenebilir.

    bu yazının yanlış bir tespit olduğunu, hükümeti eleştirmenin şu dönemde hocaefendi grubuna yakınlaşmak manasına geldiiğini düşünüyorum.gazetemde bu haberle ilgili iki satır haber görmek isterim.
    gayr_i meşru muhabbetin cezası şefkatdiz ve merhametsizcee azap çekmektir...diyor üstad. hocaefendinin başına gelen bundan ibaret

  • seyfeddin kamil d.

    20.2.2014 13:28:00

    Sn. Dr. Hulusi Ö.; Bu dünya etme bulma dünyasıdır demiş atalarımız. Bizler 2010 referandumunda yapmayın, etmeyin bu RTE’ı palazlandırmayın dediğimizde vatan hainliğiyle suçlandık. Sizler ölüleri bile oy kullanmaya davet ettiniz. uçaklarla yurt dışından insan taşıyıp oy kullandırdınız. Beraber yürüdük biz yollarda şarkıları eşliğinde lale devri yaşadınız. ortağınız son anda kazdığınız kuyuyu farketti ve tedbirlerini almaya başladı. Bizler cumhuriyet dönemi fişlenmeye, işkencelere, hapishanelere alışkınız. önceden yattığımız gibi yine hapishanelerde yatarız. ama hocaefendi yarım saat nezarette kalmamak için soluğu abd’de aldı. Hapishanelerden bu kadar korkmayın. Demirel bile hapis yattı. Bizim mehdimiz bu günleri bildiği için eserlerinde bizi hep uyardı. Siyasetçilerle çok içli dışlı olmayın. onların makamlarına göz dikmeyin diye. Sizin mehdiniz niye bu olacakları göremedi? Hani sizin tedbir sloganınız vardı. Ne diyelim Allah kurtarsın.

  • B. Akar

    20.2.2014 12:14:00

    Sizlerde mühim ehl-i ilim de var. Ehl-i ilmin bir kısmında bir enâniyet-i ilmiye bulunur. Kendi mütevazi de olsa, o cihette enâniyetlidir; çabuk enâniyetini bırakmaz. Kalbi, aklı ne kadar yapışsa da, nefsi, o ilmî enâniyeti cihetinde imtiyaz ister, kendini satmak ister, hattâ yazılan risalelere karşı muaraza ister. Kalbi risaleleri sevdiği ve aklı istihsan ettiği ve yüksek bulduğu halde, nefsi ise, enâniyet-i ilmiyeden gelen kıskançlık cihetinde zımnî bir adâvet besler gibi, Sözlerin kıymetlerinin tenzilini arzu eder—tâ ki kendi mahsulât-ı fikriyesi onlara yetişsin, onlar gibi satılsın. Halbuki, bilmecburiye bunu haber veriyorum ki:
    Bu durûs-u Kur’âniyenin dairesi içinde olanlar, allâme ve müctehidler de olsalar, vazifeleri, ulûm-u imaniye cihetinde, yalnız yazılan şu Sözlerin şerhleri ve izahlarıdır veya tanzimleridir.
    (Üstadın ifadeleri sadeleştirme ihaneti yapanlara tam oturuyor. başka söze ne hacet..)

  • seyfeddin kamil d.

    20.2.2014 11:46:00

    Bu sadeleştirmenin temel amacı, Gülen hareketinin gelişme süreci içerisinde risaleleri tamamen sadeleştirip kendi jenerasyonuna mal edip müellifin ismini bile değiştirecek konuma gelecekleridir. Mehmet Sema’nın yorumunda da görüldüğü gibi takipçileri de bilinen savunmalarını öne sürüyorlar. Bizler orijinal eserleri okuduk anladık, çocuklarımız okuyorlar anlamıyoruz demiyorlar. Sadece gülen cemaati anlamıyoruz diyorlar. Ancak şu anda ’Kırk katır mı, Kırk satır mı?’ noktasına geldiler. Görelim mevlâ neyler, neylerse güzel eyler.

  • Dr.Hulusi Ö.

    20.2.2014 11:34:00

    Kardeşlerim, sakın ama sakın yanılgıya düşmeyin. Evet biz hizmet hareketi ve Fethullah Hoca’ya bu sadeleştirme meselesi yüzünden sitemkar olabiliriz, bu hareket doğrudur yanlıştır, art niyetlidir iyi niyetlidir bu tartışılır. Ancak şu anda mü’minler eliyle mü’minlere zulümler yapılıyor, hergün satın alınmış yazar ve medya organlarınca türlü iftiralar atıldığını görmemek için kör olmak gerekiyor. Bakın kardeşlerim, dava arkadaşlarım, bu ateş bugün oraya düşmekte ama görülen o ki şurada burada yapılan fişlemelere insafsızca toplumun her kesimine bulaşmış, böyle devlet eliyle bir zulüm yapılmakta, herkezi tek tek kendilerine biat ettirmeye çalışıyorlar göremiyor musunuz?Biat ettiremediklerine de zorbalıkla diz çöktürmeye çalışıyorlar. Kimi dini vakıflara araziler, burslar imkanlar tanınarak saflarına çekmeye çalışılıyor, kimisine de farklı argümanlar kullanıyorlar, değişik şekillerde Fethullah Hocaya cephe aldırıyolar. Uyanın bu uykudan, ateş bizi de diğer cemaatleri de iyice sarmadan

  • celal can

    20.2.2014 10:37:00

           Kazim bey,seksen,doksan senedir hakiki nushalariyla okudugumuz risalei nurlar milyonlarin kalbine taht kurmus ve yetmisikibucuk milletin yikilan gonul hanelerini tamir etmis ve kiyamete kadarda devam edecek rabbimizin inayetiyle,adi ustunde sadelestirme daha acik olursak risalei nurlari sadelestirenleri kirdiklari bu potdan bir an once donmelerini bu gunaha devam etmemelerini diliyoruz .bizden soylemesi...
       Bu yapilan sahtecilik asrin ustadina talebeletine dostlarina kardeslerine karsi bir hakarettir.en onemlisi rabbimize karsi ilahlik taslamaktir....her neyse

  • Ahmet ilhan

    20.2.2014 10:13:00

    Risale-i Nur Külliyatı Hz. Bediüzzaman’a nasıl yazdırılmışsa öyle kalması icap eder. Külliyat yaınlayan kişiler yayın işinde sadece lügat manalarını, ayet- hadis meali, Risale-i Nurda geçen yer, şahıs ve kurum konularında eserin arkasına malumat koyabilirler. Bunun dışında yapılan sadeleştirme (sahteleştirme) gençlerin değil, sadece zındıkanın işine yarar. Başlarına gelen musibetten keşke ders alabilseler.

  • OERKUT

    20.2.2014 09:55:00

    aziz kardeşim merhum sungur ağabey sadeleştirme yapanlar için :bu hiyanettir bunu yapanların eli kırılsın allah kahretsin demedi mi dedi ve bizde amin dedeik.cenabı allah deynekle değil musibetle müstahakları düver.alttan birkaç kişinin ifdelerine kanma .sunguru dinlemeyen beni seni hiç dinlemez.

  • h.h.k

    20.2.2014 09:53:00

    Demek ki üfleyen başkası,sahnede oynayan da bunlar..Sadeleştirme cinayetiyle zındıkaya hizmet edildğini bütün nur talebeleri ortak bir sesle bağırdılar..Görülüyor ki kulaklar tam sağırlaşmış.Bu sesleri duymaları mümkün görünmüyor..Kaderin adaletiyle başlarına gelmedik kalmadı..Musibetlerin dilini de hala anlayamamış görünüyorlar..Yazıklar olsun..Bu halde devam ederlerse bu defa başlarına her halde bir kıyamet kopar.Ne yapalım biz de kaderin adaleti deriz ve zarara rızasıyla düşene merhamet edilmez düsturuyla,pencerelerden seyreder içlerine girmeyiz.
       Kişi hatasını anlar ve itiraf ederse kendisine tevbe kapısı açılır ve affoluna bilir.Ama böyle yaptığı hatayı görmez ve kabül etmezse ve hata da devam ederse çok ciddi bir zecr tokatından dünyadayken kurtulamaz ve ahiretteki durumu da vahim olur.
       Ne diyelim Allah islah eylesin ve en kısa zamanda hatalarını anlayıp dönüşü nasıp etsin.

  • Mehmet Sema

    20.2.2014 09:00:00

    Aziz abicim, zihinlere ve genç dimağlara yönelik küfür tazyikatının yüksek mertebelere ulaştığı bu çağın gerekliliklerinden birisi de gençleri kitap okumaya, onlara fikrî mayalar çalmaya yönelik hareketler olmalıdır. Ben kıyısından köşesinden gönül vermeye gayret ettiğim hizmet hareketinin yurtlarında özüme döndüm, aslî hüviyetimi kazandım. Okuma dönemlerimizde Külliyat okumaları yapar, kendimizi onları anlamaya gayret eder, dehlizlerinde kaybolmaya çalışırdık. Bugüne geldiğimizde yeni jenerasyonun malum tazyikatın sonuçları nazara alındığında zaten kazanamadığı okuma alışkanlığının yanında gençlerin bir de anlaşılması güç olan bu eserlere tümüyle uzaklaştığını görüyoruz. (kendi kardeşimden örnek verebilirim) Sadece yeni dönem gençleri değil, bu terminolojiyle hiç tanışmamış ama sonraları bir şekilde irtibata geçilip kalpleri ısındırılmış yetişkinler de bunlardan istifade edemiyor. Bu yüzden lütfen artık bunları birer tahrif hareketi olarak görmeyin, Hak rızasından gayrısı yoktur.

  • demokrat

    20.2.2014 08:48:00

    Siz de iyi niyetle onların programlarına çıkın bakalım.Sosyolojide meşhur kural;senin ne anlattığın değil,muhatabının ne anladığı önemlidir.Siyasal İslamcıların da malum cemaatin de anladığı bir gerçek var:Hiçbir şey anlamamak...Çünkü onların sadece kendi doğruları var.Onların sadece kendi dünyaları var.Onların sadece kendi düşleri var...

  • ramazan Tavşan

    20.2.2014 08:47:00

    Burada amaç tamamen risalei nura olan ilgi ve alakanın önünü kesmeye yöneliktir.
    Risalei nurlara yeni yönelenlere , gözünüzde büyüttüğünüz kadar bir şey değil işte bakın imajı oluşturarak bu tahrif edilmiş eserlerle desteklenmeye çalışılıyor.
    Ama nafile uğraş bunlar başarılı olamayacakları gibi aksiyle tokat yeyicekleri kesindir ve yiyorlar da.
    Risalei nur bu vatanda hükümferma olacaktır, bu engellenemez.

  • Mehmet Babacan

    20.2.2014 08:04:00

    Kazım Ağabey, yazılarınızı takip ediyorum. Sadeleştirme konusunda üzüntümü ifade etmek istiyorum. Risale-i Nur’ların sadeleştirmeye değil, yaşanılıp anlatılmaya ihtiyacı var diye düşünüyorum.

  • özdemiroğlu

    20.2.2014 06:50:00

            Madem ki her şeye rağmen inatla ve ısrarla bu tahrifat projesi devam ediyor ve edecek.O zaman gelen beddualardan ve musibetlerden de sakınsınlar.Bu projenin mimarları ve mucidini Aziz-i Cebbara havale ediyoruz.Titresin,titresin ve eğer zerre kadar vicdan denilen duyguda bir yer varsa iyi otokontrol yapsın.Bakalım bundan sonra nereye ve kimlere sığınacaklar.Kur’an’ın sahibi,bu asırdaki Kur’an’ın tefsirini de muhafaza edecektir.

  • Sezai Mumcu

    20.2.2014 01:45:00

    Kendi lisanimizin yaninda anadilimiz kadar iyi bildigimiz Almanca eserlere bakiyoruz. Edibleri, filozoflari ikiyüz sene önce ne yazmissa SADELESTIRME safsatasi olmamaksizin bugün ilk ögretimde okuyanlar onlari okuyorlar ve anliyorlar. Su sadelestiricilere sözüm, siz anadilinizi konusmamakla biryerlere hapsediyosaniz hasta olan cocuklar degil bizzat sizsiniz. Bakin akiminizin pirine ne kadar -size göre- sadelestrilmesi gereken kelime istimal ediyor. Cikin Hocaefendiye Pir-i Sultanim yanina bir mütercim verelim de genc nesiller de seni anlasin mi diyorsunuz?
    Üstad Hazretleri hizmetkar talebelerinden cogu Arapca bilmedikleri halde ihtar edildi size Arapca risalelerden de okuyacagim diyor. Neden? Bir insan sadece fikir dagarcigindan ibaret degil de ondan! Sair latifeleri ve hassalarinin da Risalelerden hissesi var bu ancak orijinallige has bir durum. Aynen Kur’an’in bir harfine on bazen yüz ve bazen ta ellibine kadar sevap verilmesi gibi, Latin harflerle transskripsiyona o SEVAPLAR YOK

  • mustafa yalçın

    20.2.2014 00:40:00

    Söze ne hacet üflesinlen sönsün bu yangın. Yoksa Gayretullaha dokunacak Allahualem.

  • ABDULLAH KUL

    20.2.2014 00:37:00

    Bunlara, hoca efendileri bir kere talimatı vermiş.Bunlar sadeleştır meden vaz geçemezler.Vaz geçseler hoca efendilerinin bed-duasına maruz kalırlar.Uğraşmaya değmez.Onları Allah’a havale ediyoruz.Bir sohbette bir kardeş:’’Hoca efendi mehdidir,o hata etmez,diyorlar’’dedi.el-insaf,ne diyelim.

  • Derkan BERK

    20.2.2014 00:24:00

    Demek ki; bazıları ıslah olmaz yola girmişler,, yoksa; paralel sahteleştiriciler gerçek mi???

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı