Hukuk ve demokrasi tarihimize kara bir leke ve utanç olarak geçen Yassıada kararlarının yok hükmünde sayılmasına ilişkin teklifin Mecliste grubu olan ve temsil edilen bütün partilerin ittifakıyla kabul edilmesi demokrasimiz adına son derece önemli.
Bir eksiğiyle de olsa buna yakın bir dayanışma meş’um ve karanlık 15 Temmuz olayının hemen ardından Yenikapı’da yapılan mitingde, o zaman Mecliste temsil edilen partilerin üçünün katılımıyla gerçekleşmişti.
Yassıada oylamasında, o zaman dışlanan HDP dahil bütün partilerin firesiz desteğiyle ortak bir karar çıktı ve böylece TBMM bilhassa şu dönemde çok daha fazla ihtiyaç duyulan bir beraberlik tablosu sergilemiş oldu.
Bu tavrıyla muhalefet, aynı zamanda “Yassıada tesisleri”nin açılışını tek başına yapan “Cumhur ikilisi”ne milletin önünde unutulmaz bir demokrasi ve nezaket dersi de verdi.
İyi Partili Naci Cinisli’nin “Teklife Gültekin Uysal, DP Bursa Milletvekili Agâh Erozan’ın oğlu, İyi Partili Ahmet Erozan ve DP Erzurum Milletvekili Rıfkı Salim Burçak’la Konya Milletvekili Sıtkı Salim Burçak gibi iki aile büyüğüne sahip ben de imza atmak isterdik” ve CHP’li Kaboğlu’nun “Teklif, başta CHP, bütün partilerin imzasına açılmalıydı” sözleri de bu dersi tamamlayan ilginç bir anekdot oldu.
Seçime girmesinde mahzur görülmeyen ve 6 milyon oy alarak Meclise girdikten sonra iktidar bloku tarafından “terörist”likle suçlanan; seçilmiş eşbaşkanları, milletvekilleri ve belediye başkanları tutuklu olan HDP’nin de bu tabloda yer alması ayrıca anlamlı.
Aynı HDP’nin “çözüm süreci” günlerinde iktidar partisince “partner” muamelesi gördüğü de unutulmaması gereken bir vakıa!
Sonuç olarak, muhalefetin firesiz katkısıyla Meclisten çıkan karar, çok geç de olsa ve mağdurları açısından dünyevî cihetiyle bir anlamı bulunmasa da, Yassıada utancının temizlenmesi noktasında önemli bir hadise.
Ama iş onunla bitmiyor. 12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubat ve özellikle yakıcı mağduriyetler üretmeye devam eden 15-20 Temmuz kaynaklı utançların da 60 yıl geçmesini beklemeden bitirilmesi lâzım ki, hukuksuz uygulamaların vicdanlar üzerinde giderek daha da ağırlaşan yükü ilânihaye taşınmaya devam edilmesin.
Ahirete kalan hesaplara yenileri eklenmesin.