Atalarımız “Kadını er zaptetmez, ar zapteder” demişlerdir. Peygamberimiz (asm) göğsüne işaret edip kalbini göstererek “Takva buradadır” (Müslim, Birr, 32; Tirmizî, Birr, 18.) buyur- muşlar ve “Allahım, nefsime / kalbime takvâsını ver!” diye duâ etmişlerdir. (Müslim, Zikir, 73; Nesâî, “İstiâze, 13.) Bize de böyle duâ etmemiz tavsiyesinde bu- lunmuştur.

**

Kibre ve gurura kapılmadan Cenâb-ı Allah’a şükür edip nimetini göstermek ve Müslümanların muhabbetini kazanmak maksadıyla güzel elbise giymek ve bu şekilde toplum içine çıkmak sünnettir.

Yüce Allah Kur’ân-ı Kerîm’de “Ey Ademoğulları! Her mescide güzel elbiselerinizi giyinerek gidin; yiyin için fakat israf etmeyin, çünkü Allah müsrif- leri sevmez” (Araf Sûresi, 7: 31.) buyurur. Kişi evinden çıkıp toplum içine girdiği ve özellikle cami ve mescitlere gittiği za- man temiz ve güzel elbiselerini giyerek çıkmalı ve gitmelidir.

Sadece elbisenin insanı takva sahibi yapmayacağını, elbisenin içini takva ile doldurmak gerektiğini belirten Yüce Allah “Ey Âdem oğulları! Size ayıp yerlerinizi örtecek giysi ve süsleneceğiniz elbiseler inzal ettik. Sizin için daha hayırlı olan ise takvâ elbisesidir... Bütün bunlar Allah’ın âyetlerindendir. Umulur ki düşünür de öğüt alırsınız.” (Araf Sûresi, 7: 26.) buyurur.

**

Takva elbisesi tefsirlerde “Vücudu koruyan elbise ile beraber sâlih amel; haya, iffet, güzel huy, ruhumuzu ve aklımızı koruyan tevhid-i hakiki gibi değişik şekillerde açıklanmıştır. (Râzî, Tefsir-i Kebir, 14:52.)

Dünya ve ahirette “rızıkların ve azık- ların hayırlısı takvadır. Ey akıl sahipleri, Benden korkun!” (Bakara Sûresi, 2: 197.) âyeti insan için en hayırlı olan şeyin takva, yani Allah korkusu olduğunu açıkça belirtir.

Bu durumda takva, itikatta tevhid-i hakikiye sahip olmak, bid’a ve dalâletten sakınmak, akılda istikamet ve hikmet üzere olmak, ahlâkta haya edepli olmak günahlardan ve çirkin davranışlardan uzak durmaktır. Bu haliyle takva bütün itikadî, ilmî, amelî ve ahlâkî erdemleri kapsayan en kapsamlı fazilettir. Böylece takva elbisesi insanın giyeceği en değerli ve kıymetli elbisedir.

**

Kişi Allah korkusu ile haramdan kaçtığı gibi, riya ve kibir gibi durumlardan da kaçınmalıdır. Peygamberimiz (asm) “Kalbinde zerre miktar kibir bulunan Cennet’e girmeyecektir” buyurunca bir sahabi “Adam elbisesinin ve ayakkabı- larının güzel olmasından hoşlanıyorsa, bunda bir sakınca var mıdır?” deyince, “Şüphesiz ki Allah güzeldir, güzelliği sever. Kibir ise, gerçeği kabul etmeyerek inkâr etmek ve insanları hor ve hakîr görmektir” (Ebû Davud, Libas: 27.) buyurdular.

Peygamberimiz (asm) evinden çıka- cağı zaman saçını-sakalını, kılık kıyafetini düzeltirdi. 

Bu konuda şöyle buyurdu: “Biriniz kardeşlerinin yanına çıkacağı zaman kendisini hazırlasın. Çünkü Allah güzel- dir, güzeli sever.” (Müslim, İman: 147; İbni Mâce, Dua: 10.)

Sonuç olarak, takva kılık kıyafetle ilgili değil, kalpte olan Allah korkusu ve amellerindeki Allah rızası niyetidir. Allah kuluna verdiği nimetin eserini üzerinde görmek ister. Bu sebeple kişi durumuna ve ma- kamına göre güzel giyinmelidir. Nitekim kişi kıyafeti ile karşılandığı için İmam-ı Azam (ra) talebelerinin giyimlerine çok dikkat ederdi. “İnsanların sana acımaması ve ak- ranlarının gıpta ile bakması için kılık kıyafetini düzeltmen gerekir” derdi. Müslü- manın “İslâmiyet’i mahbub ve ulvî gös- terme” vazifesi de vardır ve bu görev önce kılık kıyafetle yapılmalıdır.