"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

3. Paşanın mahiyeti ve Burdur hatırası

M. Latif SALİHOĞLU
12 Nisan 2024, Cuma
Tek parti döneminin üç etkili-yetkili paşasından biridir, Fevzi Çakmak. Yaş (1876 doğumlu) ve rütbe (mareşal) bakımından Kemal Paşa ile İsmet Paşadan dahi ileridir. İnisiyatif kullanma ve karakter yönü itibariyle, ikisinin de gerisindedir.

 

Meselâ, en yüksek kademe olan mareşallik rütbesine sahip olmasına rağmen, Mustafa Kemal’in adeta emirber neferi gibidir. Onun hemen hiçbir sözünden dışarı çıkmaz; emirlerini aynen tatbik eder.

Kezâ, İsmet Paşanın II. Cumhurreisi olmasında da en büyük pay onundur.

Katliâmlı Dersim Fâciasındaki günah derecesine bakıldığında ise, Fevzi Paşanın tercihen birinci sıraya çıktığını görmek mümkün. Zira, Ekim 1937 İsmet Paşa siyasetin dışına itilmişken, Fevzi Paşa, katliamlı harekâtı başından sonuna kadar komuta etti. Harekat bittikten ve on binlerce vatandaş katledildikten sonra, hayatta kalan kız-erkek çocukların asimile edilmesini talep ile onların harekâta katılan subaylara birer-ikişer dağıtılmasını sağlayan kişi yine Fevzi Paşadır.

*

Üstad Bediüzzaman, Rumuzat-ı Semaniye (4. Remiz) isimli eserinde Fevzi Paşa’dan bahisle “...Zâhiren İslâmiyet tarafdârı ve bir derece îmân sâhibi olarak kendini gösteren; fakat, ehl-­i îmân onun sûrî (gösterişli-riyakârane) diyânetine aldanıp, dizginleri öteki gaddârların eline verdiğinden…” söz eder. 

Mustafa Sungur Ağabeyin hatıralarında ise, Hz. Bediüzzaman, 10 Nisan 1950’de ölen Fevzi Paşa için bir türlü “Allah rahmet etsin” diyemiyor. 

*

Fevzi Paşa, İsmet Paşanın kurnazca manevrası sonucu emekliye sevk edilip askeriyenin başından diskalifiye edilmesinin ardından siyasete atıldı. Demokratların sayesinde Meclis’e girdiği halde, DP’ye en büyük kötülüğü yine kendisi yaptı. 1948’de kurulan Millet Partisi’nin fahri başkanı oldu. DP’den transfer ettiği mebuslarla Meclis’te MP’ye grup kurdurdu. Demokratların önünü kesmeye çalıştı, ancak buna muvaffak olamadı. 1950’deki genel seçimlerden kısa bir süre önce öldü, gitti.

*

Fevzi Paşa ile ilgili yayınladığımız hemen her yazıdan sonra, şu mealdeki sorularla karşılaşıyoruz:

- Fevzi Paşa, 1926’da Burdur’a gittiğinde, valinin Said Nursî’den şikâyet etmesine mukabil olarak “Bediüzzaman'dan zarar gelmez. İlişmeyiniz, hürmet ediniz" diyor. Bu hususu nasıl yorumlamak lazım?

Bu mealdeki soruya mukabil olarak, aşağıda sıralayacağımız hususlar, aynı zamanda cevapları da içinde barındırıyor olacak.

+ Fevzi Paşa, o sözü sarf ettiği 1926 senesinde Bediüzzaman Hazretleri de Burdur’da idi. Paşa, onunla görüşmedi ve ziyaret etme tenezzülünde bulunmadı. Daha sonraki yıllarda da (24 yıl boyunca) hiç ziyaret etmedi. Hiç lehinde konuşmadı. Yapılan zulümlere, içkencelere, kötülüklere sadece seyirci kaldı.

+ Paşa, o sözü söyledi, lâkin devamını getirmedi. Üstad Bediüzzaman’a hayatı boyunca hiçbir faydası dokunmadı. Siyaseten zararı dokundu. Said Nursî’nin Demokratları desteklemesine mukabil, Paşa, onların karşısına Milletçileri dikti.

Fevzi Paşa, şayet samimi bir dost olsaydı, iyilik namına bir eseri, bir işareti görülecekti. 27 sene süren eşedd-i zulüm ve istibdat dönemi, onun süngüsüne yaslanılarak uygulandı.

Fevzi Paşanın Burdur’da söylediği olumlu sözlerin en önemli sebebi, kanaatimce o tarihte üç sene evvel Ankara’da şahit olduğu şoke edici bazı durumlardır. Mustafa Kemal, Said Nursi’yi iki defa öldürmek istedi ise de, bunda muvaffak olamadı. Bir defasında, tifüs aşısı bahanesiyle zehir şırınga ettirdi. Göğsünün üzerinde toplanıp ahir ömründe pul pul dökülen o zehirden talebelerine gösterdiği gibi, bunun 1923’te Ankara kaynaklı olduğunu da ifade ediyor.

İkinci teşebbüs “Riyaset odası”nda cereyan ediyor. Son Şahitler’den Şarköylü Hasan Ergen’in hatırasında, Said Nursi’den nakille şu bilgi yer alıyor: Mustafa Kemal, üç mesele hakkında benden fetva istedi. Kabul etmedim. Şiddetli münakaşa ettik. Çok hiddetlendi. Bana “...Seni öldürmeyeceğim; ama, hayatının sonuna kadar hapis ve sürgün yaşayacaksın” dedi.

Bu ve başka kaynaklardan da topladığımız bilgilerin özeti şudur: Mustafa Kemal, başkanlık odasında Said Nursî’yi öldürmek istedi. Kendisi gibi silâhı da tutukluk yaptı. Öldürmedi. O dehşetli tabloya şahit olanların başında Fevzi Paşa geliyor. Hz. Bediüzzaman’a “Af büyüklerin şânıdır” diyerek aralarını bulmaya çalışıyor. Daha sonra ipler tamamen kopuyor. Said Nursî, Ankara’dan ayrılarak memleketine gidiyor. Şeyh Said hadisesinden sonra da batıya sürgün ediliyor. Fevzi Paşanın, Burdur valisine söylediği sözlerin, Ankara’da şahit olduğu çarpıcı hadiselerle yakından ilgili olması kuvvetle muhtemeldir. Zira, başka türlü bir bağlantı şimdiye kadar tesbit edilebilmiş değil.

Okunma Sayısı: 1806
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Vasfi Akçetin

    12.4.2024 13:37:38

    Yahu bu ayasofya açılsa ne olur,açılmasa...Kardeşim tüm dünyada açılan hiçbir ibadethane aslından ayrılmamalı,asliyeti bozulmamalıdır.cami ise cami,kilise isekilise,havra ise havra...Ne oldu açıldıda...Başımız göğe mi erdi.Zaten bir bölümünde namaz kılınıp,Kur'an okunuyordu.Rahmetli Demirel bunu başarmıştı.Hala fanatizm ve siyasi körlük.Bu nurculara yakışmaz.Nurcular dünyanın en demokrat,en cumhuriyetçi,en laik ve en dik duruşlu varlıklarıdır.Vesselam.

  • Sefer Akgül

    12.4.2024 10:25:46

    Tebrikler .çok güzel bir degerlendirme

  • Umut Özkan

    12.4.2024 08:54:20

    Ayasofya da açıldı.. sırada 5816 var.. sonra ortaya çıkacak biçok gizli kalmış hakikatler..

  • Hüseyin İlhan

    12.4.2024 07:54:46

    Hayırlı cumalar olsun.F.Çakmak samimi ve hak-hukuk-adalet için çalışan biri değil aynı Resulullah efendimiz SAV'min bir gazadan sonra sahabelere şehitler tek tek dile getirilirken birine sıra geldiğinde 'O na şehit demeyiniz,o rızai ilahi için değil,nasıl kahramanlık gösterilir diyerek düşmanla çarpışmıştır,mealinde sözü bu cinayetler işleyen,milletin ve masumların haklarına tecavüzü meslek edinmiş,ehli imana yapılan zulmü idrakten nasipsiz ve bölücülük yapana aziz üstadımız rahmet dilememiş anlıyorum.

  • Oğuz Yiğiter

    12.4.2024 06:46:43

    Allah razı olsun Lâtif Hocam. Bir sis perdesini daha bu bayram yazınız vesilesiylere tekrar arşivlere geçirdiniz. Çok önemli. Ehl-i imanın bu fevkalâde safderûnluğu ve kırmızı kitapları tahkik ve temyiz kabiliyetiyle okuyamayan ihvanlara bir navigasyon görevi görür inşaallah. Gerçekten bu "Ahirzaman Tarihi"ni doğru okuyup anlamak hususundaki gayretleriniz çok kıymetli istikbal nesilleri için. Bu vesile ile Ramazan Bayramınızı tebrik ediyor, hudutta istikamet nöbeti hizmerinizde bereketli ve semeredâr nice yıllar diliyorum....

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı