Resmî adı Fransızca “Côte d’Ivoire” olan Fildişi Sahili ülkesi, aynı zamanda eski bir Fransız sömürgesi.
Bu yılın ilk beş ayı boyunca muhtelif beldelerini gezip incelemelerde bulunduğumuz bu Orta Batı Afrika ülkesinde, şu günlerde bağımsızlık yıldönümü kutlamaları yapılıyor. Resmiyete göre bağımsızlığına kavuştuğu tarih 7 Ağustos 1960 olarak kabul ediliyor. O gün, aynı zamanda ülkede resmî tatil ilân edilmiş durumda.
Nüfusun yarıya yakın kısmı Müslüman ve mezhep olarak da Malikî. Lübnanlıların ekseriyeti ise Müslüman Şia.
Ülkenin Başkenti, iç kesimde yer alan orta ölçekli bir yerleşim merkezi: Yamoussoukro. En büyük ve kalabalık şehir ise, kayıtlı-kayıtsız nüfusu 5 milyonu aştığı tahmin edilen Abidjan şehri.

*
Bir toplumun sömürgeden kurtulması hiç de kolay bir hadise değil. Fildişi Sahili Cumhuriyeti ve benzeri mahiyetteki ülkeler, her ne kadar kâğıt üzerinde bağımsız olmuş gibi gözükse de, fiilî durum çoğu kez farklı olabiliyor.
Meselâ, Fransa, Fildişi Sahili ve buraya komşu olan ülkelerin çoğunu ekonomik olarak sömürmeye bugün de devam ediyor. Altın ve sair maden rezervlerinin hemen tamamını Fransızlar işletip hava yoluyla (helikopter+uçak) ülkelerine götürüyor. Öyle ki, bu ülkenin millî hava limanı dışında, Fransa’nın kendisi için yaptırdığı ve işletmesini de kendisinin idame ettirmiş olduğu askerî korumalı özel bir hava limanı var. Üstelik, buraya kimse müdahale dahi etmiyor, edemiyor. Siyaset sahasında durum böyle olduğu gibi, bürokrasi ve ülkenin can damarı mesabesindeki sair işletmelerde de durum hemen hemen aynı.
Acaba, tam bağımsız bir ülkede bütün bunlar olabilir mi? Hiç mümkün mü?
*
Fildişi Sahili’nin ticarî sektörü, ağırlıklı olarak Lübnan kökenli vatandaşların elinde. Hatta, yer yer tekelinde denilebilir.
Bununla beraber, son yıllarda Avrupa’nın diğer devletleri, ABD, İsrail, Mısır ve Türkiye; keza, Uzak Doğu’dan Japonlar ve Çinliler bu ülkede ciddi yatırımlara yönelmiş durumda. Yatırımlar, ağırlıklı olarak yüksek bina ile yol, viyadük ve büyük köprü inşaatları şeklinde dikkat çekiyor.
Otomotiv sektörünün başını ise, artık Fransa ve diğer Avrupa markaları değil, Japon markaları çekiyor. Özellikle de Toyota markası, piyasanın yarıdan fazlasını işgal etmiş durumda.
Ülkede bol miktarda yetişen kakao çekirdeği, muz, mango, ananas, avakado ve adeta millî yemek yerine geçen açeke üretimi dışındaki birçok sebze, meyve, tahıl ürünü dışarıdan ithal ediliyor. İthal mamülleri ise, daha çok lüks marketlerde bulunmakta ve maddi durumu elverişli olan nüfusun yüzde 20’ler civarındaki kesimi tarafından tüketilebilmekte.
*
Bizim bu ülkeye yönelik hizmetimizin ağırlık merkezi, muhtaçlara gıda yardımının yanı sıra, bilhassa talebelere yönelik olarak Kur’ân, Elif Cüzü ve Fransızca Risâleleri temin etmek şeklinde devam ediyor.
Şimdiye kadar bu eserlerden binlerce adetin dağıtımı yapıldı. Hem şehir merkezinde, hem de bilhassa yoksulluğun had safhada olduğu iç kesimlerde, aynı hizmetin kesintisiz şekilde devam ettiğini burada bir kez daha paylaşmış olalım.