"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Temmuz sonu yaşanan mühim hadiseler (3)

M. Latif SALİHOĞLU
24 Temmuz 2025, Perşembe
HÜRRİYET-MEŞRUTİYET NASIL İLÂN EDİLDİ?

Şu “II. Meşrutiyet” tabiri, aslında bir “galat-ı meşhur”dur. Zira, gerçekte 23 Temmuz 1908’de ilân edilen şey, meşrûtiyetten ziyade hürriyettir. Nitekim, o tarihlerde gazetelerde zikredilen tabir “inkılâb-ı hürriyet”tir. Meşrûtiyet ise, esasen tâ 1876’dan beri vardı ve sadece askıya alınmış durumdaydı. Dolayısıyla, 23 Temmuz günü Manastır’da ilân edilen şeyin adı “hürriyet” idi; Niyazi ile Enver Beyler de birer “kahraman-ı hürriyet” sıfatıyla alkışlanıyorlardı. 

Üstelik, bu tarih resmî cihetten de “Hürriyet Bayramı” günü olarak kabul edildi. Öyle ki, tâ 1935 yılına kadar bile her 23 Temmuz günü “Hürriyet Bayramı” şeklinde anılmaya-kutlanmaya devam etti. Bir dönem kaldırıldı ise de, günümüzde 24 Temmuz Basın Bayramı Günü diye anılmaya devam ediyor. 

«

1908’de hürriyetin ilânını müteakip, Kànun-i Esâsî (Anayasa) tekrar yürürlüğe kondu. Ardından, Mebûsan ile Âyân Meclisleri yeniden teşkil edilerek, meşrutiyetin ikinci faslına geçilmiş oldu. 

Bu faslın ömrü de, ne yazık ki diğeri gibi kısa sürdü. Daha birinci senesini doldurmayan yeni meşrutiyet, yine “meşrutiyet adına” adeta hançerlenerek katledildi. Tetikçi olarak kullanılanlar, Selânik Ordusu da denilen bozguncu Hareket Ordusu’nun içindeki cânilerdi. Azmettirici asıl katil ise, Jön Türklerin ve İttihatçıların içine sızıp sinsice faaliyet yürüten gayr-ı Türk, gayr-ı müslim komitacı ruhlu heriflerdi. 

Hariçten de kuvvet alan bu şer ittifakı, hürriyet ve meşrûtiyeti bu millete çok gördüler. Bu içtimaî nimetin serpilip boy vermesinden ürktüler. Yegâne çare olarak, bu sistemi boğazlayarak katletmeyi bildiler. Nitekim onu yaptılar. 

Böylelikle, Mutlakıyet devrinin hafif istibdadı, meşrûtiyette yerini şedit bir istibdada terk etti. (Tabiî, Cumhuriyet devrinde “mutlak istibdat”a dönüşen rejim, ancak 1950’de bir derece nefes alabildi.)

Neyse ki, çıkmayan candan ümit kesilmez: 1908’de ancak 10 ay hürriyet havası teneffüs eden meşrutiyet, 1950’de ise 10 yıllık bir hürriyet devresi yaşandı. 

Yaklaşık yüz elli yıldır düşe kalka giden Türkiye'nin demokrasi mücadelesi, ümit ediyoruz ki, istikbâlde daha parlak bir şekilde yoluna devam eder.

«

Bozguncu İttihatçı komitacıların niyeti-maksadı bir tarafa, Temmuz 1908’lerde inisiyatifi ellerinde tutan Niyazi ve Enver Beylerin hedef-i maksadı, tamamıyla hürriyet ortamını vücuda getirmek ve meşrutiyetin varlığını sağlama almaktı.

Zahirde Padişah’a isyan ediyorlar gibi görünmekle beraber, işin aslı öyle değildir. Nitekim, 24 Temmuz’da Meşrutiyetin yeniden ilân edilmesiyle birlikte, bu kahraman şahsiyetler Sultan Abdülhamid’e muhalefeti bırakmış ve onun emri altına girmişlerdir.

Eğer asıl maksatları Sultan’ı devirmek olsaydı, hareketleri başka türlü olurdu. (NOT: Padişahın devrilmesiyle neticelenen 1909 Nisan’ındaki Hareket Ordusu’nun yönlendirilme inisiyatifi bu gibi dürüst subayların elinde değildi. Komuta kademesinde çoğu dönme olan Selânikli subaylar vardı.)

«

SON SÖZ: Hürriyet ve meşrutiyetin 1908 Temmuz’unda ilânı, her ne kadar fazla kan dökülmeden gerçekleşmesi mümkün oldu ise de, bu muzafferiyetin sağlanması hiç de kolay olmadı. Bu uğurda uzun yıllara dayanan şanlı bir mücadele süreci var. Namık Kemâl, 1888’de vefat etmiş olmasına rağmen, hemen bütün ömrünü bu yolda vermiş olduğu gayretli hizmetlerle geçti. 

1900’lü yılların ilk başlarında ise, hürriyet ve meşrutiyet hareketini askeriyede Enver ve Niyazi Beyler, içtimaî sahada Mizancı Murad ve Prens Sabahaddin Beyler ile ilmî cenahta Bediüzzaman Said Nursî’nin lâyıkıyla temsil ettiğini görmekteyiz. 

Nitekim, Üstad Bediüzzaman’ın Hürriyet ve Meşrutiyet’in ilânından hemen sonra meydanlara çıkıp bu meyanda nutuk irad eden ilk şahsiyet olduğu gerçeği tarihin kayıtlarında mevcuttur.

Okunma Sayısı: 864
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Latif Salihoğlu

    24.7.2025 15:21:24

    Sn. "Celal" rumuzlu kişi. Ben tarihçiyim; dikkat ederseniz, daha çok "günün tarihi"ni yazıyorum. Mesleğim bu, derdim bu. Peki, sizin benimle derdiniz nedir? Açık kimliğinizle yazın, size gereken cevabı vereyim. Siz açık hüviyetinizle yorum bile yapamazken, bana dönüp "Zerre kadar iktidarı eleştiren, soluğu hapisten alıyor. Dolayısıyla, size de iktidarı eleştirin, hapse girin" demek istiyorsunuz. Arşivdeki iktidarı eleştiren yazılarımıza zahmet edip bakmamışsınız anlaşılan. Lütfen, medenî cesaret gösterip kendinizi tanıtın; iletişim bilgilerini açıkça, mertçe yazın; yıllardır yazdığım o ağır eleştirileri tek tek size göndereyim. Ta ki, bundan sonraki yorumlarınız böyle saldırganca değil, daha bir saygılıca olsun.

  • Mehmet Sarıkalkan

    24.7.2025 14:29:39

    Başımızdaki zalimlerden kurtulmak için ilk yapılması gereken işin tek yumruk halinde kazanacak adayın arkasında saf tutmak olduğunu söylemeye gerek yok. Sayın yazarda bunun için kalemini hizmet ettirmeli. Bugün yapılacak en büyük nurculuk budur. Nurcuları yandaşlıktan kurtarmaktır. Sait Nursi hayatının hiçbir zamanında yandaş olmamış ve zalimin karşısında durmuştur. Bugün sizinde aynısını yapmanız lazım. Çiçek böcek hikayeleri anlatmakla olmaz. Zalimi devirmek için bedel ödemelisiniz.

  • Hüseyin İlhan

    24.7.2025 14:21:48

    Celal kardeşim önce adını,soyadınla yazarsanız daha doğru olur.Amma istibdat ve NAZİ-ENVER HOICA meraklısı başta olunca elbette çekinmek,endişelenmenizi anlıyorum. Bu ülkede dini tahrif ve tahrip eden YAHUDİ CESARET ÖDÜLÜ namlı,BOP Eşbaşkanı görevlisi olarak ülkemiz ve alem-i islamı parçalayacak işlere imza atmış iktidar var. Siyonist terörist ve katil devletin bundan daha iyi işbirlikçisi,arzularını yerine getiren iktidarı ben ömrümde görmedim.Güya güçlü ülke TÜRKİYE diyor amma sadece diyor.Mesela YUNANİSTAN EGE'de 16 ada,52 adacığı işgal etmiş,burnumuzujn dibinde deniz akvaryumu kurup ilan etmiş hiiiç kılları kıpırdamıyor.Hani nerede mavi vatan,nerede AKDENİZ'de gaz,petrol arayan gemilerimiz. Kısaca bugün maddi ve manevi tahribat,yıkım müteahhidi iktidar ,ihanetlerine ihanet eklerken hala uyumaya devam edenlere 'HUUUUUUUUUUU ,hala uyuyormusunuuuuuuz demek yetmiyooor.

  • Osman Yıldırım

    24.7.2025 13:51:05

    Maalesef ne hazindir ki bir asır önceki bela ve musibetleri nazara verirken günümüzdeki yanlış ve ayağımıza vurulan prangalar es geçmek bir başka garabettir. Evet geçmişin hata ve kusurlarını bilelim onlardan ibret alalım ama günümüzdeki acayip ve gariplikleri hiç nazara vermeyerek bu yanlışlıkları devam mı edelim. Demokrasinin yokluğu,kuvvetler ayrılığının olmaması,herşeyın tek kişiye bağlanması acaba o geçmişte yaşananlardan daha tehlikeli değil mi.

  • Celal

    24.7.2025 11:38:49

    100 sene öncesinden daha gerideyiz. Tek adam daha güçlü. İnsanlar daha fakir. Bütün komşularla düşman olduk. 100 sene önce olan özgür ortamın çeyreği yok. Bunları da yazsanıza. Muhalefet konuşamaz duruma geldi. İktidara zerre kadar eleştiri yapan kendini hapiste buluyor. Bir terör örgütü uydurdular. İnsanların malına mülküne el koydular. İnsanlar öz yurdunda parya oldu. İnsanlar gurbetlere hicret etmek zorunda bırakıldı. Bunlar sizin derdiniz değil anlaşılan

  • Celal

    24.7.2025 11:25:57

    Geçmişde yaşanmıyor. Bugün başımızda bulunan zalim iktidarı göndermek için neler yapmak gerekiyor biraz da ondan bahsetseniz keşke. Varsa yoksa geçmiş. 100 sene olmuş. Başımızda zalim bir iktidar var. Sizin zihin farklı dünyalarda.

  • Abdullah

    24.7.2025 07:48:53

    Maalesef,Namık Kemal, Niyazi bey, Enver Paşa, Prens Sabahattin, Mizanı Murad gerçek hüviyetleriyle bilinmiyor Mevcüt tarih onları doğru tanıtmıyor.. Halbuki bunların herbiri birer hürriyet kahramanıdır.Hürriyet uğruna büyük mücadeleler vermişler.Büyük riskler göğüslemişler.Bu uğurda çok çileler çekmişler.Namık Kemal gibi,Enver Paşa gibi.Elbette bir gün gelir tarih onları doğru yazacaktır.Rabbim hepsine rahmet eylesin.Mekânları cennet olsun.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı